•7•

42 6 14
                                    

Kimdi bu Seul min?

********
Şuan ben, Taehyung ve Simge ile bir kafede oturuyorduk. Kahvemden bir yudum daha alarak sordum.

-Neden o kız sana abla diyordu ve neden sen de ona gerçek ablasıymış gibi davranıyorsun?

Taehyung bir çırpıda söylediğim sözlerle hafifçe kıkırdadı ve elimi alıp işaret parmağımı, tırnağıyla hafifçe okşadı. Beni komik bulduğunda genellikle bunu yapardı. Hafifçe parmağını sıktım ve Simge'ye döndüm.

+Unni...şimdi o kız yani Seul min, benim bir hastamın kızıydı. Bir kaza oldu ve Seul min'in ailesini kurtaramadım. Seul min kazada başından darbe aldı ve hafızasını kaybetti. Kendi ismini dahi hatıtlamıyordu. Ben de suçluluk duygusundan ve o kızı yurda göndermek istemediğimden ona, onun ablası olduğumu söyledim.

Ben ağzım açık Simge'yi dinlerken beynimi kurcalayan sorularla kendime geldim ve Simge'ye yönelttim soru işaretlerimi.

-Peki bu kızın, yani Seul min'in hiç akrabası yokmu ne bileyim teyzesi falan.

+Annesi ve babasının evlenmesini iki ailede istemiyormuş ama onlar evlenmişler. Aileleri ile küslermiş ben onlarla irtibata geçtim ve olanları anlattım ama beni reddettiler.

Başımı hafifçe sallarken konuştum.

-Anladım... ama ya ailesinden birisi onu yanına alırsa ve senin onun ablası olmadığın anlaşılırsa?...o zaman ne olacak?

+İşte o zaman ne olacak ben de bilmiyorum unni. 3 ay oldu bu olaylar olalı ama iki aile de sesini çıkarmadı.

-Anladım...

Taehyung'un nefesini boynumda hissetmemle irkildim. Konuşmaya başladığında sıcak nefesi tenimle buluşmuştu.

+Neden bu kadar kurcalıyorsun?

-Ya! Çok kurcaladığım falan yok benim. Hem kim olsa merak eder.

Simge'nin tekefonunun sesi ikimizin ufak atışmasını sona erdirdi. Simge heyecanla telefonu açıp kulağına götürdüğünde yine aynı heyecanla konuştu.

+Sugammm

-......

+Hıhımm iyiyim. Sen nasılsın?

-......

+Ya! Diyorum sana terkedikten sonra soğuk su içme diye(!) Hem kesin orada da cam açık uyuyorsundur.

-......

+Bilirim ben. Telefonu jin oppaya ver.

-.......

Telefonu kulağından hafif uzaklaştırıp yüzünü buruşturdu.

+Tamam... bir daha oppa demem. Bay Ultra Kıskanç Yoongi.

Simge telefonda konuşurken Tae saçlarımı okşarken konuştu.

+Eve gitsek ya artık?

Ona dönüp başımı hafifçe salladım ve Simge'ye sessizce gidiyoruz dedikten sonra Tae'nin elini tuttum ve kafeden dışarıya çıktık. Bana sarılan Taehyungla gözlerim irice açıldı. Birkaç saniye sonra kollarımı bedenine doladım. birkaç dakika sonra kollarını benden ayırdığında gözleri dolmuştu. Gözlerini kırpmasıyla önce sol gözünden bir yaş aktı.

-Ağlama...

+beni bırakmandan korkuyorum...

-Şşş böyle düşünme tamam mı?

alnıma bir öpücük kondurduğunda insanların neredeyse hiç olmadığı bu yolda yürümeye başladık. tutmuş olduğu elimi telefonum çalınca bıraktı ben telefonun ekranına bakıp göz devirdim. 

-Efendim jimin yine ne oldu?

+Yenge biz erkenden döndük sizin evin önündeyiz siz neredesiniz?

-Tamam biz eve geliyoruz.

+tamam yenge görüşürüz

-Görüşürüz.

Taehyung'a döndüğümde bana anlamaz gözlerle bakarken ben uzunca bir nefes verdim.

- Bizimkiler erkenden dönmüş bizim evin önündelermiş. 

başını hafifçe salladı. Yürümeye devam ettik. Arabayı sonra alırdık artık.

*******

-Ya Jimin! Ver şu telefonu!

+ya hayır! hem galerinde ne olabilir ki en fazla!

Jimin'in peşinden koşarken gözüme saat takıldı. ilaç saatim gelmişte geçiyordu bile. Aynı anda Tae'nin sesini duydum.

+Yeter artık Jimin! Sevgilim yanıma gelirmisin sen de?

Mutfağa girdiğimde Taehyung elinde haplarım ve bir bardak su ile tezgahın yanında bekliyordu. Ufak adımlarla yanına gittim ve elindeki hapları aldım. Ağzıma attığım haplarla yüzümü buruşturdum. Elime aldığım su dolu bardağı tek dikişte içtim ve bardağı tezgaha koyup Taehyung'a sarıldım.

Sadece bir hafta sonra ameliyat olacaktım. Ölme olasılığım yaşama olasılığından daha fazlaydı ama ben ameliyat olacaktım. Çünkü biliyordum benim meleğim hep yanımda olacaktı ve ben meleğimi yalnız bırakmamak için yaşamak zorundaydım.

Black Flower || Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin