Saçlarımı aynada son kez kontrol ettim. İyi görünüyorlardı. Ceketimin cebinden çalan telefonumu çıkardım ve cevaplandırdım.
"Hey, Rose!" hafifçe gülümseyip yatağıma oturdum.
"Hey, Ally!" genelde konuşmamız böyle başlardı. Hatta hep böyle başlardı.
"Bugün okulun ilk günü ve gitmek istememem çok normal değil mi?"
"Her sene aynı şeyi düşündüğüne göre çok normal!" kapımın açılmasıyla gözlerimi oraya çevirdim. "Ally, seni sonra arayacağım!" kapıya doğru koştum ve anneme sarıldım.
"Anne, seni çok özledim. Bütün yaz Brezilya'da ne yaptığınızı çok merak ediyorum! Ben okuldan gelince anlatacağın söz ver!" başını salladı ve daha sonra gülümsedi. Onu bir kere daha öpüp yanda duran çantamı aldım ve arabama binip okula sürmeye başladım.
Her sene olduğu gibi yeni birinin gelmemesini diledim. Her ne kadar iyilik meleği olarak tanınsam da bazen gerçekten kötü olabiliyordum. Aslında iyilik meleğinden çok kızıl melek! Arabamı park edip indim ve okulun içine ilk adımımı attım.
"Rose, bekle, bekle, bekle!" kaşlarımı çatıp arkamı döndüm ve arkamdan koşan Ally'yi fark ettim. Bana yetiştiğinde yüzü kıpkırmızı olmuştu ve zorlukla nefes alıyordu.
"100 kilometre falan mı koştun?" bana gözlerini devirip nefesini düzenlemeye çalışıyordu. "Ben dolabımın yanına gidiyorum. Orada görüşürüz." başını salladı ve karnını tutup nefesini düzenleme çabalarına devam etti.
Dolabımın şifresini girdim. 845965. Geometri kitabımı aldım ve dolabımı tekrar kilitledim. Arkamı dönmeden önce burnuma gelen çikolata kokusunu içime çektim. Normal bir çikolata gibi kokmuyordu ama çikolata gibi kokuyordu. Kokunun geldiği yöne döndüm. Benim bir kaç adım uzağımda kitaplarını düzenliyordu. Ona fark ettirmeden kokusunu bir kez daha içime çektim. Ah, Tanrım, ne kadar güzel okuyordu öyle.
Ona doğru ilerledim, beni hala fark etmemişti. Dolabını düzenlemeye o kadar dalmıştı ki, sanırım herkes çığlık atsa anca beni fark ederdi.
"Hey, merhaba!" sıçrayarak geriye doğru bir iki adım attı. Bu hali her ne kadar gülme isteğimi artırsada dudaklarımı birbirine bastırdım ve bu istekten kurtuldum. "Üzgünüm, korkutmak istememiştim." elindeki kitapları biraz daha sıkı tutarak güldü.
"Hayır, önemli değil. Sadece dikkatsizliğime denk geldi." kaşlarımı kaldırıp başımı hafifçe salladım.
"Kesinlikle dalgındın! Bu arada ben Rose All ve sen de..." kesilen cümleme aldırmadan onu dinledim.
"Emmie, Emmie Allen." dolabından düşen kitabı boşverip benimle konuşmaya devam etti.
"Kitabını almalısın!"kaşlarını çattı.
" Hangi kitaptan bahsediyorsun?" gözlerimi devirip yerde ki kitabı eğilip aldım.
"Biyoloji kitabından bahsediyorum, al!" ona uzattığın kitabı aldı ve dolabına hızlıca koydu. Ben arkamı dönecekken yönelltiği soruyla bütün dişlerimi gösterecek şekilde güldüm.
"Numaranı alabilir miyim?"
"Tabii ki!"
____________
"Anne, baba! Hey, evdesiniz değil mi Brezilya'da ne yaptığınızı bana anlatmak zorundasınız." mutfağa girdim ve bir elmayı yıkayıp ısırdım. Gözüme masada duran pembe kağıt çarptı.
'Bebeğim, biz akşam yemeğine çıkıyoruz. Sana gelince neler yaptığımızı anlatacağımıza söz veriyorum. Odan da biraz para var ama yemek var. İstediğini yap. Seni seviyorum!' -Jess
Kağıdı buruşturup çöpe attım ve elmayı masanın üzerine bırakıp odama çıktım. Üstümdekileri çıkarıp pembe pijamamı giydim. Kendimi yatağıma attım ve gözlerimi kapattım.
Okulun popüler kızı olmama rağmen benim için okulun ilk günü sakin geçerdi. Genelde Ally'le oturup yeni gelen kızlar hakkında yorum yapardık. Bunun haricinde her zaman olduğu gibi derslere girerdik. Sıkıcı derslere! Okula bu sene de yeni biri gelmişti. Emmie, ben zaten onunla koridorda tanışmıştım. Çikolata kokuyordu. Cidden, çikolata kokuyordu. Onu hatırlayınca yüzümde şuan ki gibi anlam veremediğim bir gülümseme oluşuyordu. Genelde derslere odaklansamda o benim dikkatimi bir şekilde çekmeyi başarıyordu ve dersi dinlemek yerine onu izliyordum.
Yatağımda sağa döndüm. Uyumak istiyordum. Hiç bir şey yapmamama rağmen yorulmuştum. Gün boyunca sadece Emmie'yi izlemek mi yormuştu beni? Yeni geldiği için daha neredeyse benden başka kimseyle iyi bir arkadaşlık kuramamıştı. Bu bir yandan beni mutlu ediyor bir yandan üzüyordu. Mutlu etme sebebi, sadece benim numaramı biliyor oluşuydu, üzme sebebi ise kimseyle tanışamıyor oluşuydu.
Neden onun hakkında bu kadar çok belki de gereksiz olan düşüncelere takıldığımı bilmiyordum. Şuan bildiğim tek şey, uyumak istediğimdi!
-------------
Heyyy, ben geldim! Evet. Ben. Adını bilmediğiniz yazar. Adımı belki ilerde söylerim. Ama belki. Her neyse, eğer profilime girdiyseniz oradaki takip et yazısına tıklamayı unutmayın. Bir şey daha, daha olmayan okuyucu kitlemi çok seviyorum. Hoşçakalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
For You (GirlxGirl)
Fanfiction"Sadece, kes sesini!" bana doğru biraz daha eğildi ve yüzümü avuçlarının arasına aldı. Alnını alnıma yaslayıp, bana doğru nefesini verdi. Kahve rengi gözlerini kapatmasına rağmen benim gözlerim hala açıktı. "Kendin için yaptığın biliyorum." dudak...