Özlemek... Ne kadar acıtabilir diye düşünüyor insan. Ama öyle bir acıtıyor ki... Yüreğinde somut bir ağrı hissedecek kadar acıtıyor. Yüreğin yangını gözlerine ulaşıyor. Yaş olarak akıyor. Bir nebze yangını söndürebilirim diye... Ama ne mümkün ? O ateşi, yangını biraz daha harlamaktan başka bir şey yapmıyor. Özlemek bir insan olsaydı şayet, gözümü kırpmadan öldürürdüm. Bu kadar can yakan bir şey yok olmalı, zira. Birinin sesini benzetirsin,birinin gülümsemesini,birinin konuşmasını... Her biri ayrı ayrı ama aynı acıyı hissetmene neden olur. Özlemek bir yaprak olsaydı şayet, sonbaharda yaprakları özmemeye özen göstermezdim ilk defa. Basar, bin parçaya ayırırdım. Çünkü o yüz bin parçaya ayırıyor. Özlemek yağmur olsaydı şayet, yağmurdan bile ölesiye nefret ederdim.