Sanırım Kupa Kızı ve Sinek Valesi yeni bölüm gelmesi sizin için biraz sürpriz olacak ama size aklıma devamıyla ilgili bir fikir gelirse yazacağımı söylemiştim. Nitekim, kafamda devamını kurguladım sanırım ve unutmadan yazmaya karar verdim. Umarım beğenirsiniz, yorumlarınızı büyük bir merakla bekliyorum. Yorum yapın ama mutlaka yani, çünkü Kerem'in deyişiyle gerçek bir #motivasyon oluyor :))
Bölüm şarkımız da multimediada unutmadan söyleyeyim.
İyi okumalar :*
**
bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların
sevilen gözlerin erişilmezliğini
o hiç beklenmeyen saat geldi mi
düşer saçların önüne ama bembeyaz
uzanır gökyüzüne ellerin
ama çaresiz
ama yorgun
ama bitkin
bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acısevmek neymiş bir gün anlarsın
...
Zeynep ayakkabılığın üzerine bıraktığı çantasını ve laptobunu da aldıktan sonra işe gitmek üzere evden çıktı. Geç uyandığı için kahvaltı yapacak fırsatı olmamıştı ama nasıl olsa yolda atıştıracak bişeyler alırdı. Kapıyı kapattıktan sonra apartmanın asansörü bozuk olduğundan basamaklardan inmeye başladı.
Yaklaşık 4 yıldır kendi evinde kalıyordu, daha rahat oluyordu böylece herşey. Annesinden ağladığını, üzüldüğünü gizlemek o kadar zor oluyordu ki. Hem ne de olsa artık 23 yaşındaydı, kendi evine çıkmanın zamanı da gelmişti.
Apartmanın kapısına ulaştığında, camdan kapının ardında gördüğü kişiyle birden şaşkına uğradı. Bir an için geri dönmek, evine gitmek, kapısını kapatmak ve onun yanına asla niyetinde olsa da bunu yapamayacağını biliyordu. İşe gitmesi gerekti, üstelik geç kalıyordu. Buraya nasıl geldiğini sorgulamayacaktı bile, o Kerem Sayer'di ve burayı bulmanın onun için pekte zor olmadığından fazlasıyla emindi.
Derin bir nefes aldı, ve kendi kendine şans diledi. Gardını indirmemek için... Sonra ağır kapıyı itti ve kendini dışarıda buldu.
Dışarı çıkmasıyla Kerem de ona doğru ilerlemeye başlamıştı. "Günaydın" dedi Kerem yüzünde o eskiden kalma yamuk sırıtışıyla. Tek bir fark vardı ama... Bu kez o gülüşte acı ve yılların yorgunluğu vardı.
Zeynep tepkisiz bir şekilde, "Günaydın" dedikten sonra yanından geçip gitmek üzere harekete geçmişti ki, Kerem'in kolunu tutan eliyle olduğu yerde çakıldı.
"Napıyorsun?" diye bağırdı ani bir refleksle. Dokunuşu, vücuduna elektrik verilmiş gibi hissetmesine neden oluyordu. Ve bunca yıl sonra Zeynep buna hiç alışık değildi... Alışık olduğu, onun yanında olmanın verdiği garip huzurdu.
Kerem iki elini 'teslim oluyorum' ifadesiyle havaya kaldırdı. "Bişey yapmıyorum" dedikten sonra, Zeynep'in gitmek üzere yeniden hareketlendiğini görünce yeniden tuttu Zeynep'in kolunu.
"Bırakır mısın kolumu?" dedi Zeynep.
"Hayır" dedi Kerem. "Konuşabilir miyiz?"
"Ya sen hep böyle olmak zorunda mısın? Herşey senin istediğin gibi olmak zorunda mı? Konuşmak istemiyorum. Konuşacağımızı konuştuk biz. Bitti konuşma falan"dedi Zeynep nefes bile almadan konuşarak.
"Sana göre bitmiş olabilir, ama bana göre bitmedi güzelim" dedi Kerem. Güzelim kelimesinin Zeynep'i yumuşatmasını diliyordu.
Beklediğinin aksine Zeynep hışımla kolunu Kerem'in kolundan çekerken, "Bana sakın bir daha güzelim deme!" diye bağırdı ve önünde duran taksiye atlayarak Kerem'i yüzünde anlamaz bir ifadeyle bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kupa Kızı ve Sinek Valesi
FanfictionHiç vazgeçmese Kerem gitmekten ve gitse. Yıllar sonra geri döndüğünde herşey bıraktığı gibi mi olur gerçekten?