Kedi ve Aslan

52 16 1
                                    

Medya:Aiden,Derin,Aras

ARAS
  Okulun koridorunda bir zombi gibi yürürken eğitim sınıfını bulmaya çalışıyordum. Güne Karabüyü dersim olduğunu öğrenmem ile berbat bir şekilde başlamıştım. Karabüyü dersinin olması demek benim o uyuz karabüyücülerle karşılaşmam demekti ve ben kavga çekicek bir halde değildim. Dünden kalma bir yorgunluğum vardı. En sonunda eğitim sınıfını buldum ve içeri girdim. İçeride tahmin ettiğim gibi uyuz karabüyücüler vardı. Beni görünce bana kötü bakışlarını yolladılar. Bende onlara gözlerimi devirdim ve boş bir sıraya geçtim. Okulda karabüyücü olarak sadece biz olduğumuz için haliyle az kişiydik. Sınıf büyük olduğu için içerisi çok boştu. Beş dakika sonra kapı açıldı ve içeri Felix girdi. Bu adamdan pek hoşlanmıyordum. Kuzey abiye yaptıklarından sonra Felix'e pek ısınamamıştım. "Evet arkadaşlar karabüyü derslerinizi benden alıcaksınız. Şimdi fazla konuşmadan derse geçelim." Ne harika bir gün değil mi? Sevmediğim kişilerle aynı sınıfa tıkıldım.
  "Odaklan Aras." Felix'in sesiyle daha çok odaklanmaya çalıştım. Sanki çok kolay. Şu an bir insanı kendi kanında nasıl boğacağımızı öğreniyoruz. Ne kadarda yararlı. Ben yapamadıkça  arkadaki uyuz karabüyücüler kıkırdıyordu. Onları umursamamaya çalışıp kafamı boşalttım. En sonunda amacıma ulaşmıştım. Mankenin burnundan ve ağzından kan gelmişti. Felix "Pekala Aras iyi iş şimdi..." O cümlesini bitiremeden zil çaldı. "Her neyse çıkabilirsiniz." Felix bunu söyleyince çantamı alıp sınıfı terkettim. Bizimkilerin yanına gidecektim ama karşıdan gelen Clarie'yi görünce bunu biraz ertelemeye karar verdim. Clarie bir sınıfa girince peşinden bende girdim. Beni görünce biraz şaşırdı ama sonra toparlandı ve konuştu. "Birşey mi oldu?" Bunun üzerine kaşlarını kaldırdım ve sordum "Bilmem sence oldu mu?" Clarie gözlerini devirdi ve yanımdan geçmeye çalıştı ama sadece çalıştı. Çünkü onu kolundan tutup geçmesini engellemiştim. Clarie kolunu elimden kurtardı ve sinirle konuştu. "Ne istiyorsun Aras." Bende gayet rahat bir şekilde bu sorusunu cevapladım. "Dün gece alamadığım cevapları istiyorum Clarie. O saatte orada ne yapıyordun?" Clarie biraz panikledi toparlanınca umursamazca konuştu "Seni neden ilgilendiriyor ki? Sana hiçbir şey açıklamayacağım." Böyle söyleyince Clarie'nin üstüne yürüdüm. O da geri adım attı ta ki duvara değene kadar. Elimin tekini duvara yasladım ve ona doğru eğildim. "Clarie eğer bana orada ne yaptığını söylemezsen. Bunu bütün okul duyar. Clarie Collins dün sabaha karşı gizemli bir şekilde okulun koridorlarında dolaşıyordu. Nasıl bir haber başlığı oldu? Beğendin mi?" Clarie bana kaşlarını çattı. "Bunu yapamazsın." Alayla güldüm ve konuştum. "Denemeye ne dersin?" Clarie nefesini dışarı verdi ve omuzları yenilgiyle çöktü "Tamam anlatıyorum. Dün birinin odasına gizlice girdim. Elinde benim birkaç resmim vardı. Onları aldım." Bu açıklama bana hiç inandırıcı gelmemişti. Kaşlarımı çattım ve konuştum. "Bu resimler nasıl resimlerdi?" Clarie biraz düşündü onu sıkıştırdığım için panik olmuştu. "O resimlerde ceza almamı sağlayacak şeyler vardı. Yasak olan kulelere çıkmak gibi." Tabiki de yalan söylüyordu. Hareketlerinden bile yalan söylediği anlaşılıyordu. Ayrıca elinde bir kolye vardı muhtemelen onu birinden almıştı. Fazla üstelemedim ve geri çekildim. Clarie biraz olsun rahatlamış görünüyordu. Ona son bir bakış attım ve sınıftan çıktım. Eninde sonunda doğruları öğrenicektim.
DERİN
   Sıkıcı bir iksir dersinden sonra sınıfta pinekliyorduk. Sınıfın kapısı açıldı ve içeri Aras girdi. Zombi gibi görünüyordu, anlaşılan dünün yorgunluğunu hala atamamıştı. Rüzgar Aras'ı görünce alayla güldü ve bize dönüp konuştu. "Daha dün bana avatar diyordu,bugün ise kendisi zombi olmuş." Aras'a dönüp devam etti "Noldu Aras? Cezan pek güzel geçmedi sanırım." Aras ona gözlerini devirdi ve o da konuştu. "Sende ceza almışsın. Anlaşılan ben yokken pek rahat durmamışsın." Dünkü olaylar aklına gelmiş olacak ki Rüzgar yüzünü buruşturdu ve söylendi. Tyler ona destek olmak istercesine koluna dokundu ve konuştu. "Güçlü kal Rüzgar. Her zaman yanındayız." Rüzgar Tyler'a döndü "Tyler saçma sapan konuşma sadece ceza aldım savaşa falan gitmiyorum yani. Hem bir kütüphane ne kadar kötü olabilir ki yanımda olucak olan Nolan'ı saymazsak." Aras hemen atladı "Öyle söyleme bence. Bende cezamı hafife aldım ve sonucunu görüyorsun." Dedi ve kendini işaret etti. Bunun üzerine Rüzgar'ın morali bozuldu ve suratını astı. Tyler ise tekrardan ona teselli cümleleri söylemeye başladı. Tyler bugün Rüzgarla çok ilgileniyordu çünkü Rüzgar onun ceza almamasını sağlamıştı. Ders öğretmenimiz sınıfa girdi ve ders başladı.
   Dersin son dakikaları çok sıkıcı geçiyordu. İlgimi çeken hiçbir şey yoktu. Hoca aniden sınıfa bir soru yöneltti. "Gençler siz hangi yanınızın baskın olduğunu biliyormusunuz?" Bu da ne demekti işte bu soru ilgimi çekti. Sınıftan kimse soruyu anlamamış olmalıydı. Anlasaydılar cevaplarlardı. Hoca konuşmaya devam etti. "Çocuklar biliyorsunuz geneliniz melez, cadı-vampir veya cadı-peri melezi. Bu yanlarınızdan hangisi baskınsa siz onu özelliklerini taşırsınız. Mesela cadı-vampir meleziyseniz ve cadı yanınız baskınsa cadı özelliğini taşırsınız vampir özelliğiniz fazla görülmez. Okulumuzda sınıflarımız buna göre ayrılmıştır" dedi. Hoca sözünü bitirir bitirmez zil çaldı. Hepimiz bahçeye çıktık. Bir banka oturduk. O sırada gözüme Aiden takıldı. Telaşlı görünüyordu. Ona sorucak sorularım vardı. Tam kalkıp yanına gidecekken başka biri benden önce davrandı. Kızıl saçlı bir kız Aiden'ın yanına geldi. Birkaç dakika hararetli bir şekilde konuştular sonra okulun içine yürüdüler. Kafamı bizimkilere çevirdim ve konuştum. "Ders ne?" Tyler sorumu cevapladı " Savaş eğitimleri." Şaşkınlıkla sordum. "Bu dersin amacı ne?" Tyler omuz silkti. "Dövüşmeyi falan öğretiyorlar. Birde kendinize özel bir silah seçiyorsunuz" Rüzgar hızla Tyler'a döndü ve heyecanla konuştu "Vay be! İşte aradığım ders!." Aras ve ben aynı anda gözlerimizi devirdik. Bu kız değişmeyecekti.
   "Evet şimdi silahlarınızı seçin." Öğretmenin sesiyle önümde sıralanmış olan silahlara döndüm. Dersi dışarıda işliyorduk. Şimdi de silah seçiyorduk. Rüzgar yanımda neşeyle konuştu. "Sanırım en sevdiğim ders bu olucak." Ona gözlerimi devirdim ve bende konuştum. "Ya ne demezsin. Bende  hep bunu düşlüyordum." Rüzgar beni umursamadı ve önünde duran ok ve yayı aldı. O bu konularda iyiydi. Ona herşeyi Kuzey abi öğretmişti. Aras ile ikisi ondan ders alıyordu dövüş,silah kullanma. Bende ders almıştım ama çok uzun sürmemişti. Sadece kendimi savunacak kadar bilgim vardı. Rüzgar okçulukta iyiydi onun bunu seçmesine şaşırmamıştım. Aras ise kamçı almıştı. İlginç. Bende kendime en yakın olanı ve becerebileceğim bir savaş aletini yani kılıcı seçtim. Herkes silahını seçmişti ve eğitim başlamıştı.
   "Ahhh!" "Ölüyorum!" Herkesten farklı bir ses çıkıyordu. Savaş eğitimi herkesin canını çıkarmıştı. Buna bende dahildim. Çok susamıştım ve su şişem sınıftaydı. Bizimkilere su içeceğimi söyleyip sınıfa çıktım. Sınıf girdiğimde bomboştu. Çantamdan suyumu aldım ve kafama dikledim. Tam sınıftan çıkacakken kapının önünde konuşan iki kişinin sesini duydum. Fısıltıyla konuşuyorlardı. "Hemen mi yapacağız?" Bunu söyleyen bir kızdı. Ses tonundan anlamıştım. "Zamanımız yok hemen yapmalıyız.  Kütüphane şu an boş." Aiden'ın sesini duyduğumda biraz şaşırdım. Sonra adım sesleri uzaklaştı. Sınıftan çıktım ve adımlarımı kütüphaneye yönelttim. Ne yaptıklarını merak etmiştim. Kütüphaneyi sonunda bulabildiğimde içeri girdim. Kütüphane çok büyüktü eğer Rüzgar burayı düzenleyecekse  işi zordu. Birkaç tıkırtı duydum ve sesleri takip ettim. Tam tahmin ettiğim gibi. Aiden bir kitaplığın önündeydi yanında ise sabahki kızıl saçlı kız vardı. Aiden kitaplıkta bir kitap aldı sonra birşey bekliyormuş gibi kitaplığa baktı ama hiçbir şey olmadı. "Clarie bu kitaplık olduğuna emin misin?" Demek kızın adı Clarie'ydi. "Eminim burayı gösteriyordu. Aiden geri çekilip kitaplığı iyice inceledi. Sonra birşey bulmuş olucak ki gözleri parladı. Yeşil ciltli bir kitaba uzandı ve aldı. Kitaplık hareketlenerek yana kaydığında ağzım şaşkınlıktan açık kaldı. Kitaplığın arkasından bir kapı çıkmıştı. Clarie denen kız cebinden bir kolye çıkardı. Kolyenin ucunda bir anahtar vardı. Anahtarla kapıyı açtıklarında daha da şaşırdım. Bunlar ne karıştırıyorlardı böyle! Tanrım! Aiden içeri girdi ve kapı kapanmasın diye araya bir tahta koydu. Ensemde bir nefes hissettiğimde olduğum yerde donup kaldım. "Derin benim Aras." Arkamdakinin Aras olduğunu anlayınca rahatladım. Ona dönüp hızla konuştum. "Aras gördün mü?" Aras kafasını sallayıp bana onay verdi. Ona ne yapacağız bakışı atınca bana beni takip et işareti verdi. Ona uydum. Tabiki aptallık etmiştim. Aras içeri daldı. Aiden ile Clarie bizi görünce şok oldular. Aras hızla konuştu. "Ne yapıyorsunuz siz burada?" Aiden ona kaşlarını çattı. "Asıl siz ne yapıyorsunuz? Bizi mi takip ettiniz?" Aras Aiden'a kötü bir bakış attı ve konuştu "Diyelim ki ettik. Bu sizin burada birşeyler karıştırdığınız gerçeğini değiştirir mi?" Clarie öne atıldı. "Bak Aras burada gitmelisiniz. Başınıza bela alıcaksınız." Clarie Aras ile tanışıyor muydu? Aras konuşunca ona baktım. "Doğru söylüyorsun belki de buradan gitmeli ve sizi  Profesör'e şikayet etmeliyiz." Aiden Aras'ın üstüne yürüdü. "Deneme bile!" Aiden böyle söyleyince bende lafa atladım "Bize burada neler döndüğünü anlatın. Bizde kimseye birşey söylemeyelim. Aiden bana baktı. "Size nasıl güveneceğiz?" Aras derin bir nefes aldı. "Başka şansınız yok. İçinizi rahtlatıcaksa bize doğruyu söylediğiniz sürece kimseye söylemeyeceğimize  söz veriyoruz." Aiden kafasını salladı. Tam ağzını açıp bize birşey söyleyecekken dışarıdan ayak sesleri geldi. Hepimiz harketsizce kaldık. "Kim var orada?" Bu öğretmenlerden biri olmalıydı. Ayak sesleri bize doğru yaklaşıyordu. Aiden hızla kapıya koştu ve tahta parçasını çekti. Sonra kapı kapandı. Ardından da kitaplık kapının üstüne kapandı. Dışarıdan yine ayak sesleri duyduk. Birkaç dakika sonra sesler kesildi. Aras Aiden'a döndü ve konuştu. "Tamam öğretmen büyük ihtimalle gitti. Şimdi kapıyı açabilirsiniz. Kimse hareket etmeyince ters birşey olduğunu anladım. Aiden nefesini dışarı verip konuştu. "Kapı sadece dışarıdan açılıyor."Aras gözlerini kıstı ve sordu. "Yani?" Aiden yeniden konuştu "Yani biri gelip bizi kurtarana kadar burada kapalı kaldık." Harika! Bende nefesimi sıkıntıyla dışarı verdim. "Sanırım konuşmak için çok zamanımız olucak." Dedim.

RÜZGAR
  Kendimi çimenlerde atmıştım. Yanımda oturan Tyler'a dönüp konuştum. "Bunlar nerde kaldı? Bir su içmek bu kadar uzun mu sürer?" Tyler omuz silkti. Bende ona gözlerimi devirdim. Yanımıza bir çocuk geldi büyük ihtimalle nöbetçi öğrenciydi. Bana bakarak konuştu. "Ceza için kütüphaneye gidicekmişsin." Çocuğa kafamı salladım. Tyler bana döndü ve konuştu. "Bak sana birşey yapmaya kalkarsa bağır tamam mı. Ben hemen gelirim. Rüzgar istersen bende geliyim bak. Bu çocuk dengesiz intikam falan almaya kalkar seni camdan falan sallandırmaya çalışır." Tyler'a kapat çeneni bakışlarımı attım ve ayağa kalktım. Okulun içine doğru yol almaya başladım. Aras'ın cezası bu kadar erken değildi ama ya. Haksızlık var. Ben dün zaten aşırı derecede Gezginler'e maruz kaldım. Daha kendime gelemeden bu hiç olmadı. Kendi kendime söylenirken kütüphaneyi buldum. Hadi bakalım Rüzgar. Kütüphanenin kapısını açıp içeri girdiğim an olduğum yerde kaldım. Hayır! Lütfen o kütüphane bu kütüphane olmasın. Burayı ben üç günde zor düzenlerdim. Acaba cezadan kaçsam da herşeyi Nolan'a mı yıksam? Yok olmaz bu sefer cezam daha da büyük olur. Ben hala şok halinde dururken Nolan içeri girdi. Bana alaycı bir bakış attı ve düzenleyeceği rafa gitti. Ne kadar rahat bu ya sanki koskocaman bir kütüphaneyi temizlemeyecek. Bende kendime bir raf buldum ve düzenlemeye başladım.
   Kendimi sandalyeye attım ve Nolan'a öldürücü bakışlarımı diktim. Kitaplığı düzenlerken büyü kullanıyordu. Bu büyük bir haksızlık! Ben daha o kadar gelişmedim ki! En sonunda dayanamayıp konuştum. "Sence de biraz haksızlık yapmıyor musun?" Nolan bana döndü ve yine bütün alaycılığıyla konuştu. "Çaylak olman benim suçum değil. Ayrıca burada haksızlık yapan ben değilim Profesör. Büyü kullanamazsınız diye bir cümle kurmadı." Lanet! Ben bu çocuğu öldürürüm. Görürsün sen Nolan Nelson! Kütüphaneden çıktım ve Profesör'ün odasına gittim. Ona Nolan'ın hilesini anlattım. O da tabiki kütüphaneye geldi ve Nolan'a "büyü yok." dedi. Nolan'a zafer bakışlarını attım. O da bana öldürücü bakışlarını attı ve konuştu. " Gerçekten de ispiyonculuk mu yaptın? Tam da senin gibilerin yapacağı hareketler." Kaşlarımı çattım ve ona döndüm. "Haksızlık vardı bende bunu düzelttim. Hem senin gibiler derken ne demek istedin?" Nolan gözlerini devirdi ve cevapladı. "  İnsanların önünde kaplansın ama tekken bir kedisin. Beni şikayet eden bir kedi. Zavallı kedi." Nolan bana doğru geldi , dibimde durdu ve konuşmasına devam etti. "Neyin içinde olduğunun farkında bile değilsin. O hareketi yapmayacaktın. Kim olduğum hakkında zerre fikrin yok değil mi? Neler yapabilceğimi de bilmiyorsun." Meydan okuyan gözlerle ona baktım. "Yanılıyorsun Nolan kim olduğunu biliyorum. Etrafta dolaşıp insanlara korku salıyorsun doğru. Bu korkunun nedenini biliyormusun? Ben biliyorum. Sen bir bilinmezsin. Ne yaptığını bilmiyorlar. İnsanlar sadece onlara söylendiği kadarını biliyorlar. Bilinmeyen tarafların ise onları korkutuyor. Ama sende çok iyi biliyorsun herşey açığa çıktığında ve bilinmezlik olmadığında korku kalmayacak. Belki de bu yüzden Gezginler işlerini gizli yapıyor. Bilinmezliğin arkasına saklanıyorsunuz. Belki de normalde sizde benim gibi bir kedisiniz." Nolan bana küçümsercesine baktı. "Bilinmezlik kalmadığında bu okulda kimse kalmamış olucak." Bu da ne demek? Nolan derin bir nefes aldı ve devam etti " Senin gibileri çok gördüm. Şu an neredeler biliyormusun? Ormanın ortasında herhangi bir yerde mezarları var. Hepsi mezarlarını kendi kazdı." "Beni korkutmuyorsun Nolan." "Daha korkutmaya başlamadım da ondan." Dedi ve psikopat bir gülüş attı. Bana biraz daha yaklaştı. Yakınlıktan rahtasızdım ama geri adım atmayacaktım. Ona istediğini vermeyecektim. Nolan son sözlerini ifadesiz bir yüzle söyledi. "Ben bir aslanım ve sen benim avımsın Rüzgar Evren"
    

    Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.😘😘😘

KARANLIĞIN ÇAĞRISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin