BÖLÜM 1

5 2 0
                                    

Elimdeki poşetleri buzdolabına yerleştirdikten daha sonra odama doğru gidip kiyafetlerimi değiştirecektim. Belki hastahane için biraz daha klasik ve sade giyinebilirdim. Elimdeki son poşeti de meyvelik bölümüne yerleştirdikten sonra suanda yalnız başıma olduğum evde telefonumu bulmaya çalışıyordum. Bir iki odayı gezdikten sonra banyodan gelen telefonumun melodisini duyunca elimi yüzümü yıkarken oraya koymuş olduğum aklıma gelmişti. Ve telefonumun çalıyor olması da beni mutlu etmişti ki telefonumu erkenden bulmak beni sevindirdi. Kimin aradığına bakmak için telefonu elime aldığımda arayan kişinin abim olduğunu gördüm. Telefon çaldığı gibi açmak gibi bir zorunluluğum vardı ona göre. Tabiki de bu onun istediği şekildi. Ve ben de abim dahi olsa kimsenin emri ve keyfi üzerine hareket eden bir insan değildim. Ama bugünlerde ki durumlardan dolayı onu sinir etmeyi istemezdim. Üstelik telefonumu bulmak icin arka odadan sesin geldiği yönü bulmak için harcadığım o yarım dakikada telefonum zaten uzun süre çalmıştı abim için. Pek uzatmak istemeden hemen açtım telefonu elime aldığım gibi.
"Efendim?"
"Bu telefon yine neden bu kadar geç açılıyor oğlum?"
"Keyfim böyle istiyor abicim."
"Keyfine başlatma. Nerdesin sen!"
"Benimle bu tur konusmandan hoşlanmadığımı her gün dile getirmek zorunda mıyım?"
"Derhal hastaneye geliyorsun!"
"Ab-"
Daha sözümü bitirmeden telefonu suratıma kapatmıştı. Her gün aynı konu uzerinden defalarca tartismamiza ragmen sanki bana inatla bilerek yapan bir abim vardı. Alışmış olmamdan dolayı umursamayıp telefonu yine bir köşeye attım ve odama doğru yürüdüm. Dolabımdan sade siyah tsott ve sade siyah bir pantlon çıkartıp onları giyindim. Daha sonra cantamin icine telefonumu ve hastahanede yanimda olması gereken bir iki şeyi daha alıp evden çıktım. Otobüs durağina doğru yürürken sağ kaldırım üzerinde seyyar satıcı olan bir amcanın papatya sattığını gördüm. Belki annem papatya o kadar sevmiyordu ama ben papatyalara bayılıyordum. Onlardan iki deste alıp hastahanedeki odaya biraz yaşam katabilirdim belki. Otobüs duragının önüne geldiğimde otobüsün durmasını bekledim. Binip ücretimi ödediktim sonra arkalara doğru cam kenarına gecip kulaklığımı taktım. Ve Yıldız Tilbe-Çabuk olalım aşkım şarkısını dinlemeye başlamıştım. Aslında bu tür sarkiları dinlemek icin çekebileceğim bir aşk acım yoktu. Uzun bir süre önce çok sevdiğim biri tarafindan terk edilmistim. O zamanlar yarama tuz basar gibi dinlerdim bu şarkıları. Ama artık mutluluklarimda da dinlemeye başlamıştım.

Yaklaşık yirmi beş dakika sonra hastahanenin onündeki durakta inmiştim. Beş adım kadar olan merdivenleri astiktan sonra hastahaneye girdim. Ordan da tekrar merdiven bölümüne giderek ikinci kata cikiyordum. Çıktığım sırada yine telefonum çaldı ki -ve bu kesinlikle yine abimdi- telefonumu bulmak için çantamı kurcaladım. Ve sonunda elime telefonum gelmişti. Arayan abimdi ve açmayacaktım. Merdivenleri tam bitirip sağa dönerken çantamın fermuarinin açık oldugunu fark ettim ve kapatmak için elimi oraya dogru uzatırken tam da sağ taraftan merdivene gelen biriyle carpışmıştım. Kim olduğunu görmedim çünkü basim fermuara dönüktü. Çarpışmadan sonra bir iki adim geriledim ve tam merdivenin basamaklarına basıp geriye doğru düşecektim ki dengemi tutabildim. Kafamı şiddet ve sinirle kaldırıp kızacakken karsimda o suratı görünce birden yüzüme gülümseme geldiğini fark ettim. Çarpıştığım kişinin Serkan olduğunu fark edince böyle olmuştu. Serkan'in annesi ile benim annem bu hastanede iki haftadir aynı bölümde ve yanyana olan iki odada kaliyorlardi. Ikimizin anneside meme kanseriydi. Ve bu hastahanede kaldıkları süre içinde yakın arkadaş olmuşlar, sürekli birbirlerinin odasına gidip geliyorlardı. Annemin yanina sürekli gidip geldiğim için de Serkanla surekli karsilasirdık. Ve annelerimiz aracılığı ile de tanışmıştık.

"İyi misiniz? Kusura bakmayın köşeden yürüdüm size çarptım. Kantine inecektim." Diye söze başladı. Yüz ifademle sorun yok işaretini vererek önemli değil imasında bulundum. "Kantinden bir şey ister misin?" Diye sordugunda teşekkür edip odaya doğru yürüdüm.

Bir kac adım daha attığım adımdan sonra kapıyı tiklatarak odaya girdim. Ve annem odada yoktu. Elimdeki papatyaları bir köşeye koyarak geri çıkıp yan odanın kapısını tıklattım.

YağmurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin