Selam. Ben Ezgi Özer. Arkadaşım Ece ile birlikte özel bir üniversiteye burs kazandık. Aslında birlikte Trabzon'da yaşıyorduk; fakat okumak için İstanbul'a geldik. Şu anlık bir otelde kalıyoruz ancak babalarımızın da desteğiyle yakında yeni bir eve taşınacağız.
Babamın kim olduğunu soracak olursanız üzülerek söylüyorum, bir mafya babası. Bunun olmasını her zaman engellemeye çalıştım ama şu zamana kadar başarılı olamadım. Kim isterdi ki babasının mafya olmasını? Siz istiyorsanız bilemiyorum ancak ben buna kesinlikle karşıyım.
"Sen beni dinliyor musun, Ezgi?"
"Ah, şey ben... Duymamışım."
"Az önce baban aradı ve sana ulaşamadığını söyledi. Otelden bir an önce çıkmamız gerekiyormuş."
"Sen ciddi misin? Hemen mi?"
"Evet. Babanı daha fazla kızdırmadan inelim istersen."
"Pekala." dedim ve yaklaşık olarak iki gün önceden hazırladığım bavulumu sürüklemeye başladım. Kısa sürede camları siyah filmle kaplı olan limuzine binmiştik. Babama sadece tebessüm ettikten sonra önüme döndüm.
"Süleyman amca, babamı gördün mü?" diyen Ece tırnaklarını yemeye çoktan başlamıştı bile. Babası çoğu zaman kumar oynardı ve o bunu hiç sevmezdi. Bu arada Harun amca babamın ortağıydı. Birlikte bir sürü iğrenç işlere giriyorlar, bu gerçekten mide bulandırıcı.
"Limana birkaç siparişimizi almaya gitti."
Yirmi dakika içinde kocaman bir villanın önünde bulduk kendimizi. Babamla Ece arasında gidip geliyordu gözlerim. Ve babam mafya olayına karşı çıkmam fikrini iğnelemek istercesine konuştu.
"Yaptığım iş olmasaydı, bu villayı alamazdım. Anahtarı alın," diyerek elime anahtarlığı sıkıştırdı. "Biz birkaç günlüğüne Ankara'ya gideceğiz. Size bir araba bırakıyorum. Evden çıkmamaya ve adımı polislere vermemeye özen gösterin." dedi ve yüzüne sinsi bir tebessüm koyarak arabaya doğru ilerledi. Kocaman bir villa, kullanılmaya hazır araba ve yeni üniversitemizle baş başa kalmıştık...
Babam gittikten hemen sonra villaya giriş yaptık. Etkileyici tablolar, tarihi eser vazolar ve sonradan gözüme çarpan masmavi havuzla muhteşem bir evdi. Tek kötü yanı sadece iki kişiydik. Babam yaptığı işin polise gitmemesi için hiçbir hizmetçi almamıştı anlaşılan.
"Burası gerçekten harika!" diye bağırdı Ece etrafında dönerken. Sadece gözlerimi devirebilmiştim çünkü babam bu evi hakkıyla almamıştı.
Ece iki tur daha döndükten sonra durdu ve kendini koltuklardan birine attı. Bir anda suratı asıldı. Ne olduğunu sorduğumda verdiği cevap, "Babam yine kumar işine karıştı. Tüm bunlar çok güzel ama bu şekilde olması mutlu etmiyor beni." oldu.
Ece'ye sadece üzgün bir tebessüm yollayarak odamı bulmak için etrafa bakınmaya başladım. Ev gerçekten... Pardon, villa gerçekten çok güzeldi ama şu an kafama takılan tek bu değildi. Üniversite için endişeleniyordum.
Biraz etrafa bakındıktan sonra rastgele bir odaya daldım ki, tam isabet. Doğru odaya girmişim. Etrafta mavi mobilyalar vardı. Mavi benim rengimdi.
Dikkatli dikkatli etrafa bakarken komodinin üzerindeki notu gördüm. Çekinik adımlarla komodine yaklaştım ve notu aldım. Küçük notta:"Baban bu belaya hiç bulaşmayacaktı."
Yazıyordu. Bu ne demek oluyordu?! Babam hangi belaya bulaşmış? Babamı aramalı mıyım? Kafamdaki soruları bir kenara bırakıp Ece'nin yanına koştum.
"Eceee!"
"Noldu?"
"Komodinimin üzerinde bu notu buldum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Aşkı
Teen Fictionİki mafya babasının ortak sorunu... Aynı üniversitede okuyan dört genç... Ve olumsuzluklarla ortaya çıkan bir AŞK...