•5•

61 6 2
                                    

-Sevgilim s-senin...senin beyninde k-kötü huylu bir tümör var...

Ne! Bir dakika doğru mu duydum?! Ben ya ölürde meleğimi bu dünyada yalnız başına bırakırsam...

Dolu gözlerimle meleğime baktığımda elimi daha da sıkı tuttu ve yeniden ağzını araladı.

-Kurtulacaksın tamam mı sevgilim. Sen beni bırakırsan ben de ölürüm. Bir insanı öldürmek istemezsin değil mi? Yaşayacaksın meleğim...

Ellerim ayaklarım karıncalanmaya başladı.

-Taehyung...

Bir hıçkırık kaçmıştı ağzımdan. Ve bir tane daha, bir tane daha derken kendimi hıçkıra hıçkıra ağlarken bulmuştum. Meleğim de benimle beraber ağlıyor her hıçkırığında sanki kalbim parçalanıyordu. Neden böyle olmak zorunda?... Benim meleğim neden hep acı çekmek zorunda?...

Görünüşüm bulanıklaşıyordu. Gözlerimi kırptığımda bunun gözyaşlarım olduğunu anlamıştı. Meleğim başımı ellerinin arasına aldı ve alnımdan öptükten sonra konuştu.

-Ağlama olur mu? Sana ağlamak yakışmıyor...Hep gül.

Gözlerimi kapattım ve başımı yastığa koydum gözlerimi geri açıp boş tavanı izlemeye başladım.

○○○○○○○○○○○○○ ( 3 ay sonra)

Ellerimdeki çiçekleri vazoya yerleştirdim ve vazoyu elime aldım. Yürürken görüşümün bulanıklaşmasıyla bir kaç adım sendeledim. Gözlerimi sıkıca kapatıp bir kaç kere kırptım. Hala aynıydı bir adım atmamla küçük basamağın olduğu yere takılmam ve elimdeki vazoyu düşürmem bir oldu. Her yer hala bulanıkken yerdeki vazoyu toplamaya çalıştım ama ellerim çok acıyordu her seferinde. Meleğimin endişeli sesleri adım seslerini duyduğumda bir kaç yaş düştü gözümden omuzlarımda hissettiğim ince ve kemikli eller beni ayağa kaldırdığında görüşüm eski halini almaya başladı. Ne zaman koltuğa oturduğumuzu bilmiyordum ve aynı zamanda meleğimin sesini kulaklarımın uğultusundan duyamıyordum bile. Beni yavaşça sarstı ve bir şeyler daha dedi. Eski halimi geri aldığımda meleğim endişeli gözlerle bana bakıyordu. Boş gözlerle ona bakarken tüm bedenim titriyordu. Ağzımı açtığımda konuşamadan bir hıçkırık kaçtı ağzımdan. Ardından da hiç durmayan gözyaşları...

Beni göğsüne bastırdı ve sıkıca sarmaladı. Hıçkırıklarım artarken başıma dayanılmaz acı yeniden saplandı. Ağzımdan acı bir çığlık kaçarken gözlerim karardı....

Taehyung'un ağzından

Meleğimin gözleri kapanırken onu kucağıma aldım ve anahtarları alarak arabaya hızla ulaştım. Kapıyı açtığımda meleğimi koltuğa bıraktım ve şoför koltuğuna oturdum. 3 aydır ezberlediğim hastaneye doğru sürmeye başladım. 30 dakikalık yolu 10 dakikaya indirerek hastaneye ulaştım. Acil kapısının önünde durduğumda hemen arabadan indim ve bir hemşire çağırdım. Meleğimin bedeni sedyeye koyulurken ne zaman aktığını bilmediğim gözyaşlarımı sildim ve sedyenin arkasından ilerledim. Bir odaya alınmış ve her zaman ki ilacından verilmişti. Sandalyelerden birine oturduğumda bir kaç dakika sonra doktor odadan çıktı. Hızla ayağa kalktım ve buğulu gözlerle ona baktım.

-Meleğim iyi olacak değil mi? Bir şey söyleyin...

-Üzgünüm ama hastanın durumu gitgide kötüye gidiyor en kısa sürede ameliyat olması gerek...

ellerim titrerken tekrar sordum.

-Yanına gidebilir miyim?

-Tabii

Doktora selam verip meleğimin odasına ilerledim. Beyaz kapı kulpunu yavaşça çevirdiğimde bir güneş gibi parlayan meleğime baktım ve ses çıkarmadan içeriye girdim. Sandalyenin birine oturduğumda meleğimin elini tuttum ve bembeyaz suratına baktım. Uyurken kaşları çatıktı. Ahhh... acı çekiyor olmalı. yavaşça gözlerini açtığında bir kaç defa gözlerini kırptı ve bana baktı.

Black Flower || Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin