Salonun ortasında boylu boyunca uzanırken buldum kendimi. Başımda dayanılmaz bir ağrı vardı. Midem ise bulanmaya devam ediyordu. O sırada kapı çalındı. Zorlanarak ayağa kalktım. Masanın üstünde iki tane pide kutusu duruyordu. Etraftaki eşyalara tutunarak kapıya kadar gittim. Kapıyı açtığımda karşımda orta yaşlı bir polis buldum. Ona ne istediğini sormaya hazırlanıyordum ki dengemi kaybettim. Düşmek üzereyken polis kolumdan tuttu. ''Tuttum, merak etme''
''İyiyim'' dedim. ''Merak etme iyi olacaksın!'' dedi. Sesinde sakinleştirici bir hal vardı. ''Seni gördüğüme sevindim.'' diye ekledi. Bu o. Babam! Bir an duraksadım. ''Baba!'' diye seslenmeye çalıştığımı hatırlıyorum...
Gözümde parlak bir ışık var hissediyorum. Başucumda beyaz önlüklü bir adam. Elim boş şişelere değiyor. Elindeki ışıkla gözlerime baktı. Işığı kapattı. Bu o! Babam, doktor önlüğü giymiş bu sefer. Onunla konuşmak istiyorum. Hatta konuşuyorum...
''Neredeydin bunca zaman?... Tekrar seni görebilecek miyim?'' Cevap vermiyor. Bir daha tekrarlıyorum. Nafile artık beni duymuyor.
Pideci, telaşla salona girdi. Masanın üstünde duran kutuları aldı. ''Ben artık gideyim polis ağabey. Siparişler gecikti.'' Babam, yani pideci kutuları alıp salondan çıktı. ''Baba nereye gidiyorsun?'' Beni kimse duymuyor.
Midem bulanıyor.
Seslerini duyuyorum. Beyaz önlüklü olan babam, nabzımı ölçüyor. ''Ne olmuş?'', ''Pideci bulmuş! Başka bir daireye sipariş getirirken. Yanlışlıkla bu daireye gelmiş. Kapı açıkmış. Kafasını uzatıp baktığında, yerde hareketsiz böyle yatıyormuş. Hemen polisi aramış. Evde hiç bir şey yok. Kapı da zorlanmamış. Darp izi var mı?', ''Yok. Bu boş şişelere bakılırsa, ilaç içmiş. Hemen hastaneye götürmek gerek.''
Midem bulanıyor. Sanırım kusacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSUŞ
Teen FictionPencerenin önünde oturmuş şarabımı yudumlarken ölümü düşünüyordum. Birden kapı çaldı... Başım dönüyor... Nedir bu ağzımdan gelenler? Kapının çaldığına eminim. Pencerenin önüne oturmuş şarabımı yudumladığımı hatırlıyorum. Kapı gerçekten çaldı mı?