Bozkurt efsanesi

49 2 3
                                    

Bozkurt, Türk milletinin totemidir. Totem, İçtimaî mana taşıyan bir semboldür. Bozkurtun totemliği de ayrı Türk zümrelerinde başka başka anlaşılmıştır. Göktürklerde dişi kurt, bir cedde (büyük anne); Uygurlar için erkek kurt, bir ceddir. Oğuzlarda ise erkek bozkurt büyük seferlerde önderlik eden bir millî kılavuzdur. Türklerin, kurdu totem olarak melafetmelerinin manası yabancılar tarafından izah edilmiştir. Arap tarihçisi Mesudî'ye göre bu, Türkleri diğer milletlerden ayıran bir millî karakterin ifadesidir. O, eski Kuşanlara ait bir hikâye anlatıyor ve diyor ki:

"Türklerin en büyük padişahlığı Çin ile komşu olan Kuşan Devleti olmuştur. Ona Dokuzoğuz da diyorlar. Bunlara yırtıcıların ve atların padişahı derler (Melik üs'süba ve'lhiyet). Çünkü dünya devletleri arasında onlardan daha kudretli, daha şevketli ve şiddetli, memleket idaresinde onlar kadar mazbut bir devlet yoktur. Ve dünyada en çok at yetiştiren millet de bu Kuşan Türkleridir". Burada milâttan evvelki Kuşanlarla milâdî X. yüzyıla (yani Dokuzoğuzlara) kadar Kansu ve Çin arasında yaşamış olan devlet irade olunmuş. Bunlara Altın Han demişler. Mısırlı Aybek oğlu Abdullah'ın naklettiği rivayetlerde Çengiz'in büyük ceddi olarak tanıttığı Kara Alp Arslan da arslanlar ve diğer yırtıcı hayvanlar arasında dağlık yerlerde yetişmiş bir kahraman olarak tanıtılmıştır. Oğuz Destanı'nda Kül Erkin Han'ın oğlu olan Tuman Han hakkında, yırtıcı hayvanların dillerini bildiği; bir ihtiyar kurdun üç genç kurtla kendi aralarındaki konuşmalarını dinleyerek memleketin refahını temin eden tedbirler aldığı anlatılmıştır.

Kurt, başlıca harplerde yol gösteren bir kılavuzdur. Uygurca Oğuz Destanı'nda Oğuz Han'ın her seferinde bir mavi kurdun orduya rehberlik ettiği, seferin sonu gelince bu kurdun yere oturduğu anlatılmıştır. XI. yüzyılda Semerkant'ta yaşayan Süryanî metropolidi Michael, Selçukîlerin İran'ı istilalarını anlatırken onların eski cedlerine İran seferlerinde köpeğe benzer bir hayvanın (yani kurdun) yol gösterdiğini anlatırken, kurdun rehberlik ettiği bu seferin Muhammed Peygamber'den 100 sene evvel, yani milâdî V. yüzyıl ortalarında, vaki olduğunu ifade etmiştir. O diyor ki: "Bu yırtıcı hayvan bir sefer zamanı gelince, Oğuzlara yakın gelerek Türk dilinde, 'Göç! Göç!', yani göç edeceksiniz, diye ulurmuş. Oğuzlar bu hayvana tam yanaşmıyorlardı. Ancak göz görecek yerden onu takib ederler. Sefer tamam olunca oturur. Oğuzlar da durur. Sonra bu hayvan kaybolur ve ikinci bir sefer zamanı gelinceye kadar görünmez".

Oğuz Destanı, böyle seferlerin sadece kurdun işaretiyle başladığını anlatır. Uygurca Oğuzname'de seferlerin başında kurdun resmi de konulmuştur. Yoksa sefer hakanın isteğiyle ve halkın uymasıyla başlar. Sefer kararlaştırıldıktan sonra kurt ortaya çıkar ve kılavuzluk eder. Yani bir seferin zarureti, kurt tarafından ilham edilmez.

Göktürklerde, Karluk ve Halaçlarda bozkurt, bir mürebbiyedir. Büyük ced bir mağarada doğuyor. Oraya dişi kurt gelip, sütü ile çocuğu büyütüyor. Kurdun iki çocuğu vardır, Türkün ceddi de onların yanında üçüncü oluyor. Bu gibi akideler eski Etrüsklerden Romalılara geçmiş ve böyle iki yavruyu emziren bir kurdun resmi, geçen sene Türkistan'da ve Ora Tepe şehrinin yanında yapılan kazılarda bir duvarda bulunmuştur.

Bu duvar IX. yüzyılda yapılmış, belki daha eski, bir binaya aitmiş. Geçen sene (1968'de) Tahran'da toplanan İran Sanatı Kongresi'nde Rus profesörü Belenitski, "Bu resim Roma efsanesinin Türkistan'dan geldiğini ifade edebilir." demişti. Çünkü bu tip resmin Sasanîler zamanından kalan bir örneği Roma kurdundan farklı imiş. O hâlde Ora Tepe kurdu, eski Roma'dan daha eski bir resimden alınmış olabilir. Bu kurda Moğol ve Türkler, her iki dilde müşterek olan bir kelime olmak üzere "Açina" (Moğollarda Açino); Hudud'ül Âlem kitabında "Asena" demişler. Göktürklere ait rivayette kurdun Türk olan çocuğu ve on iki kabilenin reisi sıfatıyla on iki çocuk bu kurttan doğmuş veyahut onun tarafından emzirilerek beslenmiş.

Korkunç Bilgiler(BİTTİ.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin