Alışmaya başlıyordum. Yeni evime, yeni odama, tek kişilik de olsa yeni aileme, yeni arkadaşlarıma kısaca yeni hayatıma alışıyordum. Evini paylaştığı için daha önce tanımadığım Roxie teyzeyle aramdaki buzlar yavaş yavaş erimeye başlıyordu. Kendi kuralları olan, asil bir kadındı Roxie teyze. Babamın teyzesi olmasına rağmen daha önce bir kere adını duyduğum ;fakat hiç görmediğim, tanımadığım bir akrabaydı. Hatta hayatta kalan tek akraba.
Gözleri babamın gözleri gibi buz mavisiydi. Daha otuzlu yaşların ortasında olmalıydı. Soğuk ama insanın içini yakacak bir güzelliği vardı ki bu zamana kadar neden evlenmediği büyük bir muammaydı.
Onu incelediğimi farkedip çatalını zarif bir şekilde masaya koyup buzu anımsatan gözlerini bana çevirdi. Kaşlarını kaldırmasıyla refleks olarak saçma bir gülümsemeyle yemediğim yemeğime geri döndüm.
-Yemeğini bitirmelisin Jade, son günlerde kendine hiç dikkat etmediğin için sağlığından endişe duymaya başladım.
-Özür dilerim efendim, sadece kendimi aç hissetmiyorum.
Bana tekrar bakıp o taviz vermeyen bakışlarının bir an yumuşadığını sandım ama yanıldığımı anladım.-Jade, bu akşam için bir planın yoktur umarım.
dediğinde şaşkınlıkla ona tekrar baktım.-Bir planım yok Roxie teyze. Enerjimde yok zaten.
-O zaman bugün enerjini depolaman lazım Jade. Seni bir yere götüreceğim.
Şaşkın bakışlarla ona bakmaya devam ettiğimde elini sallayıp
-Bu arada bana Roxie diyebilirsin.dedi.Başımı sallayıp tabağımdaki eti biraz daha döndürmeye devam ettim. Yemeyeceğimi farkettiğimde odama doğru merdivenleri çıkmaya başladım. Bütün merdivenler boyunca aynalar döşenmişti. Siyah fonda gri varaklı düzinelerce ayna. Odamın kapısını açmadan önce bir ses duydum, fısıltı gibi. Arkama baktığımda kimseyi göremedim ama büyük ihtimalle evin çalışanları kendi hallerinde birisinin dedikodusunu yapıyorlardı. Odamın içine girdiğimde önceki odamın neredeyse iki katı büyüklüğünde , zarif bir şekilde döşenmiş olan yaşam ortamıma girdim. Yatağıma uzandığımda yanımdaki masanın üzerinde bana mutlu gözlerle bakan ailemle göz göze geldim. Üç ay boyunca yaptığım gibi onlara bakarak sessiz hıçkırıklarla ağlamaya başladım. Göz kapaklarım yine ağırlaşmıştı.
-------•--------•----------•---------•--------•-------•
Kapının açılma sesinin ardından beni uyandırmak için gelen evin baş hizmetçisi Carol'un kendine özgü İspanyol aksanıyla Roxie teyzenin beni beklediğini duyduktan sonra hazırlanmaya başladım. Dolabım tamamen Roxie'nin tarzına benzer şekilde doldurulmuştu. Siyah, gri ve koyu renklerin hepsi. Aslında yasta olduğumu açıklamak için giyinmekten başka bir şey yapmama gerek kalmıyordu. İlk zamanlarda odamdan dışarı çıkmıyor, sadece hayatta kalmak için biraz yemek yiyordum. İki haftanın sonunda tek arkadaşım Melanie ve evin genç yaştaki hizmetçisi Ally ile yavaş yavaş odamdan çıkmaya başlamıştım. Yemek yemem biraz daha artmış olmasına rağmen donuk bakışlarım bir süre daha oldukları yerde kalmıştı. Geçen zaman içinde acım yaşanılabilir hale gelmiş, etrafımda bir nebze de olsa hayat enerjisinin varlığı belliydi.
Basit bir pantolon ve siyah tişört ile merdivenlerin başında bulunan aynanın aynısından benim odamın büyük beyaz duvarını kaplayan aynaya baktım. Önceden dolgun olan yanaklarım çökmüş, yeşil gözlerim yorgun bir şekilde bakarken çökmüş göz altlarımla yaşayan bir ölüye benziyordum. Ceketimi aldıktan sonra Omuzlarımı umursamazca sallayıp Roxie'nin yanına gittim.Büyük bir jeepin arka kapısına yönlendiğimde Roxie
-İstersen öne geçebilirsin, bugün ben kullanacağım arabayı, dediğinde peki deyip öne geçtim. Bulunduğumuz yer şehir merkezinden uzakta, ormanın neredeyse içinde, komşusu olmayan bir konaktı. Gösterişli konaktan uzaklaştıkça anayolda başka arabaları görüyordum. Yolun kenarındaki levhaları incelerken ormanın içinde bir hareket oldu. İlk başta göz yanılması olduğunu düşünsem de daha sonra tekrar oldu. Cama doğru eğildiğimde Roxie
-Bir şey mi gördün Jade? Diye sordu.
-Sanırım birisi ormanda koşuyor deyip elimi salladığımda kaşlarını çatıp ormana doğru baktı.-Belki de koşu yapan birileri vardır, dediğinde termometreye baktım. Bu mevsimde aralık ayında -10 derecede hangi çılgın deli gibi koşardı ki?
Endişemi anlamış olmalı ki arabayı kenara çekti.-Ben gelinceye kadar kim gelirse gelsin kapıyı açma Jade. Biliyorsun bu aralar palyaço kıyafetiyle dolaşan katiller çıktı, dediğinde gözlerimi büyüterek ona baktım.
-Sadece şaka yapıyordum, deyip gülümsedi. Derin bir nefes çekip
-Nereye gidiyorsun, diye sorduğumda
-Etrafa bir bakıp geleceğim. Yardıma ihtiyacı olan birisi var mı diye merak ettim,dediğinde başımı salladım.Aradan geçen yarım saatin sonunda hava kararmaya başlamış ,canım iyice sıkılmıştı. Arabadan inip ormana doğru ilerlemeye başlamıştım ki ormanın içinden iki silüet bana doğru gelmeye başladı. Zarif bir şekilde gelenin Roxie olduğunu anladıktan sonra bende onlara doğru ilerlemeye başladım. Galiba yardıma ihtiyaç duyan birisini bulmuştu.
Roxie ve yanında ki iriyarı erkek yanıma geldiğinde Roxie'nin hem sportif hem de zarif kıyafetleri çamura bulanmıştı ki sanırsam bu sebepten ötürü suratı asıktı. Yanında ki adama baktığımda siyah saçlarının önünü geriye doğru atıp beni süzmeye başlamıştı. Yanlarına yaklaştığımda Roxie arabaya geri dön işareti yaptı. Sorgulamadan arabaya doğru gitmeye başladığında o adamla konuşan Roxie'nin fısıltıya benzer sesini duydum.-Sana göstereceğimi söylemiştim Karl. Onun dikkatini çekerek ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum. Yakında öğrenecek zaten, dediğini son derece net duymuştum. Aniden onlara dönmemle birlikte bana yakalanmanın verdiği o şaşkın bakışla baktıktan sonra seslerini alçalttılar. Arabanın yanına gidip Roxie'yi beklemeye başladım. Bir konu hakkında durmadan tartışıyorlar, el kol hareketi yapıyorlardı. En sonunda konuşmayı sonlandırmış olmalıydılar ki Roxie yanıma gelmeye başladı.
-Hadi arabaya bin Jade, dediğinde bindim hemen. Yola devam ederken ona meraklı gözlerle baktım.
-Oradaki o garip adamı merak ediyorsun değil mi? Sadece bir arkadaşım. Koşu yapar genelde buralarda.
-Bu soğukta, üstelik merkezden nereden baksan 30 kilometre uzakta?
Kaşlarım hem bekletilmenin hem de saçma bir cevap duymanın etkisiyle çatılmıştı. Sinirlenmiştim.-O pek üşümez. Hatta neredeyse hiç üşümez. Ayrıca arabasını yolun sonunda ki çalılıkların yanına park ettiğiniz söyledi. O yüzden endişelenme. Hem sana bir sürprizim var demiştim değil mi? Biraz sonra orada olacağız.
Derin bir nefes çekip kollarımı birbirine bağladım.
İnsanlar yol kenarında belirmeye başlamıştı. Gerçi akşam olmuştu ama her türden insan sokaklarda görülmeye başlamıştı. Merkeze girmek üzereyken bir sokağa saptık. Tanıdık gelen bir yerdi.Üstelik bu sokakta dünyaca ünlü markaların dükkanları bulunuyordu. Roxie arabayı bir park yerine koyduktan sonra
-Geldik, dedi.
Arabadan indikten sonra ağzım şaşkınlıkla kocaman açılmıştı. Karşımda hayatımın yıkıldığı gün seçmelerine katıldığım dans okulu duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNA-Gecenin kızı
FantasySavaşçı bir ailenin her şeyden habersiz son üyesi ve Lider ailenin en silik çocuğu. İkisinin kaderinde gizli olan şey aslında çok da uzaklarında değil. Sadece birbirlerinin gözlerine bakmaları yeterli. İşte o zaman barut alev alacak, sınırları çizil...