Tanrının Kutsal Ruhu - Cengiz Han

17 0 0
                                    

çiviyi küçük bilme. Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir eri, bir er bir orduyu, bir ordu bir devleti kurtarır.”
CENGİZ HAN

Bin yıl önce idi. Doğu’da bir hanlık vardı. Bu hanlık zaman-zaman Kuzeyden gelen yabancı göçebe aşiretlerin, Güneyden Çin imparatorluğunun, Batıdan yerel aşiretlerin sık-sık saldırılarına maruz kalıyordu. Uzun süre direnişten sonra Han çareyi elin Gamına (Şaman-ına) sormakta gördü ve onu saraya getirtmesi için onlarca elçi gönderdi. Çünkü Gam ara savaşları ısındıktan sonra, anlatılanlara göre, Kuzeye – dağlara çekilmişti. Uzun arayışlardan sonra Hanın elçileri onu bir alanda buldular ve saraya getirdiler.
Saraya gelen Gam Hanın karşısına çıkınca önce derin derin baktı, sonra bıyık altından gülümseyerek edep belirtisi olarak biraz boynunu eğdi. Han da kendi büyüklüğünü göstermek için ayağa kalktı ve Gama oturmak için özel yer gösterdi. Gam efendice Hanın ricasını dikkate alıp aynı yerde oturdu. Hanın emriyle bir süre küçük ziyafet verildi, sonra Gamın ricasıyla onlar nispeten karanlık ve bir kulun görmediği sakin odaya geldiler.
Odada sadece Han ve Gam vardı. Hanın ne soracağını peşinden elçiler gelen andan duyan Gam gülümseyerek:
– Han sağ olsun, işte şimdi özel bir ayinle sizin bütün huzursuzluğunu ve sorularınızın cevaplarını öğreneceğim. Sadece adamlarınıza emredin size vereceğim bir yazıdaki listeyi başarmanız gerekmektedir – dedi ve hurcunundan bir kağıt parçası çıkarıp Han’a uzattı.
Han da kağıdı alır-almaz hemen adamlarına Gamın isteklerini yerine getirmeleri için emretti.
Elçiler yine yola çıktılar ve dünyanın 4 bir yanına ziyaret ettiler. Nihayet, bir ay sonra kağıtta yazılanların hepsini bulup getirdiler. Bu sırada Gam, Hanın onun için özel olarak ayırtdığı odada kaldı ve güçlü bir ayinle tüm kutsal ruhları, kutlu “Dört Unsur” korumalarını, Doğa Annenin çocuklarının ruhlarını, yeraltı saltanatların sahiplerini, kısacası tüm dini ve felsefi inançların temel varlıklarını yardıma çağırdı.
Böylece, uzun süre istiare ‘den sonra Gam aynı odaya elçilerin bulup getirdiklerini 8 köşeli yıldız şeklinde dizdi. Onlar özel malzemeler idi. Bulmak, bir yere toplamak ise çok zor olsa da Hanın elçileri emir verildiği zaman onlara söylenilen sözlerden çok etkilenmiştiler:
– Bu bir memleket meselesidir ve onu yerine getirmek her birinizin borcudur. Eğer, kimin eli boş dönerse onu tasavvur edemeyeceği şekilde şiddetli ölüm bekliyor – diye Han elçilerini malzemelerin gerekliliğine inandırdı.
Malzemeler oldukça garip ve bulunması zor şeylerdi. Örneğin mavi fil dişi, tek göz timsah dili, tek boynuz boğa kulağı vb. gibi şeyler.
Ve Gam ayine başladı:
Kutlu Ruhtan yarandık biz,
Onunla var cüssemiz.
Yalnızım, varım deme, ey Gam,
Sen Tanrısın, Tanrı da biz.

Dört, beş, altı, yedi, sekiz,
Kutlu Ruhun rakamları…
Sen Doğadan gelmişsin,
Doğa yalnız Tanrıdan iz.

Yerdir, göktür, ruhtur Tanrı,
Yusuf, Kenan, Nuh’tur Tanrı,
Sultan Hızır yardım etsin,
Onun gibi Ruh ’tur Tanrı.

Biz Dört Unsura bağlıyız,
Onlar varsa biz de varız.
“HÜ” diyen Dervişleriz biz,
Ateşte yanmaz Semenderiz.

Toprakta bittim geldim,
Sulardan içtim de geldim,
Havadan bir dem yuttum,
Alev içre pişip geldim.

Pirim gül açmış ki benim,
Gök Tanrıdan var dileğim,
Güney, Kuzey, Batı, Doğu
Benim olsun, “HÜ” söyleyim.

Tanrı varsa, ben de varım,
Yeryüzünde aşikarım,
Kılıç kesmez Kutlu Sözüm
İle Tanrıya ben yarım.

Ben Şahım, Şah da benim,
Pir benim, Hanegah da benim,
Tanrı ile gizemdeyim,
Dün, bugün, yarın da benim.

Bu sözleri söylerken Gam yerinde dolanmaya başlar, elindeki küçük davulu çalarak, sık-sık kurt gibi ulur:

Türk Tarihinden DestanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin