...

28 2 4
                                    


 Evet, koca bir yaz geçti üstümden. Güzel sıcak günler gördüm. Serin akan nehirlerin kıyısında dalgalandı narin bedenim. Ve bir rüzgâr savurdu, uçup gitmedim. Uzun, çok uzun bir yaz geçirdim... Altımda yemyeşil uzandı çimenler, ben doğanın o eşsiz kokusunu içime çektim. Arada bir göğe kaldırdım kafamı, masmavi gökyüzüne dalıp gittim. Bazen yanı başımda cıvıldaştı güzel kuşlar. Onların türkülerini uzun uzun dinledim. Bazen üzerime kondu bir uğur böceği, yaz çok daha fazla uzun sürsün diye diledim... Bazen toprağa baktım, ona bakmakta fayda var. Bilirim çünkü, enin sonun topraktır... Toprağa baktıkça karıncaları gördüm. Hummalı bir hazırlık içerisinde olan o küçük bedenleri. Bazısı ekmek kırıntısı taşıyordu o güzel yuvalarına, bazısı ise çekirdek kabuğu.
Bazı günler, gün yeni yeni ışıldarken çocuk sesleri ile başlardım yeni güne. Küçük insan yavruları. Mutlu mutlu koşuştururlardı nehrin kenarında, ben onları izlerdim, bilmezlerdi... Sonra üstlerini çıkartıp serin sulara bırakırlardı kendilerini. O zaman anlardım ki, nehrin boyu küçük bir çocuğun boyunu geçmezdi. Birkaç saat sonra terk ederlerdi burayı. Ve ben yine doğa ile baş başa kalırdım. Nehrin sesini dinlerdim geceye kadar. Ya da bir kuş görürsem onunla muhabbet ederdim. O anlar mıydı bilmiyorum ama... Ben konuşurdum. Bazen de rengarenk kelebekler gelir konardı orama burama, onları da çok severdim.
Sonra gece olurdu. Buralarda sokak lambası yoktur. Hava karardıktan sonra uyur kâinat. Bazen ben uyumazdım. Geceyi dinlerdim bu seferde... Suyun şırıl şırıl akan sesi hala gelirdi arka plandan. Cırcır böcekleri bağrışıp dururlardı otların arkasından. Bazen bir ateş böceği geçerdi yanımdan, selam verirdim gülümserdi. Gece gökyüzü de başka bir güzel olur bilir misiniz? Yıldızlar doldurur karanlık yaz semasının her bir yanını. Ben onları izlerken arada bir bana göz kırparlar, ben de onlara gülümserim. Sabaha kadar bu şekilde izleyip de uyumadığım çok gece olmuştur. Bazen ay tepsi gibi oluverir. Ona bakarken, insanların inanışındaki gibi kurt adam olup olmayacağımı merak eder, uyur kalırım.
İşte böyle güzel bir hayat geçirdim ben. Size göre kısa bana göre koskocaman bir hayat. İlk başladığımda yaşama yeşil ve pasparlak olan vücudum şimdilerde solmuş görünüyor. Haliyle yaşlanıyoruz git gide... Doğa da biraz dinginleşti sanki, çimenler de soldu biraz. Su hala şırıl şırıl akıyor fakat aynı huzuru vermiyor artık. Sonun başlangıcındayız.
Cırcır böceklerinin sesi kesildi sanki, nerede bunlar? Kuşlar da sıcak iklimlere göç etmeye başladılar. Beni de götürün...
Karıncalar yuvalarından pek çıkmaz oldu. Göğün mavi görüntüsünü kapladı koca kara bulutlar. Hava da serinledi. Sonbahar... Rüzgâr da sertleşti. Hangi rüzgârda kopup gideceğim acaba?
Bulutlu olduğu için gökyüzü artık yıldızları da göremiyorum çoğu gece. Geceleri de fazla uyuyamıyorum. Yaşlılık alametleri işte. Çocuklar da gelmez oldular, soğuk olduğu için sanırım...
Eyvahlar olsun, çiğ düştü üzerime, çok üşüyorum... Artık al beni Rabbim. Bu kadar yaşam yeter de artar bana. Güzel bir ömrün sonunda huzurlu bir uykuyu her canlı hak eder değil mi? Çoğunuzun ölümüne göre benim ölümüm daha güzel dostlar.
Evet zamanı geldi, Bu güzel rüzgar bir melek kanadıyla almaya gelmiş canımı. Ne kadar da sert esti vücuduma. Dalından koparken canın yanıyormuş anladım. Son hissettiğim şeyler, rüzgarda savrulan narin bedenimin dönerek yukarıdan toprağa düşmesi, sanki aylar sürdü bu düşüş. Ve en son hissettiğim şey, toprağın o güzel kokusu. Toprak hayat verirdi bize, şimdi onunla son buluyorum. Bir dahaki yaza, bir başka bedende açacak güzel ruhum. Seni seviyorum hayat... Hoşça kal.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 17, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİR YAPRAĞIN HİKAYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin