Köşeye çekilmiş uzun bordo tırnaklarımla oynayarak ağlıyordum. Ağlamak benim için önemli sıradışı bir şey değildi, bu defa farklıydı ağlarken canım acıyordu hıçkırıklarım boğazımda beni boğuyordu.
Nasıl üstesinden gelinebilirdi, neden öyle oldu, bunca şeyden sonra hayatımın geri kalanında ne yapmalı nasıl davranmalıydım? Kafamdaki sorular da çileden çıkarıyordu. Hiç iç açıcı bir şey düşünmüyor hep karamsardım bu da daha çok ağlatıyordu işte. Kendime yakıştıramamak vardır ya birde ben -ben- nasıl yapildim bunu.?
Ağlamalarımı biraz olsun dindirip gömleğimin koluna gözyaşlarımı silip karşı dükkana çıkmak için çıktım evden. Adım atacak halin olmasa da ilerlemek zorundasın işte, bende öyle yaptım. Erkan abi bu akşam ne içeyim sen söyle dedim. Hadi bakalım deli kız bu akşamda sana dertlerine ortak olacak bir rakı vereyim dedi. Her akşam olduğu gibi sardı yine gazeteye parayı uzattım ve çıktım. İlerledim evime doğru. Arkadan bir ses irkti beni Meltem diyordu o ses. Döndüm Erkan abi elinde peynirle koşturuyor bana doğru. O kuru kuru gider mi hiç bunu almalısın dedi ben dönünce. Yanına gittim koca adam rakıma peynir için koşuyordu. Tamam abi tamam dur ver hadi ne kadar bu dedim, bu benden rakına dost hadi güzel geceler dedi gitti. Konuşturmadı da beni. Çok takılmadım bu duruma 5 yıldır aynı marketten her akşam bir fiil alışveriş ediyordum. Beni de bilir tanır ve severlerdi ailecek, ailecek dediğime bakmayın bir kızı var; eşini doğumda kaybetmiş ve başka birini de hayatına alamamış...
Geldim evime, bütün mumları yaktım kuruldum yine cam kenarındaki yerime. Seyrettim biraz benim dışımda dönen hayatı, insanların telaşını hatta onlara isimler verip sıkıntılarını tahmin ettim.
Kalktım şu geçenlerde aldığım en güzel vişnenin çürüğünün renginde olan geceliğimi giydim. Mutfaktan bir çay bardağı, çatal ve su alıp oturdum tekrar.
Gazete kağıdını açıp öteki buruşuk olanların yanına koydum buruşturup. Şişeyi bir kenara bırakıp peynirimi açtım. Kalkıp koridordaki boy aynamın olduğu dolaptan bir uzun sigara aldım. Bardağımı doldurdum yarısına kadar ve içine 2 3 damlayı geçmeyecek kadar su damlattım.
Bu güne kadar rakımı hiç susuz ve çay bardağında içmemiştim, ama artık böyle içilmesi gerektiğini de öğrenmiştim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNI YILDIZIN ALTINDA
FanfictionYaşadığın her umutsuzluk bir ümittir mutluluktur aslında