"bölüm 2"

30 8 4
                                    

Dedim ya sabahlar yalancıdır diye. İşte şuan tamda öyle bir sabahın pençesindeydim. Gözlerimi açmaya bile cesaretim yokken, bu hayata tutunmaya çalışmıştım. Pes etmeyi düşünmeksizin, bacakları olmayan o adam gibi dimdik durmak istemiştim her zaman..........
*
Düşüncelerimle kendimi boğduktan sonra yatağımdan inerek penceremin önüne doğru ilerledim. Dışarıda ki insanları izleyerek birazda olsa normal olmaya çalıştım.
Kısa bir süre etrafı izlemeden sonra "her şey olduğunda fazla normal " diye geçirdim içimden.
Balkonda kilimlerini silkeleyen teyzeler,parkta
oyun oynayan çocuklar, simit satmak için bağıran amcalar,,,,,,,, ve diğer normal insanlar vardı sadece.
Bende fazla uzatmadan odamdan ayrılıp salona geçtim.
Annem kahvaltı masasını hazırlarken, babam montunu giymeye çalışıyordu. Beni farkeder etmez samimiyetsizce gülümsedi.
-"kızım ekmek almaya gidiyorum, portakal suyu ister misin? "dedi hızlıca.
Bir kaç saniye buruk bir şekilde gülümseyerek bakakaldım öylece.
-senden nefret ediyorum portakal suyu -
Diye içimden geçirdim.
-"istemiyorum baba, okulda atıştırırım birşeyler . " diyerek babamı gönderdim.
Henüz babamın gitmesinin üzerinden on saniye geçmeden annemi buldum karşımda. Yüzünde yayılan lakâyık gülümsemesiyle dikilirken, sıcak yüzümü soğuk ellerinin arasına aldı.

-" portakal suyunu sevdiğini sanıyordum, neden içmek istemedin ? "dedi.
Aynı anda yüzümün ısısını kaybetmesinin verdiği üşümeye sebebiyet veren soğuk ellerini indirirken...
-portakal suyu değilde vişne suyunu sevdiğimi bilmeyecek kadar tanımıyorsunuz evladınızı- diye içimden geçirdim.
Ve :
-" canım istemiyor, okulda yiyeceğim dedim ya! "der demez vereceği cevabı umursamayarak hazırlanmak için odama doğru ilerledim. Tamamen siyah kıyafetlerle dolu dolabımdan siyah bir kot ve gömlek çıkarıp alelacele giyindim. Gömleğimin önünden bir parça pantolonumun içine soruşturmaya özen göstererek.. Son kez aynanın karşısına geçerek gözlerimi tamamen kapatan kahküllerimi ellerimle düzenledim. Akşamdan hazır olan çantamı alıp evde hızlıca ayrıldım. Her ne kadar annemin uyarılarına rağmen karşın yolun kenarından gitmem gerekse de pek umursamayarak yolun ortasından yavaş adımlarla okula doğru ilerledim. Eski okulumun şehrin birax dışında olduğu için babam arabasıyla götürüyordu. Ama yeni okulum yürüme mesafesi kadar yakındı eve. Bende tekrardan babama yük olmamak için yürüyerek gitmeyi tercih ediyordum. Adını dahi bilmediğim yeni okuluma, evet adını dahi umursamıyor, sadce çevremde bana kendini yakın hissedecek kişilerden korkuyordum . Eski okulumda iki sene boyunca kimseyle arkadaşlık kurmayıp, yanlız başıma gayet mutlu bir şekilde eğitimimi almıştım. Ve burada ki iki yılım boyunca da kimseyle arkadaşlık kurmayı aklımın ucundan bile geçirmiyordum.

Yeni okulumun bahçesinden içeriye ilk adımlarımı attığımda, burası için fazla uyumsuz olduğumu düşündüm. Çevre de gördüğüm birkaç kişinin üzerinde ki normal kıyafetlere göre fazla uyumsuz olduğumu farkettim. Siyah kotumun üzerinde ki, sadece önümden bir parça pantolonumun içine soruşturduğum siyah  bir gömlekle oldukça siyahtım. Ayrıca siyah kalın bilekliklerim ve kaşımda ki piercingim-her ne kadar normalinden fazla uzun olan kahküllerimin arasına gizlense de- beni oldukça uyumsuz gösteriyordu. Eski okulum kuytu bir yerde, disiplinsiz olarak eğitim verdiği için orada pek umursayan bir müdürümüz yoktu. Umarım burada karışan biri olmaz. Diyerek önümde ki giriş kapısına giden uzun patika yolu takip ederek, okul binasına önceden verdikleri öğrenci kartımla giriş yaptım. Bir yandan çeşitli renklerle dekore edilmiş koridor kısımından sınıfımı arıyordum. Diğer yandan da sürekli burnumdan aşağı kayan kalın çerçeveli siyah gözlüklerimi parmağımla yukarı doğru itiştiriyordum. Heyecandan mıdır bilmem ama, avucumun içinde birikmiş olan terimi, cebimden çıkardığım kağıt mendile silerek mendili koridorun kenarına hünkarca fırlattım. Yoluma tam devam edeceğim sırada arkamdan bana söylendiğini hissettiğim,
_"HEYYY!!! "
Sesi üzerine istemsiz olarak arkamı döndüm. Arkamda kaşları çatılmış olarak gözlerini üzerime dikmiş olan çocuğa,
- NE VAR! -
dercesine baktım.
Çünkü ; eminim ki konuşmaya değmeyecek kadar değersiz bir çocuktu.

-" ONU YERE ATTIĞIN GİBİ ALIYORSUN!, YENİ KIZ"
Dedi.
Hiç umursamadığımı anlamadan.

-"Niyeymişşş??!!!! " dediğimde.
Gözlerini devirerek OFLADII.

-" Çünkü burası senin geldiğin o ezik okula benzemez! Kurallara uyma mecburiyetindesin. "
Dediğinde, az önce ki sesine göre daha sert konuşmuştu.

Yine kimseyle muhattap olmak istemezken, yaptığım küçük hareketle birileriyle konuşmak zorunda kalmıştım. Ve daha fazla konuyu uzatmadan yerde ki mendili attığım gibi alarak, o çocuğun yüzüne bakmaksızın yoluma devam ettim.

Nihayet yanlız başıma bulduğum sınıfa girerek kendime boş bir sıra seçtim.



Tekrardan burası için uyumsuz olduğumu anladığımda çevremdekilerin bana alaycı ve meraklı bakışlarını umursamadan, duvar kenarı en arkaya geçtim. Rahat bulduğum umursamadan, duvar kenarı en arkaya geçtim. Rahat bulduğum yerimde yayılarak başımı masaya yasladım. Gözlerimi biraz olsun dinlendirmek için. Gözlerim ve yürüdüğüm için yorgun düşen vücudum rahatça kendine gelerek ve tamda asla istemeyeceğim o şey başıma geldi.

Yanıma yaklaşan üç kız gözlerimin içine sertçe bakarak başımda toplandılar.

-"merhaba, yeni kız. "dedi öndeki sarışın olan.
Arkada ki iki kız da merhaba dercesine el salladılar. Eğer umursamazsam gideceklerini düşünerek ifadesizce ve tuhafça bana bakan kızlara baktım.

Kızlar tuhaf ve umursamaz bakışlarımı biraz kızmış olacaklar ki, öndeki sarışın bana doğru yaklaşarak kulağıma doğru eğildi :

-"Bana bak demirli yeni kız, ayağını denk al ki sana bulaşmak zorunda bırakma bizi yoksa şu iki seneyi cehennem ederiz sana! "dedi. Tek kaşını kaldırarak.
Boğazım da takılıp oracıkta Alev alan düğümün etkisiyle, gözlerimi yumarak sertçe yutkundum. Çünkü, ilk defa böyle şeyleri işittiğim için, normal olarak tuhaf karşılamıştım. Amaçsızca gözlerim dolduğunda, sanki haddimi bildirmişler edasıyla gülerek uzaklaştılar...

Tam onlar gitti diye rahatlamıştım ki!!!!!

benim siyah aşkıma zıt koşarak üzerinde ki renkler gözlerimi kamaştıran  bir kız geldi ve yanıma oturdu.
"OFFF " Diye bağırdım içimden.

-yeter artık!!!!! -

-" Arzuların davranışları için kusura bakma, onlar sinirli kızlardır biraz. "
Dedi. Umutsuz gülümsemesiyle.
-demek ki az önceki kızın adı Arzu 'ymuş. Kendini ne sanıyorsa! -  diye içimden geçirdim.

Ve bu gökkuşağı tekrar konuşmaya başladı ¿

-" ya yeni kız aslında sana sormak istediğim birkaç soru var... Bu arada ben *LAVİN*. "diyerek pembe, yeşil, sarı..... Ojeler sürdüğü elini uzattı. Bir süre havada kalan elini umursamadan önüne döndü.

-" peki o zaman görüşürüz "dendiğinde

-umarım görüşmeyiz. - diye içimden cevap verdim.

Tamamen uzaklaştığında ise başımı tekrar birleştirdiğim koluma koydum.

Yalnızlığın Gölgesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin