#132

104 5 0
                                    

Ad: Sen Kadar Siyah

Yazar: toprakice

Kategori: Genç Kurgu

Tanıtım:

Ne çabuk geçmişti hiç geçmek bilmeyen günler. Hasreti giyinmişti kadın üzerine. Senelerdir hasretteydi. Avuçlarından akıyordu düşleri... Hayat çelme takmıştı yüreğine. Yüreğinin bile mecali yoktu hareket etmeye. Yaşamaya devam etmek için okyanus mavisi gözlerin nefesine mahkumdu kadın. Yalnızdı, bitkindi, bitmişti. Sözleri yarım, öbür yanı eksikti kadının. Ne çok severdi oysaki sarıldığında hissettiği ikinci bir kalbin ritmini...

Keder, kaderi olmuş acısını dağlıyordu kadının. Geçmişi, her yeni açtığı sayfada leke olarak kalıyordu. Geçmişi, geçmiyordu kendinden. Ölüme çalıyordu gözleri... Bedeni özgür, ruhu Toprak'a tutsaktı. Kimsesizliğine açtığı savaşta yorgun düşmüştü kadın. Ne zordu yaşama hakkı elden alınınca yaşamaya çalışmak... Oysa ne kadar güzeldi yadırganmadan, bir gülümseme uğruna savaşmak için yaşamak...

Her tarafı özleme bulanmıştı kadının. Yüreğinde yankı yapan ismi özlüyordu. Yıllardır mahrum olduğu okyanus mavisi gözleri özlüyordu. Kadın muhtaçtı okyanus mavisi gözlere. Hasretti... Vurgundu... Mahkumdu... Kendini gecenin koğuşuna hapseden adamı; delicesine, ölürcesine özlüyordu kadın. Kirpiklerinde saklıydı ömrünün geri kalanı. Ruhunda saklıydı sonsuzluğu. Adamın soluğu, kadının mutluluğuydu. Ne çok severdi kadın, sevdiğiyle, sevdasının cennetinde dolaşıp okyanusu duymayı...

"Canım" derdi ona. Canının ardına saklardı. Kaybetmekten korkardı. Canı, canını alarak çıktı canının ardından... Kadın kimsesiz kaldı...

Siyaha çalan kış masalından, mavilerini alıp gitti kadın. Şehrinin kuytu zindanlarında varoluşuna ağladı. Sessizliğin girdabında ziyan oldu hayatı. Cehennem bile soğuk geliyordu yüreğindeki gurbet ateşine. Kalamazdı artık sessiz çığlıkların nefesini kestiği hasret mevsimlerde...

Kendini kefene sardı kadın... Bu; buruk vedalara isyandı. Yalnızlığa.

Ne çabuk geçmişti hiç geçmek bilmeyen günler. Hasreti giyinmişti kadın üzerine. Senelerdir hasretteydi. Avuçlarından akıyordu düşleri... Hayat çelme takmıştı yüreğine. Yüreğinin bile mecali yoktu hareket etmeye. Yaşamaya devam etmek için okyanus mavisi gözlerin nefesine mahkumdu kadın. Yalnızdı, bitkindi, bitmişti. Sözleri yarım, öbür yanı eksikti kadının. Ne çok severdi oysaki sarıldığında hissettiği ikinci bir kalbin ritmini...

Keder, kaderi olmuş acısını dağlıyordu kadının. Geçmişi, her yeni açtığı sayfada leke olarak kalıyordu. Geçmişi, geçmiyordu kendinden. Ölüme çalıyordu gözleri... Bedeni özgür, ruhu Toprak'a tutsaktı. Kimsesizliğine açtığı savaşta yorgun düşmüştü kadın. Ne zordu yaşama hakkı elden alınınca yaşamaya çalışmak... Oysa ne kadar güzeldi yadırganmadan, bir gülümseme uğruna savaşmak için yaşamak...

Her tarafı özleme bulanmıştı kadının. Yüreğinde yankı yapan ismi özlüyordu. Yıllardır mahrum olduğu okyanus mavisi gözleri özlüyordu. Kadın muhtaçtı okyanus mavisi gözlere. Hasretti... Vurgundu... Mahkumdu... Kendini gecenin koğuşuna hapseden adamı; delicesine, ölürcesine özlüyordu kadın. Kirpiklerinde saklıydı ömrünün geri kalanı. Ruhunda saklıydı sonsuzluğu. Adamın soluğu, kadının mutluluğuydu. Ne çok severdi kadın, sevdiğiyle, sevdasının cennetinde dolaşıp okyanusu duymayı...

"Canım," derdi ona. Canının ardına saklardı. Kaybetmekten korkardı. Canı, canını alarak çıktı canının ardından... Kadın kimsesiz kaldı...

Siyaha çalan kış masalından, mavilerini alıp gitti kadın. Şehrinin kuytu zindanlarında varoluşuna ağladı. Sessizliğin girdabında ziyan oldu hayatı. Cehennem bile soğuk geliyordu yüreğindeki gurbet ateşine. Kalamazdı artık sessiz çığlıkların nefesini kestiği hasret mevsimlerde...

Kendini kefene sardı kadın... Bu; buruk vedalara isyandı. Yalnızlığa inattı. Yalandı. Günahtı. Kadın ölümünde bile okyanus mavisi gözlere muhtaçtı... Hasretti... Vurgundu... Mahkumdu... 

© TÜM HAKLARI SAKLIDIR.

Kitap Önerileri // BirDeha&BigBonkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin