6.Bölüm: yeni okul

66 3 9
                                    

Ayağımdaki kırmızı Nike spor ayakkabımı sürüyerek apartmanın kapısından çıktım. Hiç istemediğim bir sınava girmek zordu ki bu iki hafta sınavdan sınava koştuğum doğrudur.

Arabanın arka koltuğuna binip kapıyı kapattım. Yüzümde yine o umursamaz bakışlar vardı. Kardeşim evde kalacağını söylediği için ben binince hemen yola koyulduk. Ankara'yı pek iyi tanımadığımız için navigasyonu açtık ve konuşan kadına uyarak küçük bir villa tipi binanın önünde durduk. Arabadan inip karşımdaki küçük binaya baktım, burası okul olamaz herhalde!

Annem sırtımdan hafifçe ittirip beni ilerletti. Yürürken aniden durup arkama baktım. Anneme" ben bu o-o-okulda okumam o yü-yü-yüzden hadi gi-gi-gidelim ba-başka o-o-okullara bakallım" dedim ve tam geri dönerken babam kolumdan tutup " Başak bak çok iyi insanlar hadi güzelim" diyerek beni çekiştirmeye başladı.

Okulun merdivenlerinden inerken hala babam kolumdan tutuyordu. İçeriye girdiğimiz zaman karşıma ilk olarak kırmızı bir şerit üzerine yazılmış "gülümseyin size çok yakışıyor"  yazısı karşımıza çıktı. Dudaklarım benden bağımsız yukarı kıvrıldılar.

Annemlere baktığım zaman yandaki cam bölme ile ayrılmış odada olduklarını fark ettim. Oraya doğru yöneldim ve yeşil koltuklara oturdum. Annem ve babam aynı anda bana bakıp gülümsedi. Masa başında oturan sekreter "buyrun Abdullah hoca sizi bekliyor" dedi ve eliyle odayı işaret etti.

Odaya geçtiğimiz zaman bizi ayağa kalkıp gülümseyen bir adam karşıladı. " Hoşgeldiniz, buyrun buyrun" diyerek eliyle siyah deri görünümlü koltuğu işaret etti. Kendiside yerine oturup " kızımızı sınava alalım biz. Zeynep, sınıfa goturde sınav olsun çocuk" diyerek sekreter abla beni odadan aldı. 

Adının Zeynep olduğunu bildiğim hafif tombul sarı saçlı, güler yüzlü kadını takip etmeye başladım. Dar merdivenlerden çıkarken etrafıma bakma şansı yakaladım. Her kat arasında okulun tabloları asılıydı, anladığım kadarıyla okulun kurucusu biraz önce konuştuğumuz adam olmalıydı.

İki kat çıktıktan sonra beni kahverengi sürgülü bir kapının önünde durdurdu ve hafifçe kapıyı tıklattı. İçerden ses gelmeyince sürgülü kapıyı açıp " geç bakalım kuşum" diyerek beni içeriye aldı. Kırmızı kapaklı deneme sınavını önüme bırakıp optiğide yanıma koyup " başarılar" dedi ve gülümseyerek gitti.

Yaklaşık yarım saattir matematik bölümüyle bakışıyorduk ve işin kötü tarafı hiç bir şey yapamamış olmamdi. Siyah ince hirkami çıkarıp sıranın yanına koydum. Hırkanin cebindeki beyaz telefonum sanki bana göz kırpar gibi geldi." Kırk yılda bir işey yarasın bari " mantığıyla elime alıp hesap makinesini açtım ve işlemleri (bildiğimi zannettiğim) yaptım.

Oturmaktan sıkılınca ayağa kalkıp küçük sınıfın içinde dolanmaya başladım. Sıranın üstünde 'LYS kitapları ve ders notları' vardı. Cam kenarındaki sıraya oturup dışarıya baktım. Sonra buranın daha keyifli olduğuna karar verip, deneme kitapçığını, cam kenarındaki sıraya alıp çözmeye çalışmaya devam ettim.

Sayısal derslerden bir hayır gelmeyeceğini anladığım zaman sözellere bakmaya karar verdim. Gerçi değişen bir şey olmadığını yarım saat sonra tekrardan gördüm.

Sıkkın bir şekilde önümdeki tarih testine bakarken işlediğimiz dersler gözümün önünden geçti. Birden bir hapşurma isteği geldi ve ben daha ağzımı bile kapatamadan şiddetli bir şekilde hapşurdum. Sınıf boş olduğu için ses daha çok yankılandı ve bu kulağa korkunç geliyordu. Kimse yoktu ve rezil olmadım.

Kahverengi sürgülü kapı birden açıldı. İçimdeki kız " kesin o ses neydi diye bakmaya geldi" dedi. Bu sefer bende bu kıza katılıyorum.

Susma Konuş!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin