Ahıska şu anda Gürcistan sınırları içerisinde olan ve yaklaşık 220 köyden oluşan bir bölge. Samtskhe-Javakheti eyaletinin içerisinde kalıyor. Uzun yıllardır buranın Türk yurdu olduğuna dair iddialar da var. Örneğin, Kıpçakların bu bölgede yaşadıklarına dair bir iddia var ama en yakın bildiğimiz şey 1518’de Osmanlı’nın Çıldır Savaşı ile fethettiği bu bölge bu tarihten sonra Osmanlı sınırlarına dâhil oluyor ve Çıldır Eyaletinin bir sancağı oluyor. 250 yıl Osmanlı idaresinde kalıyor. Ama 1829 Edirne Antlaşması ile savaş tazminatı olarak Ruslara veriliyor. 1829’dan 1918 yılına kadar Rus hâkimiyetinde kalıyor.
Aslında Ahıska Türkleri 1948’deki sürgüne kadar kendilerini “Kafkas Türkleri” olarak tanımlıyor. Sürgünden sonra kendilerini diğer etnik gruplardan daha rahat ayırabilmek için “Ahıska Türkleri” olarak nitelendirmeye başlıyorlar. Yani, Çıldır Savaşından itibaren Osmanlı’nın bir parçası oluyorlar ama 250 yıl sonra sınırın diğer tarafında kalıyorlar.
Zaten kültürel yapıları ve konuştukları aksan itibariyle de bugün Kars, Ardahan ve Batum civarında yaşayanlarla benzerlik gösteriyorlar. Ayrıca, çoğunlukla Sünni Müslüman olsalar da Gürcü kaynakları onların sonradan Müslümanlaştırılan Gürcüler olduklarını yazıyor. Hatta bu sebepten “Meshet Türkleri” olarak adlandırılıyorlar; ancak Ahıska Türkleri bundan hoşlanmaz ve hiçbir zaman bunu kullanmazlar. Kaldı ki bu insanların sonradan Müslümanlaştırıldıklarına dair bir belge de yok.
Tarihsel süreç içerisinde Batum Antlaşması ile bu bölge tekrar SSCB’ye bırakılıyor. 1918’den 1944’e kadar SSCB sınırları içinde büyük zulüm altında yaşamışlar. Bu süreçte kapalı bir toplum olarak kendilerini korumaya çalışsalar da camilerin kapatılması, ana dilinde eğitim yapma hakkının ellerinden alınmasıyla bir takım değişiklikler yaşamış olmaları çok doğal.
Stalin Ahıska bölgesinin Türkiye sınırında olmasından dolayı burada yaşayan Türk topluluğunu güvenilir bulmamış. Ayrıca İkinci Dünya Savaşı'nda her an ülkelerin sınırları değişebilir olduğundan olası bir Türk-Sovyet savaşında bu insanların ihanet edebileceğinden korkmuş ve sürgün emrini vermiş.
Ancak Ahıska Türkleri Stalin tarafından sürgün edilen ilk topluluk değil. Bu dönemde 13 farklı etnik grup, topraklarını vermeyen zengin köylüler ve çalışma kamplarına gönderilen insanlar gibi birçok insan sürgüne gönderilmiş.
Ahıska Türkleri de 14 Kasım 1944’te sürgün ediliyor. Sürgünde Kazakistan, Kırgızistan ve sonrasında Özbekistan’a yerleştiriliyorlar. 1989’da Özbekistan’da Fergana Olayları çıktıktan sonra tekrar Rusya’nın farklı bölgelerine sürgün ediliyorlar.
Ahıska Türkleri baktığınızda kendi içinde kapalı bir grup. Nereye giderlerse gitsinler her daim beraber yaşamayı seven bir topluluk. O yüzden de kendi kültürel unsurlarını çok iyi koruyabilmişler.Bugün de bilindiği gibi bu bölgedeki petrol boru hatlarını Stalin herhalde önceden sezmiş ki böyle bir önlem (!) almış. Yani bölgenin jeo-politik önemi de var. Ayrıca, Ermenistan faktörünü de göz önüne getirince bölgede bir Türk varlığının daha fazla sorun yaratabileceğini de düşünmüşler ve bu sebepten Orta Asya’nın iç kısımlarına sürülmüşler.
Ayrıca, Ahıska Türklerinin farklı amaçlar dâhilinde kullanıldıklarına dair bilgiler de var. Örneğin, Orta Asya’daki çalışma kampları ve verimsiz arazilerde duyulan iş gücü açığının onlarla kapatılmak istendiği gibi bir iddia var; ama elimizde bununla ilgili kesin bir bilgi yok. Ancak temel kaygı belirttiğim gibi Türkiye sınırında bir Türk grubun olması Sovyet liderlerine güven vermediği için böyle bir sürgün gerçekleşti.
Bugün de bilindiği gibi bu bölgedeki petrol boru hatlarını Stalin herhalde önceden sezmiş ki böyle bir önlem (!) almış. Yani bölgenin jeo-politik önemi de var. Ayrıca, Ermenistan faktörünü de göz önüne getirince bölgede bir Türk varlığının daha fazla sorun yaratabileceğini de düşünmüşler ve bu sebepten Orta Asya’nın iç kısımlarına sürülmüşler.
Yola çıkarken de nereye gideceğinizi bilmiyorsunuz, ne olacağını bilmiyorsunuz. Tam bir muamma... Sürgün yolculuğu ise başlı başına bir problem. İnsani olmayan şartlarda, hayvan vagonlarında, kış zamanı sürgün ediliyorlar. Doğum yapan kadınlar, yaşlılar, soğuktan ölenler... Rus kaynaklarına göre, 457 kişinin öldüğü belirtiliyor ama bu tabii ki çok komik bir rakam.
Dünyanın birçok yerine dağılmış olan bu topluluk bugün ulus-ötesi bir topluluk olarak adlandırılıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahıska Türkleri: 70 Yıllık Sürgün Hikayesi:
Historical FictionAhıska Türkleri baktığınızda kendi içinde kapalı bir grup. Nereye giderlerse gitsinler her daim beraber yaşamayı seven bir topluluk. O yüzden de kendi kültürel unsurlarını çok iyi koruyabilmişler.