1.Bölüm HOGWARTS EXPRESSİ

133 14 7
                                    

9 u 3 çeyrekli Peron mu? Öyle bir şey olduğunu daha önce duymamıştım. Büyücü dünyasındaki o tuhaf ve harika şakalardan mı bu? Yoksa yanlış kağıdı mı verdi? "Raven bir sorun mu var tatlım?" dedi kadın sesi. Hayır , onları zaten zor ikna etmiştim eğer bir sorun olduğunu anlarlarsa eve geri dönerdim. Bunca yıl bekledikten sonra bunu mahvedemezdim. Başımı olumsuz anlamda sallayarak "Hayır anne sadece ufak bir işi halletmem gerekiyor. " dedim yalanla ve etrafta bir görevli olması için dua ettim. Hızla etrafıma bakarken üniformalı adamı gördüm. Mutlulukla "Ufak bir şeyi soracağım sonra hemen geleceğim " dedim arkamda olan anne ve babama. Babam "Tatlım Peronu bulmakta sorun mu yaşıyorsun ?" dedi ama ona cevap vermeden görevliye ilerledim. Üniformadan ne kadar şişman olduğu belli oluyordu. Başına taktığı şapkayla kel olan kısımları kapatmaya çalışıyordu ama pek de başarılı olduğu söylenemezdi. Orta yaşlarda olmalıydı. Derin bir nefes alarak görevinin tam önünde durdum. Elimdeki kağıdı ona göstererek "Bu Peron nereden kalkıyor acaba?" diye sordum. Görevli boynunda asılı olan gözlüğünü takarak bir bana bir kağıda baktı. Gözlerinden ateş ler saçarak kağıdı buruşturdu. Ve elime verdi. "Git ve başkasıyla kafa bul çocuk" dedi öfkeyle. Ardından da sinirle adımlarla trenin diğer tarafına geçti. Şimdi kafasına bir büyü yollamak vardı da neyse. Ben elimdeki buruşmuş kağıda bakarken aynı zamanda da ne yapacağımı düşünüyordum. Dumbledore her şeyi düşündün. Onları ikna ettin ama bunu nasıl düşünemedin diye söyleniyordum. Annem ve babama Hogwarts trenini bulamadığımı nasıl söyleyecektim? İkiside muggle olduğu için bu tür şeylere pek alışık değildi. Aslında ilk Hogwarts kabul mektubum geldiğinde bunun küçük çocukların yaptığı bir şaka sanmışlardı. Ama sonraki 3 gün boyunca mektup gelmeye devam etmişti. En sonuncusunuda bizzat Albus Dumbledore getirmiş ve durumu açıklamıştı. Benim gibi özel çocukların eğitildiği bir okulun müdürü olduğunu söylemişti. Ve izin verirlerse bende onlara katılacaktım. Ancak annem ve babam mantık dünyasına inen bu darbe yüzünden gitmemden pek de emin değildi. Sonuç olarak gitmemi istemediler-ki bundan dolayı onlarla günlerce konuşmadım. Bunun üzerine Dumbledore ' un ayarladığı bazı profesörlerden eğitim aldım. Başta benden pek ümitleri olmayan profersörlerin zaman geçtikçe kavrama yeteneğimin oldukça güçlü olduğunu söyleyerek eğitime devam ettiler. İksir , tılsım , aritmansi , kehanet hepsinide zorunlu olarak öğreniyordum ve bu çok hoşuma gidiyordu. Dumbledore da ayda bir kez ziyaretime geliyor eğitimde neler öğrendiğimi görüyordu. Okulda görülen karanlık sanatlara karşı savunma dersini bana bizzat o öğretiyordu. Bunu neden yaptığından emin değildim ama bana karşı oldukça ilgiliydi. Hogwarts a gitmeyen diğer çocuklarda böyle mi eğitiliyordu? Yaşıtlarıma göre büyü bilgim oldukça gelişmişti. Şu anda 4. Sınıf dersleri almam gerekirken ben 6. Sınıf düzeyindeydim. Dumbledore ikinci babam gibiydi ve ona gerçekten değer veriyordum. Daha önceden doğru dürüst bir arkadaşım olmamıştı. Sebebiyse annem ve babam. İkisi de yazar ve bundan dolayı sık sık taşınıyoruz. Dünyayı gezdim diyebilirim hatta. Ama bu yıl farklı. Bu yıl sonunda anne ve babamı ikna etmeyi başardım. Bu yıl 10 yaşından beri hayalini kurduğum okula gidecektim. Ve ben o okulun trenini bir türlü bulamıyordum. Umutsuzluk etrafa bakınırken elinde sincap bulunan kızıl saçlı bir kız gördüm. Ellerinde valizleriyle ailesiyle vedalaşıyordu. Anne ve babası gittikten sonra sincabı kafesine geri koydu. Benim yaşımda gibi görünüyordu. Sonra gözlerim ellerindeki kitaplara takıldı. Bu kitaplardan bende de vardı. Dumbledorla Dragon yolundan almıştım. Bekle... Bu kız da Hogwarts öğrencisi olmalıydı. Yüzüm mutlulukla karışık bir hal aldı. Hızla kıza doğru koştum. Yanına ulaştığımda bir an ne diyeceğimi şaşırdım. Ben söze başlayamadan kız bana döndü. Gerçekten büyük yeşil gözleri vardı. Hafif çilli yüzüyle ve kızıl saçlarıyla çok güzeldi. Elimdeki buruşmuş kağıdı ona gösterdim. Şaşkın bir ifadeyle bana dönüp "Demek yeni öğrenci sensin. Vay canına seninle ilk ben tanışıyorum sanırım. " dedi heyecanla. Ardından devam ederek "Ben Lily Evans. Tanıştığıma memnun oldum " dedi elini uzatarak. Bana uzatılan ele bir bakış atıp sıktım. Nezaket kurallarına göre benimde kendimi tanıtmam gerekiyordu sanırım. "Bende Raven Sparrow. Tanıştığıma memnun oldum Lily. Ah şey.... Lily dememde bir sorun yok herhalde?" dedim çekinerek. Gülümsemesi yüzünde büyüyerek "Tabi ki diyebilirsin. Bu arada sanırım sende benim gibi...yani burda olduğuna göre..şey...yani bilirsin.. '' diyerek geveledi. İlk üç saniye ne diyeceğini merak ettim. Ama sonradan bana olan utangaç bakışlarından anladım. Başımı olumlu şekilde sallayarak ''Evet ben de muggle doğumluyum. Sanırım bu öbür tarafta biraz fazla önemli.'' dedim gülerek. Benim gülmemle rahatlayan kız elindeki valizleri göstererek ''Eşyaların nerede?'' diye sordu. Arkayı göstererek ''Annem ve babamda. '' dedim arkamı dönerek. Bu sırada annem ve babam beni görmüş bize doğru geliyorlardı. ''Treni bulabildin mi?'' dedi annem endişeli bir sesle. ''Pek sayılmaz ama bilen birini buldum'' diyerek Lily ' i gösterdim. Birkaç dakika içinde tanışma faslı bitti. Lily kolundaki saate bakarak ''Gitsek iyi olur yoksa treni kaçıracağız '' dedi. Valizlerini ve sincap kafesini aldıktan sonra bana yaklaştı. Karşımızdaki duvarı gösterip ''Bak şimdi yapacağın şey çok basit. Derin bir nefes al ve duvara doğru koş. Duvar bir kapı. Büyücü olduğun için geçmene izin verecektir. '' dedi ve geri çekildi. Valizi sıkı sıki kavrayip bana baktı. "Eger çok heyecanlıysan koşman daha iyi olur " dedi ve ben daha neler olduğunu anlamadan elindeki eşyalarla duvara doğru koştu ve ortadan kayboldu. Bu benim biraz korkmama sebep olmuştu. Ya duvarın arasında sıkışırsam ne olacaktı? Anneme döndüm. Eşyalarımı aldıktan sonra '' Biliyorsun eğer kendini rahatsız hissedersen söyle seni almaya geleyim. '' dedi babam. Başıma bir şey gelecek diye çok korkuyordu. Yanağına bir öpücük kondurup duvara döndüm. Lily 'nin dediği gibi derin bir nefes alarak duvara doğru koştum. Ne olduğunu bir an için anlayamadan karanlık bir delikten içeri çekildim. Ve karşımda kıpkırmızı yeni boyanmış Hogwarts trenini gördüm. Aynı kitaptaki gibiydi. Upuzun ve öylesine güzeldi ki...Görmek için bunca zaman beklediğim tren şimdi karşımdaydı. Daha bakmaya doyamadan biri tarafından sürüklenmeye başladım. Bu Lily ' di. ''Bir an için vazgeçtin sandım'' dedi gülerek ve trene doğru ilerledik.

Siria 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin