Size idam edileceğimi öğrendiğim ilk günden başlayacağım anlatmaya..
Herhangi bir ülkenin, herhangi bir şehrinin herhangi bir ilçesi... Her zamankinin aksine çok güzel geçmişti bugün benim için. En azından çok az ayıplar gözlerle bakan insanlarla karşılaşmıştım. Bu da bir mutluluk sebebiydi aslında. Hem neden olmasın ki.. Canavar değildim sonuçta bende mutlu oluyordum yeri gelince ağlayıp üzülüyordum da. Ama bugünden sonra neredeyse hiç gülemeyeceğimi bilseydim bundan önceki yaşantımın %99'unu gülerek geçirirdim.
Kurstan eve geldiğimde annem kapıyı tıklatmama fırsat vermeden açıp içeri aldı beni. Yüzünde kocaman bir boşluk gözleri yaşlı. Ne oldu demeye korktum bi an. Yine mi komşuların, akrabaların "SENİN OĞLUN TOP MU, ŞİMDİ SENİN ÇOCUĞUN OĞLANCI MI? NASIL DAYANIYORSUN? BEN OLSAM ÖLDÜRÜRDÜM" tarzında iğrenç cümlelerine maruz kalmıştı? Yoksa babam anneme meşhur cümlesini mi kurmuştu, "BU ÇOCUĞUN KANI BANA HELAL.."
Hep garipsemişimdir bu sözünü babamın. Anlamda veremedim aslında biliyor musunuz? Onu gerçekten çok seviyorum. Şimdilik beni anlamıyor olabilir ama ileride belki anlar ha! Ne dersiniz?
Annem elindeki zarfı titreye titreyede olsa açıp bana verdi.
-Oku!
Defalarca okumama rağmen neden idrak edebildiğim tek şey "İDAM" kelimesiydi. Hatırlıyorum da olduğum yere çöküp saatlercee kağıda bakmıştım. Annem de sanki ne yapacağımı bilmediğimi anlamış gibi yanımdan ayrılmadı. Saat 19:00 Kanımın ona helal olduğunu düşünen babam birazdan duyacaklarından habersiz çaldı kapıyı. Hangimizin eli gider o kapıya? Hangimiz daha cesaretli? Yanlış anlamayın, babamdan korktuğumuzdan değil. Oğlun sırf gökkuşağının renkli kaderiyle doğduğu için idam edilecek nasıl denir ki bir babaya? Annem yüzündeki anlamsızığı bir anda yok edip kapıyı açtı. Elinde her akşam ki gibi 2 tane çikolata biri bana biride kardeşime. Yorgun ama mutlu mutlu girdi içeri ve neden yerde oturduğumu sordu bana.
-Napıyorsun?
+Sustum.
-Duyuyor musun beni?
+İçimde kopan fırtınaların sesinden senin sesini duyamıyorum be baba diye çığlık atasım vardı ama yine sustum.
Annem araya girip "Şey bugün kız arkadaşından ayrılmışta ondan üzgün canım" dedi. E tabi şaşırdım ilk başta. Anneme bakıp kafamı sağa sola salladım. Yapmaması gerekti söylicektim ben. Oğlunun nefesi hiç tanımadığınız insanlar tarafından kesilecek baba! Tabi ki herzaman yaptığım şeyi yapıp sustum yine. Annem elimdeki "ölüm fermanımı" alıp hızlıca ceketine saklayıp yanımdan uzaklaştı. Anladım ki babam boynumdaki iple beni gördüğü zaman anlayacak oğlunun kanı ona değilde başkalarına helal olduğunu. Size yemin ederim o akşamın geri kalanını hatırlamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avuç Gökkuşağı 🌈
Teen FictionGökkuşağıydı ben ve benim gibilerin tek sığınağı 🌈 Herhangi bir insan,herhangi bir şehir,herhangi bir yaşanmışlık ✋🌈 Sanırım artık zoruma gitmiyor. Canımı yakmıyor idam edilecek olmam. Neden mi? Çünkü biliyorum ki sevdiğim adam için öleceğim...