Herkesin hayallerinde ki gibi bir villa da yaşıyorduk. Babam herkes tarafından tanınan büyük bir iş adamıydı ve ne kadar büyük kazanırsan batışın da o kadar büyük olur. Biz batmıştık. Babam Doğum günüm de kendi kafasına silah sıkarak intihar etti. O kadar güzel hediye ve parti sonrası intihar ederek bir kaç dakika önceki mutluluğumu çalmıştı aslında. Herşeyin üstesinden gelebilirdik fakat savaşmak yerine neden pes etmek oldu tercihi? Vazgeçmek bu kadar kolay mıydı? Geride bıraktığın insanları düşünmeden gitmek kolay mıydı?
Babam öleli 1 hafta olmuştu ve yokluğuna hâlâ alışamamıştık. Kapı çalıyordu ve kimin geldiğine bakmak için kapıya doğru yönelmiştim, kapıyı annem açmıştı. Benim gördüğüm 2 adam vardı kapıda, annem onlarla konuşuyordu ve adamların ellerinde dosyalar vardı. Birden içeriye girdiler, evdeki her eşyayı alıp dışarıdaki arabaya götürmeye başladılar.
Annem ağlayarak:
-Durun, yapmayınnn!
Diye bağırıyordu.Anneme adamlar niye bizim eşyalarımızı alıyorlar diye sesleniyordum.
Evimiz bi anda bomboş olmuştu. Babamın bir sürü borcu varmış ve borçlarının karşılığı olarak eşyalarımızı aldılar. Adamlar gitmeden önce evi bir kaç gün içerisinde boşaltmamız gerektiğini söylemişlerdi, zaten boş bir evde ne kadar yaşayabilirdik ki?
Evin içinde boş bir şekilde dolaşıyordum, annem ise ne yapacağımızı düşünüyordu. Odamı merak ediyordum ve ağlayarak merdivenlere yaklaştım. Gözlerim bi anda dolmuştu. Odama doğru yürümeye başladım ve yavaşça kapıyı açtım. Odam bomboştu. Bir yandan göz yaşlarımı ellerimle silmeye çalışıyordum, bir yandan ise odamın duvarlarında parmaklarımı gezdiriyordum. Benim için ve annem için çok kötü bir durumdu.
Yavaşça annemin yanına gittim. Annem dışarıya bakıyordu, sanki birşeyler düşünüyor gibiydi ve bi anda annem; göz yaşları içerisinde zar zor telefonu eline alıp birini aramaya çalışıyordu ve aradığı sanırım dedemdi.
Annem dedem'e artık kalacak bir yerimizin olmadığını anlatıyordu ve sanırım dedem bizi yanlarına çağırıyordu. Çünkü annem telefonu kapattıktan sonra toparlan gidiyoruz demişti. Tabi şaşkınlık içerisinde nereye gideceğiz diye düşünüyordum ama anneme soru sormaya çekiniyordum, çünkü annem çok üzgündü.
Annem bavullarımızı hazırlamıştı, zaten tek kalanlar kıyafetlerimizdi.
En zor olanlardan bir tanesi evden çıkarken kapıyı kapatmaktı. Bir daha evimize dönemeyeceğimizi düşünmek çok kötüydü.
Bir şekilde otogara gidip otobüs biletlerini alıp binmiştik ve dedemlerin yanına gidiyorduk. Otobüsten dışarıya baktığım da ağaçları, arabaları görüp hayaller kuruyordum. Aslında benim hayalim gökyüzüydü, çünkü ben gökyüzüne aşıktım.
''Acılarımız hayallerimize engel olabilir mi?''
Birazcık uzun bir yolculuk sonrası dedemlerin olduğu şehre varmıştık veya bana uzun gibi geliyordu, sanki gün boyunca otobüsteymişim gibi.
Otobüsten indik. Annemin ellerinde bavul, öylece duruyorduk. Etrafımıza garipsercesine bakıyorduk. Hava rüzgarlıydı ve sanırım o yüzden gözlerimiz dolmuştu ya da kendimizi öyle kandırıyorduk.
Offfff...
Başka bir şehir, başka bir ev, başka bir okul, başka bir yaşam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyüyen Çığlığım
Teen FictionSusamıştım, su içmek için masanın üzerinde duran sürahiyi aldım. Sürahinin yanındaki bardağa su doldurmaya başladım. Masadan ayaklarıma su damlamaya başlamıştı. Elimde ki sürahiyi bıraktım masaya. Gözlerimi ovaladım ve ardından masaya baktığımda bar...