'Korkusuzluktan korkanlara...'
Ve yağmurun yağışıyla pencereden çıkardım kafamı.
"Dicle! Hadi ablacığım,eve gel." diye bağırdım.
"Ama...biraz daha kalayım?" dediğinde olumsuz anlamda salladım başımı.
"Banane ya!!" dediğinde montumu üstüme alarak çıktım dışarı.
Dicle'nin arkasından sarılıp yanaklarını öptüm.
"Hadi ablacım,üşüteceksin." diyip kucağıma aldım ve eve soktum.
Dicle. Ailemden kalan tek şey. Yedi yaşındaki kız kardeşim. "Hadi bakalım. Değiş üstünü,gel." Dedim ve yağını öptüm.
"Tamam." Diyip odasına koştuğunda gülümsedim.
Salona girerek telefonumu elime alıp oyalanmaya başladım.
"Abla,değiştirdim. Bu arada,yemek hazır mı? Çok acıktım." Dediğinde gülümsedim.
"Hazır,prensesim. Eller yıkandı mı?" Ellerini bana doğru uzattı ve bağırdı. "Eveeeeet!"
Ellerini tutup öptüm.
"Tamam o zaman. Ben sofrayı kurayım." Diyip mutfağa geçtim. Titreyen telefonla arka cebimden telefonumu çıkardım.
"Efendim,abi?"
"Güzelim,nasılsınız?" Diye sordu.
"İyiyiz,iyiyiz de...abi...Dicle seni çok özledi."
"Biliyorum güzelim. En yakın zamanda geleceğim yanınıza. Tamam mı?"
"Tamam. Neyse,ben sofrayı kuracaktım. Dicle,acıktı."
"Tamam güzelim. Ararım yine."
Telefonu kapatıp arka cebime sıkıştırdım.
"Dicle. Makarna mı? Çorba mı?" diye sordum.
"Çorbaaa!!" Diye bağıran sesiyle gülümsedim.
"Pekala,çorbalar geliyor!!" Diye bağırdım.
Tenceredeki çorbaları tabaklara dökerek sofyaya koydum.
"Meleğim. Otur hadi." Dediğimde kumandayı bırakıp sofraya oturdu.
Scooby Doo'nun kaçma sahnesinde kapı çalmıştı.
Kalkarak kapıyı açtım.
Bir adam ağzımı tutarak içeri girdi ve kapıyı örtüp beni kapıya yasladı.
"Konuşursan seni öldürürüm." Dediğinde yutkundum.
Dicle. Evdeydi.
Dışarıdan gelen ayak sesleri uzaklaşmaya başlayınca adam elini çekti.
Telefonunu çıkarıp birisiyle konuştuktan sonra bana döndü.
"Bir ay buradayım." Diye rahatça konuştuğunda sinirlenmiştim.
"Ne diyorsun ya sen?" Diye bağırdım.
Boğazımdan tutup duvara yapıştırdı.
"B-bırak!!" Diye bağırdım.
Dicle salondan çıkıp geldiğinde gözlerimi büyüttüm.
"Sen kimsin! Bırak onu!!" Diye bağırdı.
Adam Dicle'ye doğru eğildi.
"Annenle küçük bir oyun oynuyoruz,prenses."
"O benim ablam!" Dedi Dicle kaşlarını çatıp.
"Üzgünüm,o kadar yaşlı görünüyor ki annen zannettim." Dediğinde Dicle'yle beraber kıkırdadılar.
"Sensin be yaşlı!!" Diye bağırdım.
"Ufaklık,sen içeri gelsene. Biz ablanla bir şey konuşacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORKUSUZ
Teen Fiction"Yağmur yağmıyor,güzelim. Bu sefer yağmur değil bu. Gökyüzü bize ağlıyor..." diyip gözyaşlarımı sildi. Kollarımı boynuna sardım. "Beni bırakma." "İnsan kalbini bırakabilir mi,kadın?"