Onur(araf)

930 22 1
                                    

Pelin'den

Beratın arkasından uzun merdivenleri çıktım. Ev iki katlıydı çok fazla büyük değildi. Bunun sebebi evde yardımcı bulunmamasıydı ve artık bu evin bütün işleri bana yığmıştı. Ne yığması be ben burda çalışmayacağım ki. Belkide çalışırım 10 bin az mı ben okulu bbitirip piskolok olsam belki bu kadar kazanmam.

Merdivenlerin yukarısında ince bir koridor bulunuyordu. İki tane sağda iki tane solda kapı vardı. Sağdaki ilk odaya girdik. Burası mavilere boyanmış, oyuncaklarla doluydu. Yatağın üzerinde de kitapçıda gördüğüm yani Arafın oğlu yatıyordu.

Üst kattaki oda çoktan benim için hazırlanmıştı. Arafın odasıyla benim odam karşı karşıyaydı. Arafın odasını girememiştim ama en kısa zamanda girip görecektim. Diğer odada boştu. Aşağı katta ise büyük salon ve Arafın çalışma odası vardı. Arafınn ne işle uğraştığını az çok biliyordum ama Berat bana bu konu hakında fazla bir bilgi vermedi.

Berat bana ev hakkında gerekli bilgileri verdikten sonra evin etrafındaki korumaları "Pelin hanım dışarı çıkmayacak" dedi.

Benden izin istemeden işe zorla koydular ama alt üstü bir çocuk bakacaktım. Çocuk piskolojisi okuduğum için bu konuda avanjalıydım. Maaşıda gayet yerli yerindeydi ama ben okuyordum ve bir beynim vardı inat değil mi kabul etmiyeceğim. Berat bana döndü ve "Abi sana kabul edip etmediğini sormadı." ben sesli mi düşünmüştüm. Umarım sadece son cümlemi duymuştur. Göz devirdim.

Saatler geçti ve ne giden oldu ne gelen. Arafın oğlu Emirde ne zamandırlı uyuyordu. Onun bakıcısı değildim ama sonuçta bir çocuktu ve bakılmaya ihtiyacı vardı.

Karnım git gide acıkmaya başlamıştı. Yemek yapıpta Arafınn dediklerini yerine getirecek halim yoktu. Etrafa bakınırken aşağı kata inen bir merdiven daha gördüm. Aşağı indim. Yerin içinde olduğu için pencereler yarım yarımdı ama genede içerisi havasız değildi. İki tane oda vardı. Birisinde spor aletleri vardı. Diğer kapıyı açmayı denedim ama açamadım.

Artık karnım zil çalıyordu. Saat 20.00 olmuştu. Emirde aşağı inip bana cok acıktığını söyleyince dayanamadım ve yemek yapmak zorunda kaldım. Bu gün kitapçıya gidememiştim. Cemal abi kesin beni merak etmişti. Arkacebime elimi attım ama Telefonum yoktu. Sonra düşündüm ve telefonumun evde kaldığını hatırladım. Ben şimdi ne yapacaktım.

Saat 21.00 oldu ve ben yemeğin altını kapatım. Kapı çaldı. Arafın geldiğini anlamıştım. Gidip kapıyı açtım. Araf içeri girdi ve bana arkasını dönerek kollarını hafif kırıp omuzlarını aşağı eydi. Benden ceketini çıkarmamı istiyordu ama bunu hayatta yapmazdım.

"Hadi Pelin çıkar şu ceketimi!" resmen kükremişti. Bunda bu kadar sinirlenecek ne vardı ben analamadım. Yanımızda çocuk olmasaydı ben ne diyeceğini iyi bilirdimde neyse.

Hareket etmedenöylece durdum. Onur üzerime doğru yürüdü ama kapının kenarından bize bakan oğlunu görünce vazgeçti ve ceketini cikarip suratıma fırlattı. Çok sinirlenmiştim. Edepsiz adam. Ona ne yapacağımı çok iyi biliyordum. Ceketini askılığa astım ve salona geçtim.

Onur yemek masasında oturmuş bana bakıyordu. Kafamı ne diye salladım. Çatalı masaya vurdu ve "yemek" dedi. Artık kendimi tutamıyorum "ne yemeği be! Hizmetcin mi var burda!? Ben zaten gideceğim. Senin gelmenin bekledim." Araf aşağılıkça sırıttı.

"Yemeğimi getir hizmetçi! Yoksa sana neler yapabileceğimi tahmin bile edemezsin." Emire dönerek " değilmi oğlum" Aman ne korktum çokta umrumda. Eimir kafasını salladı. Çocuğu da nasıl korkutmuşsa artık. Yerimden kıpırdamadan Arafunın suratına gözlerimim kısarak baktım.

Araf masadan kalktı ve kızarmış yüzüyle yanıma geldi. Geriye doğru gitmeye ihtiyaç bile duymadım ondan kormuyordum. Elindeki telefonu açtı ve bana bazı videoların bölünerek birleştirilmiş halini izletiyordu. Hepsinde de bir adamın kafasına sıkıyordu ve son görüntüde sandalyeye bağlanmış bir kadın vardı. Onur kadına "Bir daha başkalarına sürtecek misin karıcım" dedi. Sandalyede oturan Arafın karısı yani emirin annesi miydi? Umarım öyyle değildir. Görüntü oynamaya devam etti ve kadın "Seninle zaten evlenmeyecektim Emir için birlikteyiz bunlara karışamazssın aşağılık adam" Araf karısının bu sözünden sonra gözünü bile kırpmadan kadının kafasına sıktı. Arafa döndüm ve ona kocaman olmuş gözleriyle baktım. O ise benim gözlerimin içine boş bir şekilde bakıyordu.

"Şimdi git ve bana yemeğimi getir!" dedi. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Ne olacaktı benim bu halim beni öldürmeden gitmem gerekiyordu ama nasıl?

Arafın ve emirin yemeğini getirip önlerine bıraktım. Arafın yanında fazla durmamak en iyisiydi. Salondan çıkarken "sende gel ve bizim yanımızda ye dedi. Onun sözünü ikiletmem gerektiğini bildiğim için direk yemek tabağımı alıp masaya oturdum. Yemek boyunca benim suratıma bakarak yemek yedi.
Art arda atıyorum millet ben geri döndüm.

Oğlumun Bakıcısına Aşığım (Kısa Ara)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin