<1.Hikaye +18 dir ona göre okuyun. Saçma sapan yorumlar yapıp sinirimi zıplatacaklar hiç okumasın lütfen.>
Her dakikasında damla damla tutku ve şehvet içtikleri gecenin üzerinden neredeyse iki hafta geçmişti. Zeynep’in bütün karşı koymalarına rağmen yaramaz çocuk olmaktan asla geri durmamış, fırsat bulduğu her gözlerden uzak yerde kızın bedeni ile olan münasebetine devam etmişti Kerem. Zeynep’in devrilmiş masum gözlerle her ‘uslu dur’ deyişinde söylediğinin tersini kanıtlayan davranışları onun için geri çevrilmez bir oyun davetiydi artık. Bu üstü örtülü fakat biraz naz biraz tutku ile büyülenmiş davetleri geri çevirmek için Kerem gibi ruhu henüz olgunlaşma yolunun başında olan küçük bir çocuk için reddedilemezdi.
İçinde Zeynep’e karşı duyduğu hislere kati suretle karşı koyamıyor, kendisine uzak durmasını söyleyen her fısıltıyı susturuyordu. Nedenini kendinin de bilmediği garip bir his vardı içinde; Zeynep’le birlikte etrafında kimsenin olmasını istemiyor, sanki onu kendisinden başka herkesten kıskanıyordu. Bugünde kahvaltı yapmak için tek başlarına kalabilecekleri bir yerlere gitmek istemiş, fakat Zeynep’in karşı koyamadığı gülücükleri ile yaptığı emrivakiler devreye girince kafeye gitmeyi kabul etmişti.
Arabasına yaslanmış, yüzüne vuran güneş ışıklarına daha fazla katlanabilmek için ilk fırsatta yapabileceklerini düşünürken Zeynep kapıdan çıktı. Tanrım! Bu kıza karşı hissettiği duygular onu her gördüğünde tekrar canlanıp boğazının düğümlenmesine, ellerinin terlemesine ve engel olmadığı başka hallere neden olmak zorunda mıydı? Onu ilk gördüğünde de aynı saçları, gözleri, kıyafetleri aynı olmasına rağmen nasıl olmuştu da nefret etmişti? Daha önce onlarca kızla birlikte olmuş, çok daha fazlasını bu üniforma içinde görmüştü, fakat onlarla yaşadığı bedeni yakınlık kesinlikle tesiri bulunmayan bir ilaç gibiydi; onunla birlikte yaşadığı ruhunu tatmin eden dokunuşlar yoktu içinde. Tüm bu düşüncelerini saklamayan gözlerini hafifçe kaçırıp kafasını eğdikten sonra konuştu, alaycı ses tonu ile.
“Günaydın, Gölyazı elması. Ben de yaz geldi diye içeride kök salıp, elma vereceksin sandım.”
“Sana da günaydın, komik olduğu sanan Kas Hayvanı.”
“Hiç altta kalma zaten. Hemen lafı ağzına tık insanın.”
“Eee benim olayım bu Kerem Sayer.”
Zeynep’in kendisini taklit etmesi mutlu etmişti onu, elini ensesine atıp parlayan dişlerini gösteren bir gülümseme oluştu yüzünde.
“Zaten yeterince geç kaldık Gölyazı elması. Benimle uğraşmayı bırak, atla arabaya.”
“Ben mi seninle uğraşıyorum acaba?”
“Tabi ki sen benimle uğraşıyorsun. Sen gelene kadar ben ne güzel yönetiyordum okulu. Sen geldin her şeyi bozdun.”
“Geldiğime mutlu olmadın yani.”
Bir insan bir başkasının hayatında daha ne kadar mutluluk kaynağı olabilirdi? Bu kızın dünyaya kendisini mutlu etmekle görevli olarak gönderilmiş bir melek olabileceğini düşündü bir an. Mutluluktan iki kanat takıp uçabileceğini gösterme taraftarı değildi Kerem. Kafasını çevirip her şeyi ele verebilecek gülümsemesini saklarken cevap verdi, ciddi olmadığının imzası ses tonu ile.
“Olmadım tabi.”
En tatlı sabahları Kerem ile didişmeleri ile başlayan Zeynep çocuğun kendisine açtığı kapıdan arabaya bindi. Zeynep’i bindirdikten sonra dolanarak direksiyonun başına geçti Kerem. Bir süre huzurlu sessizlik kapladı arabanın içini. Durumu bozmak istemiyordu Zeynep ama sesinde konuşmasının bir zorunluluk olduğunu hissettirdi.
“Kerem sana bir şey söylemeliyim ama uyacaksın.”Daha duymadan hayır dediğini ima eder gibi güldü Kerem.
“Hahaha! Söyle bakalım güzelim ama uyacağıma dair söz veremem.”
“Yaaa Keremmmm.”
“Zeyneappp”
“Okulda gerçekten uslu durmanı istiyorum.”
“Ben ne yapıyorum ki? Sevgilimi öpmek, koklamakta mı suç?”
“Canım senin için suç. Her yerimi mosmor ediyorsun, saklayacağım diye yaz günü atkı takacağım neredeyse.”
Zeynep’in bunları söylerken gözlerini saklamak için kafasını önüne eğip kabahat işlemiş bir çocuk gibi parmakları ile oynamasından aslında onunda hoşnut olduğunu fakat uyarmaya mecbur hissettiğini anlamıştı Kerem. Kendisine engel olamayacağını ne vakit ona yakınlaşırsa sonucun gene aynı olacağını biliyordu, bu yüzden söz vermedi.
“Hhmm…Boş ver şimdi, hadi atla geldik.”
Yaklaşmakta olan yaz aylarından önce hissettirmeye başlamıştı sıcak günler kendisini. Kahvaltı için geldikleri kafe etrafı tamamen camlar ile çevrili küçük ama çok şık bir yerdi. Kahvaltı ederken neredeyse var olup olmadığını anlayamayacağınız camlardan muhteşem deniz manzarasını rahatsız olmadan izlenebiliyordu. Zeynep, Kerem’in koluna girdi indikten sonra kendileri için ayrılmış masaya doğru giderken.
Kerem kafenin en sonunda gözlerden uzak olan masayı seçmişti. Geldiklerinde masanın üstünde istemedikleri kadar çok kahvaltılık hazırlanmıştı bile. Zeynep bir yandan kahvaltı ederken bir yandan da kendisini hayrete düşürerek dalgın dalgın kendisini izleyen Kerem’e bakıyordu. Aslında oldukça hoşuna giden bu durumu yalanlarcasına rahatsız olmuş gibi böldü sessizliği.
![](https://img.wattpad.com/cover/12723798-288-k640058.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Nöbeti (+18 Zeyker)
RomanceGüneşi Beklerken ailesinin beklediği ateşli ZeyKer dakikalarını ele aldım...