bölüm 6 «evimiz»

5.3K 420 247
                                    

medya‹›park eun

Amfiden çıkıp koridorda düşünceli düşünceli dolanıyordum. Öyle ki bütün katları gezmiş kendime işkence edip nefessiz kalmıştım. Bu benim bir  alışkanlığımdı. Çok düşünceli olduğumda yürümeyi severdim. Yer, mekan fark etmeksizin her yeri turlardım. Evde bile bunu çok yapardım. Bütün odalara tek tek girer her yerini gezerdim. Bir bakıma kendimi oyalardım. İşte şimdide okulda gezilmedik yer bırakmamıştım. Profesörlerin odası ve kızlar tuvaleti hariç bütün her yere girmiştim. Benim yerimde başkası olsa üşenirdi ama sırf kendimi oyalayabilmek için üşenmiyordum. Dışarıda da yürüyebilirdim. Fakat Bay Brad'in dersi olduğu için okul sınırlarından çıkmamak için elimden geleni yapıyordum. Dışarı çıktığımda ne olacağı belli olmazdı çünkü. Yine derse giremezdim falan mazallah. Tedbirliydim o yüzden.

Düşündüğüm konuya gelecek olursak. Oh ailesiyle yaptığımız kahvaltının üzerinden 2 gün geçmişti ve bugün Sehun'la beraber kalacağım eve gidecektik. Yani nişanımıza kadar beraber yaşayacaktık. Bunun düşüncesi bile beni geriyordu. Kaldı ki düşünmekle kalmayıp gerçekleşecekti. Ne kadar kendimi sakinleştirmeye çalışsam da olmuyordu. Tedirgindim, sinirliydim, heyecanlıydım, korkuyordum. Tedirgindim çünkü ilk kez ailemden ayrı kalıp tanımadığım biriyle yaşayacaktım. Sinirliydim çünkü yine istemediğim bir şeyi yapmak zorundaydım. Heyecanlıydım çünkü Sehun'la yaşamak benim için zor olacaktı. İnkar etsemde onunla aramda bir etkileşim oluşmaya başlamıştı. Dokunuşları, bakışları beni zor durumda bırakıyordu. Son olarak korkuyordum çünkü hislerim kuvvetliydi ve iyi şeyler olmayacaktı. Ben bir plinius'tum, bir vergilius'un etrafında olmak hem beni hem onu zorlayacaktı.

Biz kurtlar kızışma anında mantıklı düşünemezdik. Aklımızı kullanamazdık. Sadece orası çalışırdı. Orası bizi yönetirdi. Bir vampirin kana ihtiyaç duyması gibi bizde birinin dokunuşlarına ihtiyaç duyardık. Onun ilgisini isterdik. Bizi mühürlemesini tamamen onun yapmasını isterdik. Ona bir çocuk verebilmek soyunu devam ettirmek isterdik. Ben bundan korkuyordum. O vakit mantıklı düşünememekten ve sonrasında yaptıklarımdan pişman olmaktan. Çünkü şayet biz birlikte olur ve ben hamile kalırsam işte o zaman eşimi bulsam bile Sehun'u bırakamazdım. Aslında o beni bırakmazdı. Çünkü ondan bir parça taşıdığım gibi onun her şeyi olurdum. Arada aşk olmasa bile ortada bir çocuk olacağı için ikimizde birbirimize muhtaç olurduk.

"Xiao Luhan?" Bay Brad'in sesiyle arkamı dönmeden önce derin bir nefes aldım. Niye korkmuştum bilmiyorum ama adamın görüntüsü bile sizi korkudan tir tir titretebiliyordu.

"Bay Brad?" Dudaklarımda oluşan tatlı gülümsemeyle karşılık verdiğimde kolları göğsünde bağlı bir şekilde beni tepeden aşağıya süzüyordu. Bir an kendimi çıplak falan zannettim. Çünkü beni öyle bir süzüyordu ki üzerimde açık bir yer mi vardı diye kendimi kontrol etmekten alamamıştım.

"Demek Sehun'la evleniyorsun?" Sorduğu sorudan çok Sehun'u nereden tanıdığı ilgimi çekmişti. Çünkü Sehun'a sorduğumda sadece omuz silkmiş ve beni cevapsız bırakmıştı.

"Bay Brad, Sehun'u tanıyor musunuz?" Göğsündeki kollarını çözüp başını salladı.

"Çok değer verdiğim bir öğrencimin arkadaşıydı, Sehun." Vay be! Bay Brad öğrencilerine değer mi veriyordu? Tam tersi bize işkence ediyordu. Kimse o öğrenciyi kıskanmıştım.

"Neyse konumuz bu değil. Ben seninle başka bir şey konuşmak istiyorum." Dünyanın sonumu geliyordu yoksa Bay Brad öğrencilerine iyi davranmaya mı karar vermişti? Bu ses tonu çok samimi ve içten geliyordu. Ayrıca o gülümsüyor muydu?!

"Sehun'u severim. İyi çocuktur. Ama kötü şeyler yaşadı.O yüzden Luhan!" Tamam unutun iyi davranmayı falan çünkü yeniden azarlamaya başlamıştı.

tvingad fru :: hunhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin