"Tamam anne ya kalkıyorum"
"Hadi kızım hadi ilk günden geç kalacaksın okula"
Annemin bu sözünden sonra bir güç tarafından itiliyormuşcusuna yataktan zorla kalktım ve yaklaşık 15 dakika mal mal etrafıma bakındım. Yataktan kalkarak ağır adımlar ile odamın banyosuna yürüdüm. Elimi yüzümü yıkayıp ihtiyaçlarımı giderdim.
Banyo çıkışında annemin zorlamaları ile kahvaltıya indim ve kendimi sıkıcı sohbetlerden bir tanesinin içinde buldum.
"Sena kızım okulun ilk günü heyecanlı mısın?"
"Hayır baba ilk defa okula başlayan birinci sınıf çocuğu değilim 10.sınıfım ve ayrıca bu okulda ikinci senem."
"Sana soru soranda kabahat zaten" dedi ve elindeki bayık gazeteyi okumaya devam etti. Tam sıkıntıdan patlamışken hayatımın her anında Beni annem ve babamdan kurtaran Gülfem ve İlknur geldi. İkiz kuzenlerim. Geçen sene annesi ve babası vefat etti o yüzden artık bizimle yaşıyorlar.
Babam bizi sıkıntıdan patlatmakta kararlı bir şekilde
"Gülfem İlknur yeni bir okula başlıyorsunuz. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?"
İlknur ağzına yayılan kocaman gülümseme ile
"Heyecanlıyız biraz ilk defa koleje gideceğiz. Hiç arkadaşımız yok ortama..."
Sözünü yarıda keserek "Ne demek hiç arkadaşımız yok ben ne güne duruyorum İlknur aşk olsun" dedim kırılmış bir şekilde. O sırada Gülfem
"Zaten sende olmasan nasıl arkadaşlık kurardık onu da bilmiyorum." dedi ve biz tam gülüşürken arkadan bir ses
"Aaa kızlar kırıldım bakın o yoksa ben varım erkeğim diye Beni boşlamaz mısınız?"
"OooOoo İkiz günaydın ben seni hiç boşlar mıyım gel sana bir sarılayim." dedim ve yanıma gelen Cihan'ı sarıp sarmaladım. Haa bide buda Cihan Benim canımın en iç noktasında hep o vardır. İkiz kardeşim.
Dördümüz bir araya gelince eğlenceli bir kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra hazırlanmak üzere hepimiz odalarımıza dağıldık. Okulun ilk günü bile olsa zorunlu olarak okul eteğimi ve t-shirt 'ümü giyip kıyafetlerimi hazır hale getirdim. Saçlarıma maşa yaparak sırtımdan sarkmasına izin verdim. Hafif de bir makyaj yaptım. Kendime son bir kez bakıp converse ayakkabımı giyip Kanken'imi sırtıma takıp aşağı indim.
Şöförümüz Metin Amca bizleri birer birer arabaya bindirdi. Her zamanki sıralama Ben Cihan İlknur Gülfem olurdu. Yine aynısını yaptık ve okula doğru yol almaya başladık.Okula geldiğimde müdürden sınıflarımızı öğrenip sınıfa çıktık. Sınıfa dedim çünkü hepimiz aynı sınıftaydık. Sınıfa girdiğim zaman büyük bir çığlık yükseldi. Ece'den geliyordu. Ece birden gelip üstüme atladı ve sanki 3 ay değil de 3 yıldır görüşmüyormuşuz gibi sarıldık birbirimize. Daha sonra Ece'nin ikiz kardeşi Yağmur geldi. Onları bizimkilerle tanıştırdım. Yağmur ve Cihan sevgili oldukları için ikisi biraz dolaşmaya çıktılar. Ece ben İlknur ve Gülfem okula yeni gelen çocuğu konuşuyorduk.
Kardeşiyle birlikte bütün okulun dedikodusu olmuştu duyduğuma göre çok yakışıklıymış.Bu duyduklarımdan sonra merak içerisinde zilin çalmasını bekledim. Ben beklerken o sırada bizim arkadaşlar geldi. Vay canına nasıl özlemişim bu ortamı.
********
Ela'nın ağızından
(Hikayenin burasında Violetta isimli Disney dizisinden alıntı yaptım)
Merhaba ben Ela. Hayat hikayesi uzun bir çocuğun hayatını daha da uzatmak amacıyla var olmuş gibi hissediyorum kendimi. Kısaca bir özet geçeyim.
Uzay yeğenim. Küçük yaşta annesi ve babası silahlı bir saldırıya uğradı. Babası annesini kurtarmak için önüne atlayınca abim yani Uzayın babası orda son nefesini verdi.
İşte o günden beri Uzayın annesi bizimle olan ilişkisini kesti. Uzaya da hepimizin öldüğünü söylemiş. Tabi sadece Uzaya değil kardeşi Serra ve ablası Dicle'ye de. Ben geçen sene bir yangında ailemi kaybettim tek hayatta kalan ben oldum. Kocam çocuklarım annem babam hepsi... Bende hayata tutunmaya çalıştığım için kalan tek ailemin yanına geldim. Buradayım işte.
*******
"Ela hanım Uzay okula gidecek kahvaltısı hazır mı"
"Evet Yeliz Hanım hazır"
Şuanki hayatım bu işte. Halası olduğum çocuğun evinde hizmetçilik yapıyorum. Ama olsun onu her daim görebilmek ona dokunabilmek çok güzel.********
Uzay'dan
"OoooOooo Ela sultan günaydın" dedim yanağına kocaman bir öpücük kondurup
"Günaydın Uzayım. Kahvaltın hazır küçük oğluşum benim" dedi ve her zamanki gibi yanaklarımı sıktı. Güne böyle aymak oldukça güzel.
Ben aşağıda kahvaltımı yaparken iki cadı geldi. Kardeş demeye bin şahit ister kardeşim Serra ve ablam Dicle merdivenlerden adeta bir manken edasıyla indiler aşağıya. Evin tek erkeği olmak çok zor.Mehmet Amca bağırarak bizi arabaya çağırınca okul vaktinin geldiğini anladım. Yeni bir okula başlayacağımız için Serra çok heyecanlıydı. Ben bu sene YGS'ye gireceğim için bir koleje başladım. Ablam Dicle zaten üniversite okuyor. Ben ve Serra da Doğa Kolejine geçtik.
Yol Mehmet amcanın güzel sohbeti ve gerizekalı Serra'nın heyecanı yüzünden hem iyi hem kötü geçti. Ve sonunda okula geldik.
Buraya geldik gelmesine de biz gelmeden ünümüz gelmiş galiba.
Okula adımımı atmamla bakışların üstüme çevrilmesi bir oldu. Sınıflarımızı öğrenip sınıflara geçtik. Önce Serra'yı bıraktım sonra ben geçtim.
Sınıfa girdim ve girer girmez karşılaştığım manzara karşısında şok geçirdim. Özel okul değil devlet okulu hatta endüstri meslek lisesi sanki.
Erkekler üst üste çıkmış boğuşuyor. Kızlar cakkıdı cakkıdı sakız çiğniyor falan. Allahım nereye düştüm ben gibi salak salak düşüncelere kapılırken sonunda boş bir yer gördüm ve oraya oturdum. Yanımdaki çocuk oldukça cool görünüyordu kafa dengi birine benziyordu. Durur muyum hemen şu aşırı anormal sınıfta normal birini bulmuşum tanışmasam ayıp diyerek bir anda
"Selam Uzay ben Yeni geldim"
"Demek meşhur Uzay sensin hoşgeldin Can ben" dedi. Elini uzattı çaktım sırtıma vurdu. Daha sonra isminin Ayberk olduğunu öğrendiğim çocuğu çağırıp beni onunla tanıştırdı. Hmm şimdiden güzel bir yıl geçirecekmişim gibi geliyor...Eveeeeet ilk bölümde 3 başrolü tanıtmak maksadı ile sadece üçünün hikayelerini yazdım. Umarım beğenirsiniz bir sonraki bölümde aklınızda kalması amacıyla karakterleri tanıtacağım. Votelerinizi bekliyorum 🙈