Yağmur şiddetini arttırdığın da, genç kız ince montuna daha da sıkı sarındı. Gecenin bir yarısı tek başına sokakta kalmıştı. Üvey annesinin zulmüne bugüne kadar katlanmış, en son bugün her şey patlak vermişti ve eşyalarını bile toplamadan evden çıkmıştı. Zaten çokta eşyası yoktu. Genç kız her ne olursa olsun o evden kurtulduğuna seviniyordu.
Bir anda sertçe esen rüzgar içini titrettiğinde anneannesine ait olan eski eve gitmek için adımlarını hızlandırdı. Karanlık sokakta, küçük ama hızlı adımlar atıyor, yağmurun yere düştüğünde çıkarttığı sese kızın ayak sesleri karışıyordu. Bir anda son birkaç gündür olan o izleniyormuş hissine kapıldı yine genç kız. Arkasını döndü, kimse yoktu. Sokak tamamen ıssızdı. ''Paranoya yapıyorsun.'' diye söylendi kendi kendine ve adımlarını daha da hızlandırarak sokağın sonundan sola döndü ve kendini ana caddeye attı.
Saat gece yarısını geçmesine rağmen, araba ve insan seli akan cadde kızın bir anlık rahatlama yaşamasını sağladı. O ıssız sokakta gerçekten izlendiğini düşünmüştü. Her ne kadar yalnız olsa da kalabalık içinde olmayı seviyordu. İnsanların arasında ama tamamen dış dünyadan kopuk... Aynı bir seyirci gibi. Herkes kendi hayatının başrol oyuncusuydu ama genç kız sadece bir izleyiciydi. Belki bazılarının hayatında bir figüran ya da çok nadiren de olsa yan rol.
Ama asla kendi hayatında bile başrol olmamıştı genç kız. Her zaman özgüveni düşük, başkaları tarafından kontrol edilen biri gibiydi. Babasının baskısı ve üvey annesinin entrikaları arasında büyümüş, kendisine hiçbir zaman söz hakkı verilmemişti. İletişim kurabildiği insanlar sınırlıydı. Sınırlı derken aslında sadece tek bir kişiydi. Gizem en yakın arkadaşıydı çocukluğundan beri ve Yakut sadece Gizemle iletişim kurabiliyordu. O da Gizem'in çabaları sayesindeydi.
Yağan yağmura rağmen kalabalığın verdiği güvenle adımlarını yavaşlattı Yakut. Çevresinden geçen şemsiyeli insanlar normal adımlarla, şemsiyesi olmayanlar koşar adımlarla yürüyorlardı. Bir de bir köşeye ya da caddedeki mekanlara sığınan insanlar vardı. Hemen ilerde bir araba geçerken yoldaki çukura girip genç bir kadının pantolonunu ıslattı. Genç kız iyi bir gözlemciydi. Okulda o en arka sırada oturan sadece soru sorulursa konuşan ve sınıftakilerle günaydın, iyi akşamlar haricinde muhabbeti olmayan kendi halinde bir kızdı. Dersleri ne çok iyi ne de çok kötüydü. İyi bir, en azından bir üniversiteye gidebilirdi ancak babasının ölümüyle liseden sonra bir yıl ara vermişti, bir daha da kendine vakit ayırıp üniversite sınavına çalışamamıştı. Ama bu yıl kararlıydı. O evden kurtulduğuna ve kendine yeni bir hayat kurduğuna göre önce bir iş bulacak sonra da kendi kendine üniversiteye hazırlanacaktı. Kafasında bu düşünceler dönerken kendi kendine gülümsedi genç kız.
Sonunda anneannesinin evine ulaştığında yağmurdan ıslanmış siyah saçları yüzünün çevresine yapışmış küçük burnu ve yanakları soğuktan kızarmıştı. Üşüyen ellerini birbirine sürterek ısıtmaya çalıştı ve sırt çantasına uzanarak içinden anahtarı çıkartmaya çalıştı. Zaten dolu olan sırt çantasında zar zor anahtara ulaştıktan sonra anahtarlıkta takılı olan bir sürü anahtara kaşlarını çatarak baktı genç kız. ''Hangisi acaba?'' diye söylendi kendi kendine. Bu eve gelmeyeli yıllar olmuştu annesinin vefatından sonra anneannesiyle çok sık görüşememişti. Aklından bunlar ve çocukluk anıları geçerken tek tek anahtarları deniyordu. Sonunda bir tanesi tek katlı yer evinin kapısını açtığında mutlulukla gülümsedi genç kız.
Bahçedeki otlar büyümüştü. Yağmurdan dolayı toprak olan yerler çamur olmuştu. Yakut bahçenin taş olan kısmından yürüyerek evin kapısına geldi. Elindeki karmaşık anahtarlara iç çekerek baktı ve yine tek tek hepsini denemeye başladı. Sonunda biri evin kapısını açtığında genç kız kendini içeri attı. Her şey bıraktığı gibiydi. Karanlık evde eliyle duvarı yoklayarak ışık düğmesini buldu ve ışıkları açtı. Eski eşyalar tozlanmasın diye örtülerle örtülmüştü. Küçük bir evdi ama Yakut da tek kişiydi. Ona yeterdi de artardı. Sırt çantasını yere bırakıp hemen girişte olan koltukların üstündeki örtüleri kaldırmaya başladı. Her örtüyü kaldırdıkça içeriyi bir toz bulutu kaplıyordu. Elini ağzına bastırıp öksürerek cama yöneldi. Camı açtığında içeriye dolan temiz ve serin havadan derin derin nefesler aldı ve işine geri döndü.
Sonunda tüm koltukları açmış ve evi havalandırmıştı. Diğer odalarla yarın ilgilenecekti ve kendini yorgunlukla koltuklardan birine bıraktı genç kız. Bir rahatsızlık hissettiğinde ne olduğunu anlamak için üstünü başını yokladı genç kız. Tam aynı anda da burnuna kötü bir nemli kıyafet kokusu doldu. İşe odaklandığında üstünü çıkartmayı es geçmişti. Üşene üşene kalktı içerideki odaya girip üstüne siyah bir tayt ve kalın salaş bir kazak geçirdi. Isıtıcıyı açamamıştı, yarın bununla da ilgilenmeyi aklının bir köşesine not ettikten sonra odalardaki dolapları karıştırmaya başladı. Sonunda aradığını bulduğunda yumuşacık battaniyeyi alıp salona geri döndü ve bir koltuğa kıvrılıp huzur içinde gözlerini yumdu.
Kalbi huzurla dolup taşıyordu genç kızın, sonunda o evden kurtulmanın verdiği bir hafiflik vardı üzerinde. Tabii camdan onu izleyen silueti görmemişti bile..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli
General FictionYağmurlu bir gece de karanlık ıssız bir sokakta tek başına bir genç kız.