Bölüm 3

220 0 0
                                    

Bolum 9

haras bütün dikkatini öl­dürmeye ant içtiği adama odaklamıştı. Askerlerin sabit fikirliliğiy-le eğitildiğinden o şekilde hareket eden Kharas, muhtemelen bun­ların büyücünün çağırmış olduklarından başka bir şey olmadık­larını düşünerek, aniden ortaya çıkan iki hayalete bakmadı bile.

Kharas aynı anda, büyücünün parlayan gözlerinin boş boş bak­maya başladığını da görmüştü. Raistlin'in, ölümcül bir büyünün sözleri için açtığı ağzının gevşeyip sarktığını görmüş ve düşmanı­nın en az birkaç saniye onun insafına kalmış olduğunu anlamıştı.

İleri bir hamle yapan Kharas, kısa kılıcını büyücünün kara, dö­kük cüppesine soktu ve büyük bir memnuniyetle yerine yerleştiği­ni hissetti.

Çarpılmış büyücüye iyice abanan cüce, kılıcını cılız insanın be­deninin derinliklerine sokmaya devam etti. Adamın yakan, garip ısısı onu, alevler içindeki bir cehennem gibi sarmıştı. Son derece yo­ğun olan bir nefret ve hiddet, Kharas'a fiziksel bir darbe olarak ine­rek onu geri fırlatıp yere serdi.

Ama büyücü yaralanmıştı hem de ciddi bir yara almıştı. Kharas, en azından bu kadarını biliyordu. Yattığı yerden o şeytani, alev a-lev gözlere bakan Kharas, gözlerin korkunç bir öfkeyle yandığını gördü ama bu gözlerin aynı zamanda acıyla dolduğunu da gör-

297

296

T

muştu. Ayrıca fenerin -sıçrayan, sallanan- ışığında büyücünün kar­nında duran kısa kılıcın kabzasını da görmüştü. Büyücünün ince ellerinin kabzanın üzerinde kıvrıldığını görüp, korkunç bir ıstırap­la çığlık attığını duymuştu. Korkması için bir neden olmadığını bi­liyordu. Artık büyücü ona zarar veremezdi.

Sendeleyerek ayağa kalkan Kharas, elini uzatarak kılıcını kur­tardı. Acı bir ıstırapla bağıran, elleri kendi kanıyla sırılsıklam olan büyücü yere devrilerek, orada hareketsiz kaldı.

O zaman Kharas'ın etrafına bakacak zamanı olmuştu. Adamla­rı, kardeşinin çığlıklarını duyarak korku ve öfkeden köpüren ko­mutanla boğuşuyordu. Cadı görünürlerde değildi; kadından yayı­lan o ürkütücü beyaz ışık gitmiş, karanlıkta kaybolmuştu.

Sol yanından boğuk bir ses duyan Kharas dönünce, başbüyücü-nün çağırmış olduğu iki hayaletin, kanları donmuş bir dehşetle, bü­yücünün cesedine baktıklarını gördü. Onlara dikkatle bakan Kha­ras, aşağı düzlemlerden çağırılmış bu zebanilerin mavi pantolonlu bir kender ile deri önlüklü bir gnome'dan başka bir şey olmadığını gördü.

Kharas'ın bu olay üzerinde durup düşünecek vakti yoktu. Yap­mak için geldiği işi başarıyla tamamlamıştı, en azından hemen he­men tamamlamıştı. Komutanla hiçbir şekilde konuşamayacağını, şimdi konuşamayacağını biliyordu. O andaki en önemli düşüncesi adamlarını sağ salim oradan çıkartmaktı. Çadırın içinde koşan Kharas, savaş baltasını eline aldı, adamlarına cüce dilinde yolun­dan çekilmelerini seslendi ve baltayı doğrudan Caramon'a fırlattı.

Balta adamın tam kafasına vurarak, onu düşürse de öldürme­mişti. Caramon koca bir öküz gibi devrilmişti; aniden çadırın içine ölümcül bir sessizlik hakim oldu.

Her şey birkaç dakika içinde olup bitmişti.

Çadırın bez kapısından bakan Kharas, nöbetteki genç Şöval-ye'nin yerde baygın yattığını gördü. Uzaktaki ateşlerin başındaki­lerin bir şeyler duyup gördüğüne dair hiçbir belirti yoktu.

Uzanan cüce, sallanan feneri durdurarak etrafına bakındı. Bü­yücü kanlarının oluşturduğu bir göl içinde yatıyordu. Komutan da onun yakınına uzanmıştı, sanki bayılmadan önce son düşüncesi buymuş gibi eli kardeşine doğru uzanmıştı. Bir köşede de cadı, sırt üstü, gözleri kapalı yatıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 11, 2012 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Efsaneler Serisi 2 - İkizlerin SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin