Aşk, onu gördüğünde kalbinin ritminin hızlanması, sanki yerinden çıkacakmış gibi atmasıdır. Onun yanında hep kendini güvende hissetmektir. Tek sözüyle kırar bazen seni ama bir bakışıyla insan affetmek ister. Onun canı yandığında senin canının da yanmasıdır. Hep yanında olsun istemektir. Onunla ilgili hayaller kurmaktır. Göz göze geldiğinde gözlerini onun gözlerinden çekememektir. Canını en çok yakan, ama en çokta seni yangınlardan kurtarandır aşk. Aşk bağlanmaktan korkmaktır. Aklına geldiğinde nedensizce sırıtmaktır. Gözleri seni kendine çeker, bir ömür bakmak istersin. En çok birisine gülerek bakarsa kıskanırsın. İçinden keşke bana da böyle gülse dersin. Sana güldüğünde, gülüşünü hafızana kazırsın. Gözlerini kırptığında gider diye kırpmak istemezsin. Yanına yaklaştığında hızlı hızlı atan kalbinin sesini tebessüm ile dinlemektir. Hele de kokusu, sana en çok huzur veren kokusudur. Rahatlatır, sakinleştirir, kendine daha çok bağlar. Ondan uzak durmak istese de hep onun yanında bulur kendini. Aşk insanın cesaretini kırar. Sürekli korkutur insanı. Aşk, insanın cesaret edemediği ama farkında olmadan aşkı yaşamak istemesidir. Aşk beyazdı, masumluktu. Aşk kırmızıydı, tutkuydu. Aşk maviydi, umuttu. Aşk turuncuydu, sarıydı, neşeydi, canlılıktı. Aşk yeşildi, huzurun rengiydi. Aşk mordu, pembeydi, siyahtı. Aşk tek bir renge mahkum değildi. Aşk her renkti, çünkü her rengin anlamı farklıydı...