Günler geçiyor, her geçen gün annemi hatırlıyordum.Her gün...
17 Ağustos 1999
Ağır bir sarsıntı, binlerce insan, binlerce yuva, binlerce hayal kırıklığı, binlerce hüzün...
İnsanlar sokaklara dökülmüş,binlerce insanda yaşlı gözler, perişanlık, herkes ailesini arıyor, telaşla...
Kanadı kırılmış kuş gibi koşuşturuyor herkes.O büyük deprem, o büyük sarsıntı neleri yok etti bilseniz.işte ben de bugün kaybettim meleğimi, her şeyimi.Farkında değildim hiçbir şeyin.Tek gördüğüm insanların koşuşturması, korku bulutları ve perişanlıktı. 5 yaşındayım o zaman.Bir yere sığınmış, birinin beni kurtarmasını bekliyordum.Bana uzanan bir el.Yavaşça kafamı kaldırırken babamı telaşlı bir şekilde gördüm.O kadar korkmuştum ki hiçbir yere kıpırdayacak psikolojim yoktu.Tek yapabildiğim ürkmüşçe "baba!" diye bağırmaktı.Bir kere, iki , üç... Beni duymuyordu.Yavaşça yerimden kalktım ve yavaş adımlarla babama doğru yürüyordum.Babam beni farkettiğinde koşarak yanıma geldi ve -beni gördüğüne sevinmiş olacak ki- sıkıca sarıldı.Bir an bağırsaklarımın çıkacağını hissettim.Ayrıldığımızda elimden tuttu ve yarısı yıkılmış olan eski apartman binasının etrafında dolanmaya başladık.Tam bu arada aklıma annem geldi. "Baba annem nerde?" Keşke onun yanında olsaydım, keşke annemi bırakmasaydım. "Bulucaz kızım,bulucaz." Bütün binanın etrafını tur atmıştık.Ama annem hiçbir yerde yoktu.Hatta bu 4. turumuz diyebilirim.Saymadım ama 4 olmuştur heralde. "İrem burda bekle ve sakın bir yere ayrılma." ne olduğunu anlamadığım anda elimi bırakıp yıkılmış toz dolu binanın içine girdi.Dışardan bina o kadar tozluydu ki, içinde kaybolabilirdim. Bir vakit sonra kucağında annemle dışarı çıktı babam.Baktığımda annemin başı baya kanıyordu.Gözümden yaş aktığını hissettim ve anneme doğru koştum. Şok olmuştum, hiçbir şey söyleyemiyor, tek kelime dahi edemicek durumdaydım. Babamın yanına vardığımda ilk yardım ekiplerini annemin başıyla uğraşırken gördüm. "Anneme nolduu??" "Babaaa!!" derken beni aniden kucaklayarak ambulansa bindirdi.Ardından da kendi bindi. İlk yardım ekipleri ambulansın kapısını kapattılar ve ambulans ilerlemeye başladı.Trafik, ambulansın geç kalmasına neden oluyor, her geçen dakika şansımı kaybediyordum belki de.Anneme baktığımda onu böyle görmek içimi paramparça ediyordu.Bir süre sonra ambulans durunca hastaneye geldiklerini anladı. Hemşire görünümlü bir kadın dışardan kapıyı açtı ve annemi yavaşça indirdiler.Sedyeyi hızlıca içeri taşırlarken arkasından koştum.Geniş kapılı bir yere gelince annemi içeri götürdüler.Annemin peşinden gelmek isterken koştum ama nafile kapıyı kapattılar.Babama bakmak için arkamı döndüğümde onu da benim kadar perişan ve ağlarken gördüm.Yanına gittim, tekli koltuklara oturduk ve beklemeye başladık.
**********
İçeriden çıkan doktoru görür görmez yanına gittik. "Doktor, karım nasıl? Pınar nasıl? O nasıl? Yaşayacak mı? Girebilir miyim?" dedi babam gözyaşlarına hakim olmaya çalışırken.
"Ameliyat esnasında giriş maalesef yapamıyoruz.Kafatasında büyük bir hasar var, beyin kanaması geçirmiş.Yaşama şansı %30 diyebilirim.Şu anda ihtiyacı olan şey dua etmeniz.Beklemede kalın." dedi ve koşar adımlarla ilerledi. "Baba, annem.. o ölücek mi?" dedim ve daha fazla gözyaşlarımı tutamayacağımı anlayınca ağlamaya başladım.Annemi her şeyden çok seviyodum, onu herkesten çok seviyordum.Onu kaybetmek istemiyordum.Hiç istemiyordum bunu.Hiç...