Ne cürretle kapıya gelebilirdi. Ona bu hakkı kim vermişti. Çaresiz gibi görünmek, olmak istediğim son şeydi..
Hemen kapıyı açması için Lizzy'ye baktım. ''Nasıl ya! " dercesine sol eli ensesinde, sağ eli de tavana bakıyordu.
"Kapıyı aç, yoksa açmamıza gerek kalmayacak kıracak bu hayvan kapıyı. "
Lizzy kapıyı açmıştı bile. Ben de arkasındaydım. Şakağından inen terler zaten hesap soruyordu da benim endişelendiğim hesabın konusunun şiddetiydi.
"Nerdeydin sen? Kuzeninle aksiyonlu bir akşam içn oldukça düşüncesizsin. Bizi hiç düşündün mü! " dedi hırlayan sesiyle.
"Pardon? "diyebildim sadece.
"Sen çok mu düşüncelisin? Saatten haberin olduğunu sanmıyorum Broke! Bu ne küstahlık. Hem sanane! "
"Tamam sakin olun. Otursana Broke" sesi titriyordu Lizzy'nin anlaşılan lisede tanıdığı arkadaşından farklı biri olduğunu yeni idrak ediyordu Broke'un. Hem yalanı ortaya çıkacak, hem de Coddy'den yiyecegi fırça flashforward olmuştu Lizzy'nin gözünde. Yakındım tanıyordum bu manyağı sonuçta. Hoş, Broke'un yanında Lizzy şuan hafif kalırdı.
Toplamalıydım..
"Bak Broke, burda sana ne hesap vermek zorundayım, ne de işime burnunu sokana eyvallahım vardir. Şimdi git ve sonra konuşalım" diyebildim sadece.
Israrcıydı. Yalan söylesem n'olurdu, ifşa olsam n'olurdu bu saatten sonra.. Zaten ateş bacayı sarmıştı çoktan. Bu cümleleri kurarken bile sapık Tobey'mi düşünüyordum. Ne diyordum ben ya "Tobey"im nedir arkadaş !
Sapkın düşüncelerimi bastırmaya calışırkenkene gözüme takılan Lizzy oldu hala birşeyler saçmalıyordu ama resmen beynim almıyordu. Bu ne anlatıyordu yahu?
"Bak canim sen git yarin oturup konuşuruz olur mu? " dediklerini duyar gibiydim.
Noluyo lan? Bir de yalvarıyor muydu bizimki? Dellendim!
"Lizzy n'apiyorsun sen ya? Bak Broke bazı yanlış anlaşılmalar var. Kimse kırılmadan şuan git gerçekten geç oldu." diyebildim.
Hala mırın-kırın ediyordu.
Telefonumdan gelen sesle duraksadık bir an. Yaratıcı beyin(m) saat geçmeden mesajlar atmaya başlamıştı bile. Görüşmek istiyordu en kısa zamanda. Şuan cevap veremezdim. Kaoslar prensinden kurtulmalıydım. Hem salaktı da bu cocuk. Boyle bir tiple ugraşamazdım seninle işim bitmeli diye düşünmüş kararımı da vermiştim. En sevdiğim huylarımdan biriydi. Kaos anında en etkili kararları verebiliyordum. Ailemle kopmam da boyle olmuştu.Yıllarca sürünmüştüm attığım adımdan sonra, hırs nedir? Nelere malolur, zaman ilaç mıdır? Büyümek nedir? Hepsini kendim öğrenmiştim. İnsanın etkili bir kariyere neden sahip olması gerektiğiyse babamın kazığından sonra bana miras bıraktığı şey olmuştu. Milete hiç görmediği şehirlerden gayrimenkul kalırken bana ihtiraslar, ihanet ve hayalkırıklıkları kalmıştı. Olsundu, hayatımı ben kurmuştum, kimsenin yıkmasına izin de veremezdim. Olduklarımdan veya olacaklarımdan pişman degildim, olamazdım. Öfkeyle kalkan zararla oturur tırı-vırısı da hiç değildi ayrıca..Öyle şeylere de hiç gelemezdim yakınlarım tanırdı böyle anlarımı. Lizzy de anlamış olacak ki beni ve olabilecekleri ötelemeye çalışırcasına konuyu değiştirmeye çalışıyordu.
''İçki alır mısın Broke? Gel şöyle önce bir oturalım April.'' Başlıca cümlelerindendi. Bende film kopmuştu bir kere ne dese boştu. Farkındaydı ama işte yedirirse..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEX YARATICISI!
Mystery / ThrillerAsi ve dik başlı bir kız hayatının aşkının karşısına çıktığının henüz farkında değildi. Tutkulu, gizemli ve romantik bir deneyim sizleri bekliyor... Gerçek yaşamdan alıntı yapılarak kurgulanmıştır. Keyifli okumalar :)