Herşeyin Başlangıcı

62 9 3
                                    

Yaşım 6'ydı ve tarifi zor olan bir duyguyu tatmamam gereken yaştaydım. 6 yaşındaki bir çocuk ne kadar suçlu olabilir ki? Bir yalan söylendiğin de inanacak kadar masum bir yaştaydım. Bilmiyorum ama o gün yağmur, fırtına, gökgürültüsü vardı ve kötü birşey olacak gibiydi, sanki tesadüf değilmiş gibi hissettirdi. Koltuğa oturmuş, ellerimi çeneme koymuş, yağmur damlalarının yere düşüşünü, gökgürültüsünün karanlık havayı aydınlatışını izliyordum.

Uykuya dalmıştım ve içeriden şiddetli bir ses gelmişti, TAKK!!! Diye.
Sıçradım birden, çok korkmuştum ve etrafıma bakınıyordum, sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordum. Küçücük kalbim sanki yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. O kadar hızlıydı ki, bu kadar hızlı atmasından bile korkmuştum. Sesin kaynağı kapıymış, ses kapıdan gelmiş ve gelen babamdı. Gelenin babam olduğunu sesinden anlamıştım çünkü kapıyı hızlıca kapattıktan sonra bağırışını duymuştum. Bağırış şekli korkutucuydu, sanki birşeye sinirlenmiş gibiydi veya sarhoştu. Babam hiç içki içmezdi fakat o gün galiba biraz içmişti. Dışarıda ki şiddetli fırtına devam ediyordu. Yavaşça kapıya yaklaştım ve kapıyı hafifçe araladım. Annem babamı banyoya götürmüştü ve babama içki içtiği için bağırıyordu.

Ben hâlâ korkuyordum çünkü olayın ne olduğunu anlayamamıştım. Annem babamın kafasına su tutuyordu ve annemin babama bağırırken ki ağlamalarını da duyuyordum. Koltuğun yanına koşup eğilmiştim ve ağlamaya başlamıştım; korkumuydu, karamsarlık mıydı yoksa her ikiside miydi bilmiyordum. O kadar kuvvetliydi ki içimde ki bu duygu, ağlama sesimden başka bir ses duymuyordum.

Annem babamı zar zor yatağa götürmüştü ve babam baygın gibiydi, ben ise korkudan çıkamıyordum ama babamı da merak ediyordum. Annem bir süre sonra odadan çıkmıştı, bana seslenerek odaları gezmeye başlamıştı. Çığlıklarımdan annemin bana seslenişini duyamamıştım. Bi an kapı açıldı ve annem çığlık seslerimden beni bulmuştu. Annemi bana yaklaştığı zaman fark edebilmiştim.

Annemi fark ettiğim an sadece sarılmak istemiştim ve sarılmıştım. Annem, kötü birşeyin olmadığını söyleyerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Annem bana sıkıca sarılıyordu ve zar zor sakinleşebilmiştim, daha sonra annem beni yatağıma götürmüştü. O gece bana masal okuyup uykuya dalmamı beklemişti çünkü ne kadar korktuğumu görebiliyordu. O gün korkarak uyumuştum.

Sabah olmuştu ve yatağımdan kalkıp annem ile babamın odasına gitmiştim fakat babam yoktu. Anneme doğru yaklaşıp yanağına kocaman bir öpücük kondurmuştum. Anneme babamı sormuştum lakin annem bile babamın olmadığının farkında değildi. Telefonlarını dahi açmıyordu babam. Babama birşey olmasından korkuyordum, gözlerim dolmuştu.
Annem benim için kahvaltı hazırlamıştı. Ekmek dilimlerini dahi bölemiyordum üzüntüden çünkü babamı ilk kez ortadan haber vermeden kaybolduğunu görmüştüm. Annem babam gelene kadar hiçbir şey yememişti, gözleri dolmuş bir şekilde babamın gelmesini bekliyordu. Ben ise odama gidip resim çizmiştim. Bir tarafımda annem, bir tarafımda babam vardı. Üçümüzün olduğu resmî kalp içine almıştım.

Aslında o gün benim doğum günümdü. Doğum günüm den bir gün öncesin de ve doğum günüm de yaşadığım acıların başlangıcıydı. Birden kapı çaldı ve gelen babamdı.
Babam, doğum günüm için bana hediyeler almıştı. Hediyelerin bir önemi yoktu aslında, babam yanım da olsa yeterliydi. Babam tanıdığımız herkesi akşam bize çağırdığını söylemişti, doğum günümü kutlayacaktık. Babam içeriye girdikten sonra annem hediyelerimi odama koymamı istemişti ve ben odama hediyelerimi götürürken annem ile babam da kendi odalarına gitmişti, sanırım birşey konuşacaklardı.

Akşam olmuştu ve herkes gelmişti. O kadar mutluydum ki, mutluluktan havalara uçuyordum fakat yinede içimde bir durgunluk vardı sanki bir kaç dakika sonra kötü birşeyler olacak gibiydi.

Zaman baya bi geçmişti...

Bi anda ışıklar kapandı, hiçkimse birbirini göremeyecek kadar karanlıktı.
Birden İyki Doğdunn... Sözlerini duymuştum.
Annem pastayı getirmişti ve pastanın üstünde yanan güzel, süslü mumlar vardı. Babam ortalıkta yoktu. Annem pastayı önüme koymuştu ve bir dilek tuttuktan sonra üflememi istemişti.

Babaa! Neredesinn!! Diye bağırıyordum. Anneme, babam olmadan üflemem diyordum! Babam yoktu. Annem ise bir anda telaşlanmıştı çünkü o da babamın nerede olduğunu bilmiyordu.

Tam da o sırada şiddetli bir ses gelmişti! Herkes telaş içindeydi ve o ses bir silah sesine benziyordu.
Göz yaşlarıma engel olamadım ve Babaa'mm! Diye çığlıklarım yankılandı. Yere düşen göz yaşlarımın haddi hesabı yoktu. Hiç durmadan Babaa'mm! Diye bağırmalarım devam ediyordu. Babam artık yok muydu? Baba diye bağırarak koşup sarılacağım, kokusunu içime çekeceğim adam artık yok muydu?

O sesten sonra içimden birşeyler eksilmişti, kalbim ağrıyordu, çığlıklarım hiç dinmemişti, canım acıyordu.

Büyüyen ÇığlığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin