güzelim, içeride ve dışarıdaydım, savruluyor ve sürükleniyordum, durduraksızlığa elimden geldiğince güçlü bir şekilde adımlarımı atıyordum ve ağlıyordum, elmacık kemiklerim çöküyordu, köprücük kemiklerim atlas'la yer değiştirmiş gibi hissediyordum ve korkuyordum. evet, korkuyordum, ben, kuzey rüzgarı, huzursuzca basmakalıp bir kurguda savruluyordum ve duramıyordum.
senin beni durdurmanı bekledim. günlerce. aylarca. yıllar boyu. kuzey rüzgarını sen üflemiştin ve rüzgarın kendisi bile bunun farkında değildi elbet, normatif bir bozuklukta kavruluyor ve kendi tenini yırtıp dışarı fırlamaya çalışıyordu. rüzgarı durdurun ve en önemlisi de buydu.
rüzgarı öldürmek ve durdurmak arasındaki incecik çizginin en uç noktasına kadar getirdin.
ince uçlu kalemlerinle kaderimi çizdiğin yetmiyormuş gibi bir de ölümümü resmettin. saç tellerimi. irisime kırmızı noktacıklar serpiştirdin. seçilmesi saç tellerimin arasındaki kan kırmızı çizgilerden bile daha zor. daha sert. daha dolu. korkunç. titretiyor.
soğuk.
ama kırmızının tonu değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
immersum
Spiritualmakus bir talihten ibaretim/ibaretsin/ibaretiz, kuzey rüzgarını kıvrımlarında hissedebilmen tek dileğim.