Ah,Hayır,hayır Tanrım yapma bunu bana getirme onu buralara tam geçmişimden kurtulmak üzereyken Chrisi çıkarma karşıma,Chris sınıftan içeri girmiş kendini tanştırmış Emma'nun arkasına geçmişti ona karşı sırıtıyorsu,Emma ise yapmacık bir şekilde ona okulu tanıtıyordu,birden kıskançlık hormonlarım devreye girsdi hadi ama ondan ayrılalı çok oldu küçük cehennemlik,onu sen terkettin Chris gerçekten ve gerçekten çok yakışıklydı bir kere sarışındı tamam Avustralya'da çok fazla sarışın var ama onun gözleri ve sözleri anlamlıydı, hayata gelme amacı olanlardandı.Tamam fazlasıyla da çapkındı,belki bu yüzden ayrıldık ama hala ve hala aşıktım. Ders başlamştı Ah ne güzel ders Rehberlik herkes birbirini tanıtacak,Chris benim varlığımı görecek ne hoş bir dünya (!) Sıa bana gelince hem acılı hem de küçümseyici bakışlar bir arada bana bakıyordu, herşey bir yıl içinde olmuştu babamın ölümü annemin hastaneye kaldırılışı benim uyuşturucu bağımlısı teyzemle yaşamam, Be-en Alison Mckenize 11. sınıf öğrencisiyim aslen Melbourne'luyum bu kadar. ve yerime geçtim Chris beni görmüştü, Siktir, ah okul gününü ilk küfrü.Tamam dostum saikn olmalısın sadece gördü tanımasına imkan yok ne diyorum ben ayrılalı 1 yıl oldu ve 1 yıl içinde evrim geçiremem ya Ders bitmeli ders bitsin hadi bee tam tamına 30 dakika boyunca aklımdan geçen tek cümle Ders Bitsin oldu, ders bitince ne olacaktı? peki Ah Chris salağı benimle konuşmak isteyecek Ah daha neler! Sonunda kurtarıcım çalıverdi,sınıftan çıkmamla Mrs. Egoya çarpmam bir oldu.
-Hay gözüne
-B-ben özür dilerim
"Alison" Chris'in kalın sesi ayak tabanlarımı yağlarcasına koşmamı sağladı. Okulun sonuna gelmiştim, Hizmetli deposu tek seçeneğimdi,Çamaşır suları beni bekliyordu.
"Alison,Alison Tanrım nereye kayboldun sen." Zil çaldı bu sene benim kurtarıcım sen misin Ulu zil? iki dakika sonra bir kaç hışırtı ve o tanıdığım gözlerin sahibinin sesi "Çık artık,Bayan Kırmızı Oh veya Bayan Kekeme" Bu kadarı fazlaydı.
-Bana bak or...
-Laflarına dikkat et Bayan Kırmızı,yoksa seni kas yığını sevgiline gönderirim.
-O benim sevgilim değil
-Her ne boksa niye derste değilsin Bayan Kırmızı
şimdi fark etmiştim, elleri bileklerimdeydi Siktir bir esir oldum iyi mi? ama bu beni iyi hissetirmişti.
- Bak ben Bayan Kırmızı değilim Adım var Adım Alison
-Alison mı? Alison ha?
-Senin ki ne Mrs.
-Ramon,Ramon Froman.
Ramon hah? Ramona gibi mi? Salakça sorum Ramonı şaşırtmıştı. İsveçliyim ben deyince aklıma salak Swedish Fish şarkısı takıldı.Swedish Fish Swedish
-Kesecek misin sesini
+Pardon yaa
-İyi, burada ne yapıyorsun?
-Imm, şey gizleniyordum.
Yüzünde o salak gülümsemesi parlamaya başladı,işte başlıyoruz dedim içimden.
+ O kas yığıntısından galiba? Ne oldu yoksa ona deliler gibi aşık mı oldun?
-Hayır, hem bu seni hiç ilgilendirmez.
+ Tamam ağır ol bakalım. Buraya gelen ben değil sensin.
Elleri hala bileklerimdeydi bu kadar temas çok fazla gelmeye başladı ama o sıcaklık ve baskı garip bir şekilde beni rahatlatıyordu. Kollarında çırpınmaya başladım tam o sırada ayak sesleri ve Chris'in sesi geldi bana sesleniyordu. Ramon işaret parmağını ağızına götürüp sessiz ol diyordu ben ne olduğunu anlamadan beni kolumdan çekip sürüklemeye başladı adrenalinden ellerim soğumaya kalp atışım hızlanmaya başladı. Sonunda Ramon beni sürüklemeyi bıraktı mahzen gibi bir yerdeydik heyecandan nereye gittiğimize bile bakmamıştım.Ağzım ayrılmış olacak ki Ramon bilmiş bilmiş sırıtmaya başladı.
+Ne oldu nutkun tutuldu galiba?
-Burası da neresi?! Sen ne yaptığını sanıyorsun?
+Sana yardım ediyorum işte daha ne istiyorsun. Burayı pek kimse bilmez burası eski bir malzeme dolabı eskiden burada ileri kimya dersleri için malzemeler olurmuş.
-Se..sen bunu nereden biliyorsun?
+Okulu turlamayı severim bir de bazı arkadaşlarım yardımcı oluyor diyelim.
Bunu söylerken göz kırpmıştı. İşte o zaman galiba bende bir şeyler oldu ne kadar yakışıklı olduğunun farkına varmıştım. Chris'e pek benzemiyordu. Saçları koyu kumral gözleri ise harika bir yeşil rengiydi. Uzun boyuyla şekilli vücudu ise onun tamamlayıcısıydı. Ama gözleri o kadar derinden bakıyordu ki ah unutulacak gibi değildiler. Onun da beni incelediğini fark ediyordum ben de pek yabana atılacak biri değildim gözlerim anne ve babamın gözlerinin karışımı gibi kehribar rengindeydi gün batımında hafif kızıla dönerdi bu hali benim en sevdiğim yanıydı. Saçlarım ise bugün pek iyi gününde olmasada idare ederdi. Koyu kestane saçlarımın uçlarında daha açık renk hafif bukleler beliriyordu.
O kadar uzun sürdü ki bir an hiç bitmeyecek sandım. Ve yine kurtarıcım duyuldu, zil sesi bizi kendimize getirdi. Büyük bir oh çektim içimden. Roman konuşmaya başladı:
+ Artık seni aramaktan vazgeçmiştir sanırım ,gidebilirsin
Ona boş gözlerle baktım ne yani bu muydu bu kadar bakışmadan sonra bu mu söylenrdi. Bozuntuya vermedim 'tamam' diyerek hızla ayrıldım.
Sonraki saatler ölüm gibiydi Chris ile köşe kapmaca oynadık resmen Roman'ı ise bir kere okul dolaplarının orda arkadaşlarıyla konuşurken gördüm yine gözlerimiz buluştu ama dikkatini hemen başka birine verdi. Bu çocuk ne yapmaya çalışıyor acaba diye geçirmeden edemedim.
Kimseyle karşılaşmamak için hızlıca eve doğru yöneldim işte gidiyordum -evime- teyzemin somurtkan suratını görmeye.