Bölüm 1: İnsan

81 0 0
                                    


Çocukluktan kalma bir anıyı anımsar gibi tutmalıydım ellerini, korkmadan, büyümeden, çocuksu bir aşkla büyümüş göz bebeklerimle, biraz gözyaşı, biraz mutluluk, hepsi iç içe. Dizlerimdeki yaraların henüz kurumadığı bir kırmızıyla en çok da. Dizlerimdeki yaralara bakıp da iyileştirmeye çalışma, çalışmayalım. Onlar sana gelişlerimin kıymetli izleri olarak iyileşmeden kalmalılar. Susalım her gün gece boyu, yıldızlar yağsın her taraftan ve biz buna rağmen dilek tutmayalım. Birbirimizden başka ne dileyebiliriz ki bu hayatta? İkimiz de birbirimizin en yakınındayken.

Kırşehir'in kalabalığına, gürültüsüne, karanlığına karışan sarı saçlarına ne de çok yakışıyordu parmak uçlarım. Parmak uçlarım "o" an için yaratılmış olmalılar ve en çok da sarı saçlarının arasında bir ırmak gibi akıp gitmek için usulca, sakince. Bir şarkı mırıldanır gibi kıpırdıyor; simsiyah kirpiklerin. Bana öyle bakmalısın ömür boyunca, bir şarkıyı mırıldanır gibi! Sırf bu yüzden bile sokak şarkıları kadar sıcak, sevecen ve bir o kadar da aşk oluyorsun, gerçek oluyorsun bana. Acıların gerçek, üzüntülerin, sevinçlerin de öyle ve benim sevgimde. Gerçek olmayan sadece bu dünya! Evet bu dünya! Sana karşı anlatamadıklarımı anlatabileceğim bir dil'i henüz daha içinde barındırmadığı için belki de seni kaybettim.

Fakat tüm bunların içinde bir dil var biliyorum ve o ise bir dudak arasında gizliydi. Sana karşı anlatamadıklarımın hepsi orada kilitli. Ben seni sevdiğimi söyleyeyim, sen ilk defa duymuş gibi hayretle ağzını aç ve ben, ne kadar sana karşı anlatamadığım şey varsa dilinden öğreneyim!

Fakat yoksun, öyleyse insanlar neden bana umursamaz, ilgisiz, vurdumduymaz diyor ? Yoksa "vurdum, duymaz" diye sen mi söyledin ? Öyleyse, suçunu itiraf ettiysen neden halâ benden hesap soruyorlar ? Neden beni yargılıyor bu insanlar ? Çekemiyor muyum sanki yalnızlığımla kendi ceza mı da yeni bedel ödetme çabasındalar ? Kolay mı sanıyorlar ruhsuz, umursamaz, ilgisiz, vurdumduymaz yaşamayı ? Daha düne kadar yaşamanın hissetmekten geçtiğine inanan biri için vurdumduymaz, umursamaz, ilgisiz olmaktan daha büyük ceza mı olur ? Nefes dahi aldığını hissetmeden komada yaşamak ne demek biliyorlar mı ? Peki, sen biliyor musun sevgilim ne demek olduğunu?

Tabi ya nereden bileceksin! Asıl vurdumduymaz sensin. Vurdun, duymaz oldum. Hissedemez, insanların gözünde hissiz, ilgisiz, acımasız, korkutan, tehdit eden birisi oldum. Ama sen bilmiyorsun değil mi dünkü beni, seni nasıl sevdiği mi? Aklından, gönlünden geçenleri nasıl da hissettiği mi? Yaşamayı, insanları sevdiği mi? Gönlümde gelecek güzel günler için umut bile beslediği mi? Fakat o insanlar bilmezler, sen de bilmiyorsun sevgilim (kalp kırıklığıyla, özlemle, hasretle ve en çokta güvensizlik duygusuyla) insanın içini acıtan duygularla nasıl başa çıktığı mı? Bilmiyorsunuz işte hissetmemek adına her gün aşırı doz mantık aşısı yaptığı mı? Her şeyi deli gibi düşünerek unutmaya çalıştığı mı? Bilmiyorsunuz! Ne önemi var değil mi bütün bunların? Ben; vurdun, duymaz. Sen vurdumduymaz. Kırşehir zaten vurdumduymaz. Korkma sen! Herkes vurdumduymaz.

Ne yapalım ? Acıtmıyor artık beni, hem yalnız yürürüm, çok zaman oldu yanında biri varken yürümenin önemsenecek bir tarafının olmadığını anlayalı. Yanında birisi varken rüzgarını kesmekten başka bir işe yaramadığını veya o eşsiz sessizliği bozan tek şeyin onun kurduğu cümleler olduğunu. Baksana şu yola, bir korna sesi bir cümleyi bağırır "yolumdan çekil!", Kırşehir'in koşuşturması içinde olan insanların çıkarttıkları o uğultu şu cümleyi haykırıyor "bunu hemen halletmeliyim!", yanında ki insanların konuşmaya senin halini hatırını sorduktan ve cevabını daha duymadan bir kaç saniye sonra devamlı cümleleri kendi yaşadıklarına getirdiği ve ilgi beklediği cümlelerine karşı senin cümlelerin ise hep gizli kalır. "Beni ilgilendirmez ne yaşadıysan, yaşadıklarını al ve defol!" diyemezsin, fakat işte gizli kalan şeyler beni bu geceye getirdi, herkesi dinledim, yaralarına iyileştirici cümleler sürdüm, bazılarının yaralarını ise kapanmayacak ölçüde iyileştirmeyecek cümleler'den sürdüm. Kırşehir'in gürültüsünü kulak ardı ettim, koşuşturmalarında bize çarpmasınlar diye hep kenarda bekledim, bunları yaptım yapmasına ama bilinçaltı denen o çığlıkla baş başa kaldığımda duyuyorum sevgilim ben senin sesini!

Elini tutmama müsaade etme! Öpmeme asla izin verme! Sarılmaya kalkarsam beni engelle! Bunlar yüzünden bana merhamet etmeni istemem. Şu Kırşehir'in ortasındaki kale gibi anlamsızca durup, üzerine konan kuşların vakti geldiğinde aynı kuşlar gibi süzülüp gideceksin ne de olsa. Nede olsa bir güvercin değilim ben, gelemeyeceğim peşinden!

Bana ne kadar bağırsan da haklısın, konuşmama da izin verme, çünkü bir kaç cümlem var yüreğimde ve bir çok acım, sen gittikten sonra yaralarıma iyileşsin diye süreceğim. Şimdi konuşursam yaralarımı saracak cümlelerim kalmaz. Sırf sen güçlü insanları seversin diye son bir hatıra olsun diye kendimi senin için iyileştireceğim.

Artık gökyüzüne de bakmam. Gözlerine çok benziyor ya ondan! Bir umut düşebilir içime, sırf bu yüzden. İnsanlar birbirinden ayrılırken geride tek bir şey bırakmamalıdır. Evet dudaklarının bu kelimeyi söylediğini anlayabiliyorum, dudağının arasından süzülen o kelimenin de umut olduğunu görebiliyorum. Üzgünüm, dudaklarına baktım! Bakmayacaktım, ara sıra böyle kendime hakim olamadığım oluyor. Sen affedersin, çünkü severdin, dudağını bükmene de gerek yok, korkma! Bakmadım dudaklarına bunu sadece seni çok tanıdığımdan dolayı tahmin ettim. Seversin dedimse beni değil affetmeyi kastettim. Hem birbirimizi yanlış anlamayacak kadar uzaklaştık birbirimizin yüreklerinden.

Ah be Kırşehir! Nereden çıktı bu yağmur ? Tanrım, son bir hediye sanırım bu. Birlikte ıslanan insanlar, birbirlerine karşı merhametli oluyorlarmış, Tanrım bunu bana gösterdiğin için sana şükürler olsun ama daha fazla ıslanmadan kendi yollarımıza ayrılıp yürüyelim artık yoksa, yoksa elini tutabilirim birazdan! Kızma tamam istemiyorum elini de seni de! Acıtmaz beni, artık bende hep yalnız yürürüm, çok zaman oldu yanında biri varken yürümenin önemsenecek bir tarafının olmadığını anlayalı!

Benim ismim Emre, cümlelerimi küçümseme sevgilim, aslında sana söylemediğim her cümlem, söyleyemediğim cümlelerin darağacıdır. Biz böyle ayrılmadık mı? Söylemem gerekirken söylemediğim, yuttuğum, bir sese dönüştüremediğim cümlelerin yokluğu getirmedi mi bizim ayrılığımızı ? İlk insan bile pişmanlığı, söyleyemediği bir şey yüzünden yaşamadı mı ?

Benim söyleyemediğim şeyler yüzünden duyduğum pişmanlık daha çoktur söylediklerimden. Ben sana karşı söyleyemediğim bir şeyin özrünü ne yapabilirim ne de dileyebilirim. Şöyle ki yaptım diyelim bunu kim duyar yada kim anlar? Hiç kimse. Hiç kimse anlamaz beni çünkü ne için özür dilediğimi kimse bilmez. Bu yüzden ben kendimi iyi bir labirente hapsettim ya. Kendimi iyice yalnızlaştırmak için. Ben yalnız kaldığımda, aklımdan milyarlarca fikir geçiyor, milyarlarca kurgu, milyarlarca keşke, milyarlarca pişmanlık, milyarlarca söyleyemediklerim geçiyor aklımdan. Hepsi söyleyemediklerim yüzünden. Hepsinin sonu aynıdır "ölsem de kurtulsam"dır. Her söyleyemediğim söz zaman içinde yalnızlığa doğru yol aldı.

Bütün söyleyemediğim cümlelerim sen giderken, başka kalemler, şairler, yazarlar, müzisyenler tarafından birer şarkıya dönüştü. Bir şiire belki, bir yazıya, bir kitaba dahası basit cümlelere döştü. Dönüşür bunlar dönüşmesine de insanlar bunları yapınca da kime ithaf ettiğini söyleyemezler bu defa. Bir benim çemberimin içinde dönüp dönüp dururlar ama benim çemberim daralır, gitgide daha fazla daralır hemde. Sonra insanlar çıkamıyor bunun içinden. Benim çemberim seninle genişlemekteydi, büyümekteydi fakat şuan durum farklı. Benim çemberim daraldıkca, çemberin içindekileri de harcıyorum. Sensiz kalışım gibi onları da yok ediyorum sevgilim. Acıtmaz beni, artık bende hep yalnız yürürüm, yaşarım, çok zaman oldu yanında sen varken yaşamanın önemsenecek bir tarafının olmadığını anlayalı!

Sonum ne olur bilemem ama sonra ben kendimi söyleyemediklerimin darağcında bulursam sen ne yapacaksın sevgilim ?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 09, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KaşağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin