Yağmur nedir? Tanrının göz yaşlarımı? Peki gökten hızlı hızlı akan deniz suları mı? Hayır! Bana göre Yağmur... insanların yapısını anlatan en iyi model.
Mesala cama çarpıp düşen yağmurları ele alalım.
Hızlı hızlı deniz, akıntı suları önce cama yapışarak bir süre bekliyorlar. Tıpkı bebeğin ilk zamanlar daki hali... hiçbir şeyden habersiz...
Sonra onun yanına binlerce sular gelerek onu değiştirip büyütüyor. Ama bu değişime bedenen değil! Karekter olarak oluyor. Aynı hayatımıza gelen ve bizi değiştiren insanlar gibi... orta yaş evresi.
Daha sonra karekter yoğunluğu veya kirlilikten düşüyor. Bu evrede tıpkı insan ölümü gibi... Zaten insanlar stresten veya üzüntüden hasta olmuyor mu? Yaptıkları hatalar yüzünden!
Yağmuru severdim. Bana çok şey kattı. Kokusu ve yumuşaklığıyla; yaz ve ilkbahar yağmuru... sağlığı ve doğallığı ...
İnsanların acımasızlığı ,karektersizliği ile de hayatıma karışan sonbahar kış yağmuru.
İki grupa ayırdım kendi içimde. İyi!kötü! Ama ikiside her türlü benim için önemli! İlkbahar ve Yaz aylarının yağmurları huzura rahatlığa erdiren... kış ve sonbahar yağmurları da hayatın kirlerini pisliklerini öğreten.
Vücudumuza işleyen deniz suları idi. Bana hayatı öğreten! Ailem olan yine en sonunda bana geri dönen sulardı.
Kısacası yağmuru severdim de. Böyle öküz ölüsü gibi yağınca işler değişiyordu tabii!
Bir kez daha küfrettim. Bugün istanbul'da ilk günüm ve böyle geçmemeliydi. Sabahtan beri bardaktan su boşanırcasına yağan yağmur yüzünden ıslak kediye dönmüştüm.
Şöyle... bir tekrar etrafıma baktım. Kimsecikler yoktu sokakta. Arabalı olan kişiler bile azdı. Etrafta taksi veya dolmuş tarzı bir şeyde göremedim.
Etrafta öylece bakarken gördüğüm arabayla sevindim. Ne taksi veya bir dolmuştu. Ama arabada olan bir kişi vardı. Oda kızdı! Şans benden yana geçiyor galiba?
Üstümü düzeltip elimde bavulla ilerledim.
"Merhaba rica etsem. Beni karahan holdinge bırakabilir misiniz?"
Beklenti dolu gözlerle baktım. Bence kabul ederdi. Nede olsa çok kibar konuştum.
Kadının gözleri uzun süre üzerimde beklerken bakışlarını takip ederek bok mu var? Ne var diye baktım.
Ama bir şey yoktu ki! Bu sefer daha dikkatli bir şekilde bakışlarını takip ederken farketmiş olduğum gerçekle, gözlerimi büyüterek oradan hemen uzaklaştım. Kadın biseksüeldi!Allahım bu çektiğim neydi daha ilk günden! Hem bu yyağmur hemde bu olay! Bakalım sırada ki olay ne olacak?
Olduğum yerden baya uzaklaşmıştım. Arkamdaki kadının "tatlım bu gece bizde kalabilirsin" sözlerini duymamaya çalışarak. Sanki... sanki ne kadar uzaklaşırsam... daha güvenli olacakmış gibi... yada çocukken 'yabancıların yanından hemen uzaklaş tamam mı? Daha güvenli olursun' diyen anne babaların... benim hayatımdan yoksunlukları travma olarak kalmış olabilirdi.
Nefes nefese kaldığımda. Durup etrafıma baktım. Bir yandan da nefes almaya çalışarak valizi kenara bırakıp, ellerimi dizlerime dayadım.
Kendime geldiğimde hala yağmur yağsa bile havaya baktım. Tuzlu deniz suyu gözlerimi yakarken. Etrafın güzelliğine hayran kalmamak elde değildi. Birden uzun süre sonra içimden gelen istekle... burayı resmetmek istemiştim. Kısa bir sürede!
Renkler havada uçuşarak ahenkle birbirine girmişken. Kulağımı korna sesleri geliyordu... geliyordu ama bana daha çok dur! İzle! Bak! Dercesine beni oraya mıhlamıştı! Yine benle çelişen travmatik tarafim devreye girmişti!
Lan!lan! Mal araba çarpacak çekilse ne!
Diye bağırıyordu.İçimde yaşadığım kısa ama bana asırlar gibi gelen zaman da O kazanmış tı... her zaman ki gibi. Ama şimdi benim ölmem yada bayılmam gerekiyordu. Üstün zekama göre de öyleydi.
Yavaşça gözümü açarak etrafa bakındım demek ki sonradan gelen 'rahatlatıcı koku buymuş' diye düşündüm. Sıcak kolları belime dolanmıştı bu da az çok o bölgedeki soğukluğu çekmişti. Etrafa mal mal bakışlar atarken toparlanıp ona baktım. Dondurucu bakışlarıyla tekrar içimi dondurmuştu.
Mahçupça gülümseyip "teşekkür ederim. Saolun" diyip mesafeli ses ve ciddiyet ile konuştum. Ne de olsa ne olacağı belli değil.
Yüzüme bom boş bakmaya devam etti. Bu kadar da kaba olunmazdı ki! Cevap bekler gibi yüzüne bakmaya devam ettim. Bir ara bakışları valizime deyip küstahça gülümsedi.
Bu neydi be!
" bu havada burda olursan böyle olur..."
Anlayabilen var mıydı? Şayet ben anlamadım da!
"Pardon ama anlamadım. Ne demek istiyorsunuz? Adam gibi teşekkürümüzü ettik de,"
Ov... bu biraz fazla kinayeli olmuştu ama banane! Tek kaşımı kaldırarak biraz daha ukala davranış sergiledim. Bu tek başıma olduğum dünyada kendimi korumam lazımdı.
Ben ona meydan okuyan bakışlarımı yollarken sözüne devam etti.
"Evden kaçmak için hem küçük,hemde yanlış gün seçmişsin diyorum"
Anlımı kaşıyarak ne olduğunu anlamaya çalıştım. Ne ara yağmuru unutmuştuk, ne ara dikiliyorduk böyle? Off... allahım yaa. Bir rahat yüzü göremicek miyim?
Bu arada da olsalardı da onlardan kaçsaydım... bir işe yarardı nasılsa... diye düşünmeyi de ihmal etmemiştim.
"Bir seni ilgilendirmez. Ne yaptığım! İkincisi,..." diyip yaklaştım. Dibine kadar. " bilmediğin işlere karışma" diyerek arkama doğru yürüdüm. İçimi çok gıcık bir şekilde oraya bakmak istedim. Ve baktımda.
Arkasına doğru yürüyüp ilerliyordu, çok taktığıda filan yoktu beyefendinin!
Şu an avını yakalayan avcı temsili onu gözlemlerken gördüğüm şeyle ona doğru koşmaya başladım. Elimde valizle!
Bunu yapmak istemiyordum ama yapmak zorundaydım. Bal rengi gözlerini görmemi sağladı... kolundan tutup kendime çektiğim ellerim.
YÜZSÜZLÜK!
Şuan ondan başka yaptığım bir şey yoktu.
"Lütfen beni karahan holdinge bırakır mısın? Hatta bak yalvarırım!"
Kafamı yana doğru eğmiş, şirince gülümserken. Oda kaşlarını çatmıştı.
Yeni kitap! Yeni kurgu! Yorum ve oylarınızı bekleriz efenimmm. İyi günler....

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tozlu Raflar
ChickLitSayısızca inen... birbirinden, parmak izi kadar eşsiz yağmur tanelerinin farkı? Bir kodese girmiş, saklanıp çıkmayı bilmeyen... yağmur tanelerinin bize kazandırdığı iyi, kötü eşsiz ruhlarımıza...şiddetli ilkbahar-yaz yağmurlarının şifa olması. Birb...