Yorucu bir günün ardından sonunda eve gidebilecektim. Barry üniversitesi' nin bizim evle olan mesafesi 15 dakika kadardı. Bundan dolayı genellikle yürümeyi tercih ediyordum. Günün ne kadar yoğun geçtiğini yürürken farkediyordum. Vücudumun bütün ağırlığı ayaklarıma baskı yapıyordu. Ama yine de temiz havayı içime çekmek oldukça iyi hissetmeme neden olmuştu.
Evin dış kapısına yöneldiğimde annemin enfes yemeklerinin kokusunu duyumsamıştım. İç kapıya yönelip zili çaldım. Bir kaç dakika sonra annem mutfak önlüğü ve elinde mutfak beziyle kapıyı açtı.
"Hoşgeldin Kevin" dedi sıcak bir tebeesümle.
İçeri girdikten sonra annemde kapıyı kapatıp ardımdan geldi. Bir yandan elini mutfak beziyle silerken öbür yandan koltuğuna yayılan babama söyleniyordu.
"Stuard sana kapıyı açman gerektiğini söylemiştim." dedi bağırarak.
Babam gözlerini okuduğu kitaptan ayırıp taktığı gözlüklerini hafif indirerek:
" " dedi muzip bir şekilde.
Annem elinde ki mutfak bezini top şekline getirip babama atarak:
" Stuard akşam akşam aç kalmak istemezsin herhalde. Hem ben tercümanım evde pratik yapmam suç mu?" dedi yakınarak.
"İyi o zaman sen konuşmadan önce hangi dilde konuşacağını söyle de bizde ona göre elimizde sözlük tutalım" diye cevap verdi gülerek.
Buna karşılık annem de kaşlarını çatıp:
" Ha ha ha çok komik ben siz de birşeyler öğrenin diye yapıyorum. Ama nankörsünüz işte ikinizde bunu idrak edemiyorsunuz."
Annem birden duraksayıp etrafı koklamaya başladı. Hemen mutfağa doğru koşup:
" Stuaaaaaaard beni lafa tuttun fırında yemeğim vardı." diye bağırdı.
Babam, annem geri dönünce, endişeli bir şekilde elini havaya kaldırıp beni işaret ederek:
"O yaptı ben birşey yapmadım" dedi.
Bende başımı babama çevirip gözlerimi kısarak:
"Neeee baba pes doğrusu ben sadece güldüm!" dedim.
Annem elinde ki terlikle babama dogru ilerleyip peşine verdi. Evin dört bir yanını koştuktan sonra babam nefes nefese kalmış bir vaziyette koltuğa yığıldı.
"Pes ediyorum Jacklin vuracaksan vur" deyip gözlerini kapattı.
Annem bir süre elinde tuttuğu terliğini indirip ayağına giydi ve mutfağa doğru gitti. Babam yavaş yavaş göz kapaklarını araladığında annem çoktan gitmişti. Ayağa kalkıp mutfağa doğru yöneldi. Kapıya yaslanan babam:
"Jacklin kıyamadın değil mi hadi hadi itiraf et utanma" dedi muzip bir şekilde.
Annem ise arkasına bakıp babama ters bir bakış attı.
"Jacklin biliyor musun bana rehberlik ettiğin o günden bu yana eksilmeyen bir sevgiyle seviyorum seni" dedi.
Annem ise kızaran yüzünü babamdan gizleyerek:
"Bende seni" diyebildi güçlükle.
Babam annemin yanına gidip yardım etti. Bende üst katta ki odama çıkıp üstümü değiştirdim.
Ne kadar da güzel bir aileydik. Hiç şüphesiz bu aileyi güzelleştiren şey annem ve babamın yirmi yıldır eksilmeyen aşklarıydı. Bende ilerde Natalia' yla böyle bir birliktelik istiyordum. Ama benim tek bir sorunum vardı. O da babam kadar cesaretli olamayışımdı.