Yara Bandını Sevmek

224 17 27
                                    

'
Leon'a...
Seni sevmeye başlayalı çok uzun zaman oldu Leon.Küçük bir kız çocuğu idim,seni sevmeye başladığımda;Ancak şimdi bedeni çürümeye başlamış,yaşlı bir kadınım.Bütün bedenler çürüyor aslında,öyle değil mi Leon?
Lakin acı çeken bir yüreği varsa o bedenin,daha çabuk çürüyor o beden..
Benim acı çeken bir yüreğim var Leon.Seni sevmeye başladığımdan beri acı çeken bir yüreğim var.
Sen beni anlamadın demeyeceğim Leon.Sen beni zaten anladın.Lakin yapacak bir şey yok.Ben gidiyorum Leon...
Ama Sevgilim,bir daha gelseydim dünyaya,yine seni severdim.Canlı canlı çürüyeceğimi bilsem dahi...
Elveda...
                                 -Deniz Gözlü Kız'
O gün eve hiç uğrayamamıştı Hilal.Leon ise sevgilisini eve bırakıp,Halit İkbal yazılarını  Albay Stavro'nun şehit ettiği Haydar'ın çalışma masasının çekmecesine yerleştirdi.Böylece Halit İkbal aranmayacaktı.Artık Hilal'in matbaaya gitmesine bile izin vermeyecekti Leon.
Halit İkbal Mevzusu kapanmalıydı.
Mehmetler de kurtulmuştu.Her şeye rağmen mutluydu Leon.Bir can daha onun yüzünden ölmemişti.Deniz Gözlüsü,ona sığınmıştı.Başka bir şey daha isteyemezdi herhalde.
Gün ağarırken konağa doğru yürüdü Leon.Hilal'i düşleyerek...
Hilal ise içindeki kötü hislerle odasına doğru ilerledi.Kapının ardından,hıçkırık sesleri geliyordu.
Hilal,içeri girdiğinde ablasını ağlar vaziyette gördü.Tahmin etmeliydi.Zira bıraktığı mektupların eseriydi bu...
'Yıldız...'dedi Hilal.Tokat yediğinden beri,onun bir ablası yoktu artık.
'Allah Belanı Versin Senin!'dedi Yıldız.Yıldız'a göre,Hilal onun aşkını(!) çalmıştı.
Hilal sustu önce.Yıldız onu omzundan ittirince,daha fazla dayanamayacağını anladı.
'Sen aşkımı çaldın benim.Nasıl yaptın bunu ablana Hilal?Bana bunu mu reva gördün?Ben Leona aşığım.Görmüyor musun?'dedi.
'Yeter!Asıl ben acı çekerken sen görmedin mi Abla?Yıllardır itip kaktığın yeter!Ne kadınlığım kaldı senin yüzünden,ne bir yaşama sevincim!Hepsini aldın elimden.Sen hiçbir zaman bana ablalık yapmadın!Şimdi de bana ablanın aşkını çaldın diyemezsin!Zira benim aşkını çalacak bir ablam yok!'dedi Hilal.
Yıldız,sustu önce.Sonra daha da sinirlenerek konuşmaya devam etti.
'Ya benim hayallerim ne olacak Hilal?Biz evlenecektik Leon'la...Hepsi senin yüzünden uçup gitti!'dedi Yıldız.
'Ne aşkından ne evliliğinden bahsediyorsun Yıldız?Leonla biz birbirimizi seviyoruz duydun mu beni?Şu hayatta ilk kez biri,seni değil beni seviyor.Ve o'nu kimseye kaptırmaya niyetim yok...'
Yıldız,Hilal'in eşarbını başından çekip elinde sıkmaya başladı.
Hilal tam çığlık atacaktı lakin;
Ali Kemal'in odaya girmesiyle ikisininde sesi, soluğu kesildi...
'Ne oluyor burada?Yıldız?'dedi Ali Kemal...
'Al şu kardeşini götür Ali Kemal.Yoksa elimde kalacak...'dedi Yıldız.
Ali Kemal'in onu dinleyeceğini sanıyordu.
'Ne işi var Hilal'in eşarbının senin elinde?Utanmıyorsun değil mi?Küçüklükten beri bu kızın eşarbını,saçını,tokasını çekmeye.Uğraşma kardeşimle Yıldız.'
'Sen de Hilal'in yanında ol!Neden kimse sevmiyor beni?Gerçi senin gibi bir abi olmaz olsun.Ayyaş,berduşun tekisin.'dedi Yıldız...Çok ileriye gitmişti.Lakin ikiye karşı birdi.Ve bu onu daha çok sinirlendiriyordu.
'Neden seni kimse sevmiyor düşündün mü hiç Yıldız?..Çünkü insanları kanatıyorsun...'dedi Ali Kemal...Ziyadesiyle kalbi kırılmıştı..
'Ali Kemal!'dedi Yıldız.Af dileyen bir ses tonuyla.
'Kes sesini be!'dedi Ali Kemal.
Ve Yıldızı odada pişmanlığıyla yalnız bıraktılar.
...
Hilal sabahı sabah etmiş,lakin uyuyamamış erkenden uyanmıştı.
Gecelikleri üstünde,terliklerini ayağına geçirip mutfağa indi Hilal.Annesinin odasına baktı önce.Gitmişti.Zaten Vasili ile aynı sofraya oturmak istemediği için kahvaltısını hastanede ediyordu.Babaannesinin odasına girdiğinde bir not buldu.Babaannesi zengin bir aileden geliyordu.Bilgili,okur yazar bir kadındı Hasibe.
'Yavrum,Yıldız ıslah olsun diye bir hoca buldum.Okuyup üflettireceğim.Sonra da Marika kızım teyzene uğrayacağım.Haberin ola Hilal'im.'
Gülümseyerek notu bırakıp odadan çıktı.
Yıldız zaten evde yoktu.Ali Kemal desen keza öyle.Yunan Generalleri ise konaktan herkesten evvel çıkmışlardı.Kirya Veronika ise Atina'ya gitmişti.
Evde yalnız olduğunu düşünerek mutfağa ilerledi Hilal.Ev bomboş derken,Hilal'den sonra teğmen de mutfağa girdi.
'Küçük hanım?'dedi Leon. O da kendini evde yalnız zannediyordu galiba.
Hilal kendini hazırlıksız hissetti.Saçları eşarpsız,ev elbisesi niyetine giydiği elbisesiyle geziyordu evde.Utanmıştı.
Hilal,mutfaktan çıkacakken Leon kolundan tutup onu kendine çevirdi.
'Hilal,yapma ne olur.Bir kez olsun bırak kendini.Güzel bir gün geçirelim birlikte.Söz senden bir daha hiç bir şey istemeyeceğim.Yathì?'
Hilal düşündü önce.Bunu Leon'a borçluyum.Aldığım her soluğu ona borçluyum aslında,diye de düşünmeden edemedi.İstediği neyse ona verecekti.
'Âlâ.Ne yapacağız Leon?'dedi Hilal.Haklı olarak pek meraklıydı.
'Kekimden daha önce yemediniz sanıyorum Hilal.'dedi.
'Evet,yemedim.Lakin kek dediğiniz sade olmaz ki Teğmen.Portakallı olsun bence.'dedi Hilal.
Leon Hilal'i kıramazdı. Lakin evde portakal yoktu.
'Başka zaman ben sana portakallı da yaparım deniz gözlü.Lakin şuan sadeye mahkumuz.Çünkü evde portakal yok.'dedi üzgünce.
Hilal aklına bir fikir gelmişçesine gülümsedi.

Smyrna|HiLeon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin