GİRİŞ

1K 15 0
                                    

Multide sırasıyla Ezra,Emre,Sera ve Doruk var.

Hayat ne kadar da tuhaf değil mi?

Şuan hayatımın dönüm noktasındayım. Nerede miyim? Hemen size söyleyeyim şuan babamın diğer hayatının geçtiği evin bahçe girişinde duruyorum. Ne kadar hoş değil mi? Size her şeyi anlatacağım ama ilk önce kendimden ve hayatımdan bahsedeyim.

Ben Ezra Anka Şanlı, 19 yaşındayım. Lise 4'e gidiyorum. En yakın arkadaşım Emre Tokan aynı sınıftayız. O beni bu hayattaki en iyi anlayan kişidir. İkimizin de sesi çok güzeldir ama enstrüman olarak o bateri ben ise gitar çalıyorum. Bundan başka yeteneklerimde var, mesela iyi bir boksörüm, basketbol ve voleybolda derecelerim var, dansta çok iyiyimdir özellikle balede birde koşuda çok iyiyim. Tabi şunu da es geçmemek lazım iyi silah kullanırım fakat çakıda daha iyiyimdir. Bunları nereden öğrendiğimi de şöyle söyleyeyim 4 yıl önce 15 yaşındaki hayallerimdi bunlar fakat babam izin vermediğinden hiçbirini yapamıyordum. Sonra bir gün lakabım ANKA oldu. Bunu size sonra anlatacağım. İşte o gün babam bir anda gelip bunların dersini alabileceğimi söylemişti. Fikrini neyin değiştirdiğini sorsam da sürekli aynı cevabı alıyordum, "Böyle gerekti". Şuan neden öyle dediğini daha iyi anlıyorum. Neyse şuan ailemle ilgili bilgi vermeyeceğim zaten yeri geldikçe size açıklayacağım. Bundan başka olarak 4 yıl öncesine kadar merhametli, sıcacık bir kalbi olan, çoğu kişiye kolayca güvenen ben ANKA lakabından sonra kimseye güvenmeyen, kin tutan, vicdansız, kimseye merhameti olmayan ve asosyalliğin dibine vurmuş bir ben çıkmıştı ortaya. Ayriyeten korkulan bir Ezra olarak yeniden doğmuştum.

Şimdi gelelim neden dönüm noktasında olduğuma bundan 1 ay kadar önce; odamda oturmuş ders çalışıyordum. Sonrasında ise babamın telefonda birisine bağırdığını duydum ve yanına doğru yol aldım sesi mutfaktan geliyordu. Bir an içerden babamın bağırma sesi geldi. "Ben sana o adamla ben ilgileneceğim demedim mi?"
Acaba babam neyden bahsediyordu. Hemen kenara çekildim ve babamı dinlemeye koyuldum. Babam bir kez daha bağırdı;
"Tamam siz adamı depoya götürün ben 1 saate oradayım. Sakın ha Derine ve kızlarıma bulaştırmayın ve oğluma da dikkat edin" dedi ve telefonu kapattı. Bende hemen yeni gelmişim gibi yaptım ve içeri girdim ben girince babam biraz tedirgin olsana bozuntuya vermeden bana çıktığını söyledi ve anahtarıyla birlikten apartmandan ayrıldı. Bende peşinden arabamın anahtarını aldım ve evden çıktım. Babamın peşinden arabayı hızla kullanırken aklımda hala bir sürü soru vardı. Bir süre sonra babam eski bir fabrikanın deposunun önünde durdu bende ondan biraz ileriye arabamı park ettim ve hemen arkasından ilerledim tabi babam ben arabadan inene kadar içeri girmişti. Bir zaman orada bekledim acaba geri dönsem mi diye ama sonra vazgeçtim ve kapıya iyice yaklaştım ve kenarında durup içeriyi dinlemeye başladım bir süre ses gelmezken bir anda bir adamın acı dolu haykırışı duyuldu ve bir sandalyenin devrilme sesi de ondan sonra kulaklarıma doldu. Hemen içeri baktım ama bakmaz olsaydım çünkü bir adam yerde kanlar içinde yatıyordu ve babamda köşedeki siyah deri koltuğa rahat bir şekilde oturmuş ve silahının tozunu temizliyordu. Sonra konuşmaya başladı.
"Bu adam uyuturucu satıcısıydı değil mi?" diye sordu. Ve yanındaki adam "evet Abi " dedi babamda "o zaman bu adamı alın ve Adnan'a götürün o ne yapacağını iyi biliyor" dedi. "Tamam Abi " deminki konuşan adam yine konuşmuştu. Pardon ama Abi falan ne oluyor? Babama neden öyle sesleniyordu? Ki babam neden adam vurdu? Tam ben bunları düşünürken babamın yanındaki adam kapıya doğru döndü ve beni gördüğü anda yerine çivilendi ve şaşkın bir şekilde "Ezra Hanım?" dedi. Adam öyle deyince babam "Ne Ezra'sı Hakan ne oluyor" dedi. Hakan denen adam gözleriyle beni işaret etti. Çünkü  babamın arkası bana dönüktü. En sonunda babam arkasını döndü ve beni fark etti. Bana baktığı anda da kaşlarını çattı ve şaşkınlıkla bana bakakaldı. Sonra ise Hakan denen adama bir işaret verdi. Ben daha ne olduğunu anlayamadan içerdeki bütün adamlar dışarı çıktı. Bende bununla birlikte içeri girip babamın yanına oturdum. Babam tam söze başlayacaktı ki onu susturdum  ve kendim konuşmaya başladım. " Neler oluyor baba burada? O adamlar sana neden Abi diyor? Ve en önemlisi sen nasıl birisini öldürürsün?" Ben bunları söyledikten sonra babam sakin bir şekilde içine derin bir nefes çekti ve konuşmaya başladı. "Şimdi sana her şeyi anlatacağım ve sende benim sözümü kesmeden dinleyeceksin. Zaten eninde sonunda her şeyi öğrenecektin ama biraz daha erken öğrenmiş olacaksın." Babam bunları söyledikten sonra kafamı tamam anlamında salladım ve tüm soğukkanlılığımla babamı dinledim. Ama aslında içim cayır cayır yanıyordu evet babamla aram iyi değildi ama onun böyle birisi olması beni büyük bir şaşkınlığa uğrattı. Babam sözüne devam etti. "Ben annenle evlendikten sonra işlerim pek iyi gitmiyordu. Sonrasında ise kardeşinin doğduğu zamanlarda bir gün sokakta dolaşıyordum. Ama bir ses beni durdurdu bu ses neydi biliyor musun kızım, bu ses bir silah sesiydi tabi ben ilk başta biraz şaşırdım çünkü dolaştığım yerler pek böyle bir şeyle karşılaşacağın bir yer değildi. Sonra biraz yerimde kaldım ama bir iki adım atmıştım boş verip gidecektim. Ama içim elvermedi ve silah sesinin geldiği ara sokağa girdim. Yerde yatan bir adam vardı ama hiç acı çekiyormuş gibi bir hali yoktu kızım gözleri o kadar güçlü bakıyordu ki biran şaşıp kaldım sonrasında ise silkelenip kendime geldim ve adamı oradan alıp hastaneye götürdüm. Ameliyathaneye aldılar hemen tabi hemşeriler ailesine haber vermişlerdi bende artık orada durmanın bir anlamı olmadığını düşünüp çıkıp gidiyordum ki benim olduğum yere doğru bir grup simsiyah giyinmiş adam geliyordu ve aralarından bir tanesi benim önünde durdu ve bana aynen şöyle dedi. "Abimizi kurtardığınız için teşekkür ederiz. Ama sizi bırakamayız abi uyandığında büyük ihtimale sizi görmek isteyecektir dedi" bende el mahkum orada kaldım ve adamın uyanmasını bekledim. Zaten bir sonraki gün adam uyandı. İyice kendine geldikten sonra da beni sormuş bende içeri girdim geçmiş olsun falan dedim. Ama adam bana ilk sert sert baktı sonra ise onu nasıl bulduğumu ,hayatımı ve ailemi falan sordu bende cevap verdim çünkü içerdeki adamların hepsinin silahı vardı. Sonrasında ise öğrendim ki adam en büyük mafyalardanmış. Bana bir teklif sundu onun yanında çalışmamı söyledi bir süre sonra kendimi baya geliştirdim ve sağ kolu oldum. Onu öz abim belledim bana birçok yardımda bulundu sendende haberi vardı bana hep senin çok güçlü birisi olacağını söylerdi. Benim onun yerine geçmemi isterdi. Bu olanlardan sonra sen 15 yaşındayken bana senin şimdiden tüm dersleri almanı istediğini söylerdi bende onu kıramadım ve seni tüm kurslara gönderdim. Zaten gitmen gereken bazı yerleri o belirlemişti bende ek yaptım. Ama bir gün abi silahlı saldırıya uğradı ve onu kaybettik ona o kadar çok bağlanmıştım ki intikam ateşiyle tutuşuyordum. Ama bu duygumu geri plana atmayı başardım. Abi öldükten sonra avukat vasiyetnamesini okumak için geldi. Meğer isem abi beni kendi yerine geçirmiş. Her şeyini bana bırakmış. Bana senin 18 yaşında benim yerime geçmeni istemiş ama ben senin yaşadıklarını bildiğim için bunun biraz daha geç olmasını istedim." Babamın bu sözünden sonra bende şanterler koptu ve ayağa kalkıp ona bağırmaya başladım. "Madem benim yaşadıklarımı biliyordun o zaman neden yanımda olmadın sana en çok ihtiyacım olduğunda neden yanımda değildin ha söylesene neden. Ben senin bana bir kerecik olsun sarılmana muhtaçken neden yanımda olmadın baba" sonlara doğru sesim fısıltıdan ibaretti ama babamın yüzünde bir mimik dahi oynamamıştı fakat ben görebiliyordum gözündeki o pişmanlığı ama yine de bu duruma göz yumamazdım yummayacaktım da yine de devam etmesi için bir işaret verdim. O da kaldığı yerden devam etti. " Kızım haklısın yanında olmalıydım ama emin ol ki yapamazdım neden olduğunu da söyleyeyim çünkü kimsenin sizden haberi yok beni başkasıyla evli biliyorlar ve onlara göre benim tek oğlum var." Ben şok olmuş bir şekilde babama " nasıl yani? "diye sordum oda" şöyle ki ben bir başka kadınla evli olarak gözüküyorum o kadın her şeyi biliyor tabi adı Melek bir oğlu var adı Ulaş. Kadını ben bir gün sokakta yürürken bağıntılarını duydum ve oraya doğru koştum ama yetişememiştim kadına yani Meleğe iki adam tecavüz etmişlerdi ve beni görünce kaçmaya çalıştılar ama onları alt edip sağ kolum olan Hakan'a aldırtıp depoya gönderdim sonrasında ise bu olanları abiye anlattım oda kadını alıp sahip çıkmam gerektiğini söyledi zaten herkes evli olduğumu biliyordu ama ailemi tanımıyorlardı bende Melek le kendimi evli olarak gösterdim. Sonra Ankara'da bir düzen kurdum. Bir süre sonra Meleğin hamile olduğu ortaya çıktı senden iki yaş küçük benim soyadımı taşıyor ama melek Benim soyadımı taşımıyor ama şunu da bil ki Melek le aramda hiçbir şey geçmedi yani o suçsuz. Ama ikisininkinden sizden haberleri var hele ki Ulaş sana hayran senin gibi bir ablası olduğu için çok mutlu oda bu işlerde şuan yeraltı onu veliahtım sanıyor ama asıl veliaht sensin ama kimsenin senden haberi yok. Şimdi kızım benim senden sadece bir isteğim var ben senin hala bu işlere bulaşmanı istemiyorum ama biliyorum ki şuan yeraltında birçok olaya bulaştın. Ha sende biliyorsun ki yeraltı seni maskeli olarak tanıyor ve daha cinsiyetinden bile haberleri yok onların ama ben yine de şu sıralar benim yerime geçmeni istemiyorum. Benim senden isteğim ben öldükten sonra Soner avukata gitmen o sana her şeyi anlatacak lütfen şimdi bana daha fazla soru sorma ve eve git annenler seni merak etmesin. "
Babam ne diyordu böyle yani benim en gizli işimi bile biliyordu ki bunlar en belalılarıydı. Of neyse Ezra şimdi kendini topla ve eve git babanın da dediği gibi annem merak edebilir.
Orada daha fazla durmadım ve arabama atlayıp eve doğru yol aldım. Hadi hayırlısı...

Evet arkadaşlar biliyorum biraz geç yazdım ama nolur kusura bakmayın bu ilk kitabım olduğundan dikkatli yazmaya çalışıyorum.         
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

KARANLIK  SIRLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin