5.Bölüm numara

131 7 4
                                    

MÜZİKLİ DINLEYIN LÜTFEN (PESSENGER-LET HER GO) BU SEFERKİ BÖLÜMÜ UZUN YAZDIM . AMA BIDAHA MÜZIK KOYMAYACAĞIM BELKI NADIREN ÇÜNKÜ MÜZIK IÇIN DUYGULU BI YER GEREKIYOR VE HIKAYEM GIZEM İÇERİKLİ. GIZEM İÇERİKLİ OLDUĞU İÇİNDE ÇOK İYİ OLMADI MÜZİKLİ KISIM. NEYSE BEN ÇOK KONUŞTUM. UMARIM BEĞENIRSINIZ. !! :)))

Yolculuk boyunca çıtımızı bile çıkarmadık. Sanırım üçümüzde olanları düşünüyorduk. Uyanmak istiyorum bu kabustan! Neden herkes aşık olup sevgililer günü kutlarken ben bunlarla uğraşıyorum? Neden herkes aileleriyle ufak tefek sorunlar yaşadıktan sonra odasına çekilip kaşık kaşık nutella yiyorda ben yapamıyorum? Şu halime bak bunları yaşamam gerekirken ben neler yaşıyorum. Önce annem ortadan kayboluyor sonrada babam beni böylece ortada bırakıyor. Bunlar yetmezmiş gibi bide kendi mezarımı buluyorum! Sadece herşeyi boşverip o mezarın içine girmek istiyorum. Ama sadece istiyorum böyle olmayacak.

Aklıma biranda dinlediğim bir parçanın sözleri geldi;

Işığa sadece karanlıkken ihtiyaç duyarsın. Ve güneşi sadece kar yağmaya başlayınca özlersin. Evi özlediğin zaman yalnızca yoldan nefret edersin. Ve onu sevdiğini yalnızca gitmesine izin verdiğinde anlarsın...

Sinirden gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Güneş doğmak üzere ve bu görüntü gerçekten paha biçilemez. Biraz gün doğuşunu izlemeye ve bu sırada da dinlenmeye karar verdik. Elimle göz yaşlarımı silip tüm bunlara rağmen kendime gelmeye çalıştım çünkü güçlü olmak bunu gerektirir. Ve ben güçlüyüm.

Uzun bir yolculuktan sonra eve vardık. Bugün Angel da kalacaktık. Gerçekten çok yorgunuz hem uykusuzuz hemde çok yol yürüdük. Bir koltuğun üstüne kendimi atıp uyumak tabiki daha cazip geliyor. Ama Angel a ne zamandır gelmiyorumce onların terasını çok özledim. Çıplak ayaklarımla soğuk betona basarak yukarı çıktım. Rüzgar içimi kıpır kıpır etti.Elimdeki kahveyi yudumlamaya başladım.Yıldızlar gerçekten burdan çok güzel gözüküyorlar sanki hepsi özgürlüğünü ilan ediyorlar.Ve yanlarınada beni çağırıyorlar. Anılarım depreşti biranda,burda içip içip en sonunda da aşyağı kusmuştuk çok değil daha geçen sene. Yavaş yavaş terasta adımlar atmaya başladım. Eskimiş ve çürümüş bir poşet buldum. Normalde çok merklı değilimdir böyle şeylere ama poşeti açıp içindekilere bakmaya başladım. Yüzümde gülümseme oluştu. Bunlar Angel la bizim oyuncaklarımızdı. Ve hatırlıyorum şu barbie kıyafeti için ne çok kavga ederdik. Ve bunun gibi anılarla dolu bir sürü oyuncak. Hepsinin ayrı ayrı anısı var. Son okarak da poşetin dibinde bir defter buldum. Gülümsemem iki kat daha arttı. Anı defterini sınıftaki herkeze yazdırırdık. Üstünede "düşüncelerini yazarken dürüst ol" yazardık. Eğer kötü birşey yazarlarsada hemen ben böylemiyim diye kızardık. Ama yinede güzeldi her şey. Artık gözlerim kapanmaya başladı. Aşağı angel ve mattin yanına gittim çoktan sızmışlar. Onları böyleyken izlemek çok güzel. İkisinede küçük bir öpücük kondurup bnde kendimi bir koltuğun üzerine atıp uykuya daldım. (Aşağı şarkı bitince veya durdurup okumaya başlayın :D tam denk gelmesi için baya uğraştım ama şarkı uzun.)

**************

Bayan sophie uyandırdı. Angel'ın annesi gerçekten çok tatlı bir kadın. Uykumuzu yeterince almamış olsakda kalktık. Veee bayan Sophie ne sevdiğimi gerçekten iyi biliyor. Harika bir kahvaltı hazırlımaış.

"Matt, lanet poponu kaldır şu klozetten ve çık artık! Altıma işemek üzereyim. "

"Bekle bir biraz!!!"

"Matt mi var içeride"

"Oh evet beyfendinin çıkmasını bekliyorum."

"Nihayet!"

Elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı sofrasına oturdum. Acele etmeden kahvaltımızı yaptık. Bizim eve tekrar gitmemiz gerekiyor. Çünkü sandığın içinden sadece iki kağıt çıkardık ve sandığın içi dolu.

MezarlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin