Bilinmeyen Gerçekler-1

4.3K 30 12
                                    

Yağmur hiç bu kadar korkunç olmamıştı...Ahh! Tanrım, donuyordum resmen!Evet, sanırım biraz daha bu soğukta yürürsem yere yığılıp kalacaktım kesinlikle. Son kez ayaklarımdaki gücü bulmaya çalıştım.Adımlarımı hızlandırdım ve karanlıkta önümü göremesem de koşmaya devam ettim.Yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu.Bilincimse yerinde değildi.Dizlerimin bağı bir anda çözüldü ve kendimi yerde buldum! Dizim ne kadar da acımıştı öyle. Gözlerim kapanmak üzereydi. Ve daha fazla dayanamadım, sırılsıklam olmuş elbiselerimle kendimi uykunun kollarına teslim ettim...

Uyandığımda hissettiğim sıcaklık beni biraz kendime getirdi. Hâlâ yerler ıslaktı evet, fakat güneş bütün sıcaklığıyla gökyüzünde parlıyordu. Elbiselerimin sırt kısmı tek ıslaktı. O da şu an yerde uzanıyor olmamdan kaynaklanıyordu. Yavaşça doğruldum ve üstümdeki tozları böcekleri ve yaprakları silkeledim. Saçlarım bayağı dağılmıştı. Saçımdaki tek tokayla tutturmaya çalıştım yapabildiğim kadar.Fena da sayılmazdım. Güneş yavaş yavaş kendime gelmemi sağlıyordu. Kemiklerim sızlıyordu o ayrı ama dün geceden daha iyidim. Kuru bir taş bulup oturdum ve dün olanları aklımdan bir bir geçirmeye başladım....

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Her zamanki av gezilerinden birine çıkmıştık.Abim Edward, ben ve küçük erkek kardeşim Ron beraberdik. Ormanın derinliklerine dalmıştık. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama at seslerini duyunca kulak kesildik. Hayır, bunlar düşman atı falan değildi.Bunlar bizim muhafızlardı. Neden gelmişlerdi ki? Biz zaten yanımıza kendi şövalyelerimizi almıştık ki! Abim Edward'a yaklaştılar ve bişeyler söyledikten sonra tekrar atlarına

binip beklemeye başladılar. Bişeyler olmuştu ama ne!? Abim yanımıza geldi ve:

-Saraya dönmemiz gerekiyor Laura!

Önce küçük bir şaşkınlık geçirdim. Kesinlikle bişeyler yolunda değildi.Hem daha bir kuş bile vurmamıştık. Yani daha ava çıkmış bile sayılmazdık.Bu geziyi böyle sonlandıramazdık.İtiraz etmem lazımdı. Hemen harekete geçtim:

-Ama abi biliyorsun daha yeni geldik. Hem bişey bile avlamadan geri mi dönücez?

-Laura bişey sormamanı rica edebilir miyim lütfen? Acil bir durum varmış ve saraya dönmemiz gerek.

-Abi acil durum bizi ilgilendirmiyorsa eğer, ben ve Ronalds burda kalsak?

-Bu konuda hiçbir bilgim yok ama Laura daha fazla ısrar etmesen?

-Tamam neymiş konu nolmuş?

-Babam bizim saraya dönmemizi istemiş acilen. Düşmanlarımız var sen de biliyorsun.Ve şu an tehlikede bile olabiliriz.

-O zaman muhafızlar da kalsın bizimle.Sen git Saraya, babamla ne işiniz varsa yapın ama biz biraz daha gezinelim hem ava çıkmıştık unutma abi!

-Kralın bu işe çok kızacağını siz de biliyorsunuz Lady Laura!

-Peki Lord Edward, bütün sorumluluğu üstüme alıyorum ve çoook teşekkür ediyorum

-Kendinize dikkat edin ve fazla uzağa gitmeyin ayrıca sadece 2 saatiniz var ona göre! Seni seviyorum hiç büyümeyen minik prensesim.

-Ben de seni seviyorum Abim. Sözümde duracağıma emin olabilirsin

Abim Ron'a döndü ve:

-Sen, küçük bey, şimdi benim yerimi alıyorsun ve büyük koruma sensin unutma! Ablan sana emanet. Kendinize dikkat edin..

Bunları söyledikten sonra atına bindi ve son kez bize el sallayıp tozu dumana katarak gözden kayboldular. Şimdi eğlenebilirdik işte.Elime ok kılıfımı ve yayımı aldım Ron da ben ne yapsam onu yapıyordu. Ben 18 yaşındaydım.Ron'la aramızda 4 yaş vardı ama sanki aramızda hiç yaş yokmuş gibiydi.Hem bana abla demezdi hem de aramızdan su sızmazdı. Bir de benim hiçbir şeye değişmediğim ablam Victoria. O ise benim hayatımdaki en güvendiğim insan. Benim üvey Ablam olmasına rağmen!

Bilinmeyen GerçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin