4.Bölüm

26 2 1
                                    

Gün sonunda Lily , James , Peter ve ben revire doğru ilerliyorduk. Gün boyunca ders yoğunluğundan gitme fırsatımız olmamıştı ve Sirius u kütüphanedeki geceden bu yana hiç görmemiştim. Nasıl olduğunu merak ediyordum. Remus ise kim bilir ne durumdaydı. Canı sıkılmasın diye birkaç kitap almıştım. Ama yemekten önce çıkacaklarını öğrenince geri bıraktım.
                   Revirin kapısına yaklaşırken koridorda bilindik bir ses duyuldu. "Sirius Hayır o şişeleri hemen bırak! İçindekileri içersen seni Dumbledore bile uyandıramaz! ...... Sirius Hayır bırak o kutuyu yatağına geç!....Bu da ne yoksa... Tezek bombaları SİRİUSSSS..." Bu Madam Pomfrey'in sesiydi. Ve oldukça da sinirliydi. James kapıyı açtığında iğrenç koku etrafa yayıldı. Madam Pomfrey elindeki asayla bu pis koku kaynağını yok ediyordu. Aynı zamanda da Sirius u görünmez bir iple dolamış , hareket etmesine izin vermiyordu. Sirius yatağında sırıtarak olanları izliyordu. Bağlanmış olmak dışında her şeyden memnun gibiydi. Onun hemen yanındaki yatakta olan Remus ise her ne kadar gülmemeye çalışsa da yastığın altından onlara sırıtıyordu. Kapı sesiyle bize dönen Madam Pomfrey alnındaki terleri silerek "Ah neyse ki siz geldiniz. Artık dayanamayacaktım. Gözünüz onların üstünde olsun ve..." dedi yeniden Siriusa dönerek "...o ipleri akşam yemeğine kadar çözmeyeceğim! '' diyerek odayı terk etti. Kapıdan çıkar çıkmaz Lily ve ben hariç hepsi gülmeye başladı. James kahkahalarla Sirius ' un yatağına ilerlerken ''Dostum biz olmadan nasıl eğlenirsiniz ? '' diye ona sahte bir şekilde kızdı. Peter , Remus ' un yatağının kenarına ilişirken ''Slytherinle siz yokken uğraşmak keyifli olmuyor hızlı iyileşin.'' dedi.  Sirius ' un gözleri James 'ten ona doğru dönerken göz göze gelmiştik. Yüzündeki yaraları görünce çığlık atmamak için zor tuttum kendimi. Sağ yanağının derisi soyulmuş , kaşı yarılmıştı. Gözlerinden uyku akıyordu. Ne kadar çapkınca gülümsemesi hala yerinde duruyor olsa da yine de yorgundu. Hızla Remus ' a dönerken pek bir şeyi olmadığını ama onun da yorgun ve uykulu olduğunu gördüm. Sirius Remus' tan hastalık kapmışsa bu yüzünün hali neydi o zaman? Başımı Lily ' e çevirdiğimde aynı şeyleri onun da sorguladığını fark ettim. Tekrar onlara dönerken ''Yüzüne ne oldu? '' diye sordum. Bu soru kahkahaları keserken ciddi bir hal aldıkları belli oluyordu. Peter ' ın beti benzi atarken Remus göz teması kurmamaya özen gösteriyordu. ''Burada pek uslu durmadım birkaç şişe kırdım ve pek hoş şeyler olmadı. Şuradaki...'' diye işaret ettiği cam kırıklarının olduğu yere baktım. Hala pembe bir dumanın yükselip havaya karışmakta olduğunu gördüm. ''...yüzümü bu hale getirdi.'' dedi Sirius. Oldukça rahat bir tavır takınıyordu. Şişedeki bir ilacın bir insanın yüzünde böyle yaralar oluşturabileceğini bilmiyordum. James konuyu değiştirmeye çalışarak ''Akşam yemeğinden önce çıkacaksınız sanırım '' dedi heyecanla. Peter da ona katılarak ''Slytherin bizi çok özlemiş olmalı özellikle de Malfoy '' dedi gülerek. Dörtlü kendi aralarında konuşurken gözlerim hala Sirius ' un yaralarının üstündeydi. Göz göze geldiğimizde yüzündeki sırıtış silindi. Ve ciddi bir şekilde bana bakmaya başladı. Başımı olumsuz anlamda sallayarak Güzel hikaye ama beni inandıramadın diye içimden geçirdim. Lily ' e dönüp kısık sesle '' Bu hep oluyor mu? '' diye sordum. Başını olumlu anlamda sallayarak ''Neredeyse her ay...ama ne olduğunu nasıl olduğunu çözmüş değilim. Her neyse sır gibi koruyorlar. Ne zaman sözünü açsam dördü bir olup konuyu değiştiriyorlar. '' dedi. Büyük yeşil gözler merakla parıldarken bu durumu birlikte çözebileceğimizi düşündüğünü biliyordum. Haklıydı da.

     Madam Pomfrey en sonunda Sirius'u çözmeye ikna olmuştu. ''Sizi uzun bir süre görmek isteyeceğimi pek sanmıyorum Mr. Black! '' dedi iğneli bir tonla bizi uğurlarken. Sirius' un dudakları yukarı kıvrılırken başında bir şapka varmış edasıyla onu çıkarıp eğildi ve ''Korkarım kısa bir süre sonra yeniden beraber olacağız Madam Pomfrey. '' dedi. James onu kolundan sürükleyerek ''Yarın Quidditch seçmelerimiz var Madam umarım bir sorun çıkmaz ve bizde gelmek zorunda kalmayız'' diye mırıldandı. Quidditch mi? Ah okulda Quidditch maçları oldugu aklımdan çıkmıştı. Quidditch evet sonunda gerçek bir Quidditch maçı izleyebilecektim. Dumbledore her gelişinde bana yeni bir maç özeti getiriyordu. Getirdikleri de güzeldi ama gerçeğini izlemek hatta oynamak çok daha keyifli olacak gibi duruyordu. Yarın seçmeler varsa şansımı denemeliydim. Gerçekten çok iyi bir Arayıcı ya da Kovalayıcı olabilirdim. İlk süpürgemi aldıklarında dur durak bilmeden sürekli uçmuştum. Özellikle Quidditch maçlarını izledikten sonra beni süpürgeden indiremediler. Bir an için kendimi izlediğim maçlardaki oyuncuların yerine koydum. Heyecanla James' e dönerek ''Geçen yılın Arayıcısı kimdi James? '' diye sordum. Çünkü geçen yıl takımda kalacak kadar iyiyse bu yılda kesinlikle şansını deneyecekti. James koluna girdiği Sirius' u bırakarak gururlu bir edayla ''Geçen yılki Arayıcımız muhteşem yeteneklerle bezenmiş biriydi. Resmen bu iş için doğmuştu'' dedi. Ona ciddi misin? der gibi baktım. Lily beni dürterek ''James takımın Arayıcısıydı. Ve gerçekten çok iyiydi. Onun yerini alabilecek biri olduğunu sanmıyorum.''diye ekledi. İçeri girdiğimizde herkes masadaydı. Birkaç yüz hızla bize döndü. Daha doğrusu Sirius ve James'e. Lily sahiplenici bir şekilde James' in koluna girip masaya ilerledi. Takımın gözde oyuncusunun bu kadar dikkat çekebileceği aşikardı. Nasıl baş edebiliyordu acaba. Eğer Arayıcı James ise diğer pozisyonlardan birini  kapmalıydım. Ama hangisini ?''Sanırım yarın ki seçmelere sende katılacaksın.''. Aniden gelen bu sesle ürperdim. Kendimi yakalanmış gibi hissediyordum. Hızla arkamı döndüm. Remus gülümseyerek bana bakıyordu. Eliyle masayı göstererek oturmamı işaret etti. ''Bu yıl James yine Arayıcı olur. Yani o pozisyonu boş geçmelisin. Sonra iki tane de çok iyi Vurucularımız var. Tutucu olarak Thomson geçer büyük ihtimalle.. '' dedi daha ileride oturan kıvırcık saçlı bir çocuğu göstererek. ''..onlar varken o pozisyonlara da geçemezsin. Yani bence en iyisi bizim yanımızda maçı izle.'' dedi ve soslanmış iştah açan bir butu tabağına koydu. Yerimde huzursuzca kıpırdandım. Tamam çoğu yere geçmem mümkün değildi ama hala bir açık daha vardı. ''Peki.. Kovalayıcılar? '' dedim kısık bir sesle. Remus yorgun ve uykulu gözlerini tabağından bana çevirdi. Beni süzdükten sonra ''Seni sahada yaşatmazlar. Bludger ' lardan birini yediğin anda revire kaldırılırsın. Kovalayıcıların çok hızlı ve atak olması gerekir ayrıca bir Kovalayıcımız belli diğer iki kişilik yere gelince sanırım onları da Erica ve Martin kapabilir.'' dedi. Dalga geçercesine bana bakıyordu. Tamam fiziksel olarak biraz zayıf olabilirim ama kesinlikle çok hızlıyımdır. Remus ' un bu küçümseyici ve alaycı bakışları sinir etmişti. Masanın üstünden ona doğru eğilerek '' Yarın sahada kovalayıcı olarak beni seçtiklerinde o çok değerli, elinden hiç düşürmediğin Sihirli Yaratıklar ve Karanlıklar kitabını alacağım Remus '' dedim keyifle. Remus , Sirius a benzer bir gülümsemeyle ''Tamam... yarın seçilmediğini kendi gözlerinle gördüğünde bende senin şu Karanlık İleri Düzey Büyü ve İksir alırım. O kitaptan piyasada hiç yok da. Seninde nereden bulduğunu bilmiyorum gerçi. O kitap uzun bir süre önce..yasaklanmıştı'' diye fısıldadı. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken yediğim ekmek boğazım da kalmıştı.  Bal kabağı suyumu hızlıca içtim. O kitabı nasıl görmüş olabilirdi. Gizlice çıkarıp arada okuyordum. Dumbledore bana o kitabı okulda yanımda bulundurmamam gerektiğini söylemişti. Eğer öyle bir kitapla yakalanırsam atılabilirdim. Boşalan bardağımı yavaşça masaya koyarken sorun yokmuş gibi gülümseyerek ''Anlaştık o zaman ama hangi kitaptan bahsettiğini anlayamadım'' dedim. O kitaptan hemen kurtulmam gerekiyordu. Remus tam cevap verecekken Peter ''Sofia o butları yiyecek misin? '' diye sordu. Küçük gözlerin iştahla tabağımdaki butlara baktığını görünce hepsini ona uzattım. Büyük bir keyifle tabaka gömülen Peter ' ı gülerek izledim. Hemen yanındaki Lily ve James e baktım. Lily James 'i azarlıyordu yine ama James gülerek onu pek dinlemiyor gibiydi. Sirius ortalardan kaybolmuştu yine. Nerede olduğunu tahmin etmek zor değildi. Hufflepuf tan Brett adında bir kıza taktığını duymuştum bu aralar. Hatta kız Sirius un dikkatini çekmek için ona bir aşk büyüsü bile hazırladığını duymuştum. Ama unuttuğu bir şey vardı. Aşk büyüsü için kalbi olan birine ihtiyacı vardı. Sirius un ki varsa bile büyük ihtimalle ya kayadan ya da odundandı. Ansızın yüzüm asıldı. Sana ne ki bundan? İşine bak! diye kendi kendimi azarladım. Sıkkın bir şekilde etrafa bakarken Slytherin deki dostumla göz göze geldim. Ona el salladım. Bu hareketime gülümsedi. Bir şeyler söyledi ama anlayamadım çok uzaktaydı. Daha yavaş bir şekilde tekrar etti. Bu kez dudaklarını okumuştum. Çocuk gibisin diyordu. Gülümseyerek başımla onu onayladım. Yanına gitmek için yerimden kalktım. Bu Severus' tu. Geçen gün ödünç verdiği kitabı bitirmiştim. Ama geri verme fırsatım olmamıştı. Tam ona doğru ilerliyordum ki masadan kalkmamla oturmam bir oldu. Bir el bileğimden sertçe tutup beni geri oturttu. Acıyla bu aptalın kim olduğuna bakmak için döndüğümde Sirius ' un yanıma oturduğunu gördüm. Gerilmişti. Her zamanki gülümsemesinden eser yoktu. Hatta sinirliydi. Şaşkınca "Ne yapıyorsun sen? " diye söylendim. Bileğimi acıtmıştı. " Hufflepuf masasındasın sanıyordum " dedim iğneli bir şekilde. Sinirli halinden eser kalmamıştı. Yeniden gülümseyerek "Sen beni mi takip ediyorsun?" dedi alaycı bir sesle. Hoşnut gibi bir hali vardı. Gözlerimi devirerek arkamı döndüm ve Severus a baktım. Kaşları çatılmıştı. Sirius a aldırmadan yeniden doğruldum ve Slytherin masasına doğru ilerledim. Bu sefer az öncekinden daha sert bir şekilde bileğimden tuttu ve tekrar oturttu. Ona öfkeyle dönerek "Sorunun ne senin?" diye bağırdım. James i azarlayan Lily ve diğerleri bize dönerken bileğimi kurtarmaya çalışıyordum. Yüzü sert ve ciddi bir şekle bürününce debelenmeyi kestim. Benimki kadar kızgın bir sesle " Asıl senin sorunun ne? O bir Slytherin ve daha da ötesi bir Sümsükus. Düşmanımız. Onun arkadaşlığından ne anlıyorsunuz siz? " diye kükredi. Her zamanki güler yüzlü çapkın edasından izler aradım. Ama yoktu. Bu....bambaşka bir Sirius'tu. Ben cevap bile veremezken Lily ileri atıldı. "Ona şu şekilde hitap etmeyi kesin artık! " diye bağırdı Sirius'a. Bu seferde James atıldı. Lily e dönerek "Evet sonuçta o Sümsükus çok değerli. Herkes onunla arkadaş olmak istiyor. Ama en yakın arkadaşı sensin değil mi Lily? Onun arkadaşlığını çok seviyorsunuz.". Herkes oturmuş bizi izlerken işler iyice büyüyordu. Lily James 'in bu bağırışından rahatsız olmuştu. İncinmişti aslında. Sonuçta James sevgilisi Severus ise arkadaşıydı. İkisini de kaybetmek istemiyordu. Ama James ağır konuşmaya devam etti. En son Lily dayanamadı ve ayağa kalktı. Ona bakarak "Biliyor musun haklısın James. Sanırım Severus senin gibi burnu havada , kendinden başka kimseyi düşünmeyen bir serseri olmadığı için onun arkadaşlığını çok seviyorum!" dedi ve arkasına bakmadan salondan çıktı. Bu son sözler ağır olmuştu. James olduğu yerde kalmıştı ve şakaklarındaki damarlar belli oluyordu. Onların kavgasıyla bileğimi daha az sıkan Sirius ' un elinden kurtulup kapıya doğru koştum. Beni tutmaya çalışmıştı ama James le konuştuğu için tutamamıştı. Yine de çıkmadan ona döndüğümde yüzünde hala aynı sinirli ifade vardı. O sırada Severus da yanıma gelmişti. "Gel onun Nerede olduğunu biliyorum " dedi. Sanki birinin duymasından korkuyordu. Kaşlarımı çatarak "Nerede peki?" diye sordum. Ona kızgın değildim. Ama araya girip onları sakinleştirmeye çalışmamıştı. Sonuçta onun için kavga ediyorduk. Ve o sadece susup olanları izlemişti.
         Severus önde ben arkada koridor boyunca ilerliyorduk. Kaç koridor geçtik saymayı bıraktım. "Daha gelmedik mi? " diye sızlanmalarım onun durmasıyla son bulmuştu. Bir tablonun önünde durmuştuk. Üstünde bir anahtar ve kilit resmi olan bir tablo. Severus yavaşça ve açık bir tonla Kapanınca açılırım dedi. Tablo geriye giderek duvarda bir kapı oluşturdu. Oldukça karanlık ve korkutucu görünüyordu. Boy boy örümcek ağları ile bezenmiş bir merdiven ve ucu görünmeyen bir yol vardı. Asamı çıkararak "Lumos" dedim. Asanın ucunda ufak bir ışık feneri oluşturmuştum. Bu sefer ben öne geçmiştim. Burası oldukça karanlıktı. "Severus Lily nin burada ne işi var? " diye mırıldandım. Sesim yankı yapıyordu. İleri gitmek istemedim. Sonuçta nereye çıkacağını bilmediğim bir yoldu. Ama belki biraz daha ışık olsaydı.. "Lumos Maxima" karanlık oda birden aydınlandı. Ve yolun sonu göründü. Hatta buna eşlik eden kızıl saçlarda. "Lily!" Ona doğru koşmaya başladım. Yanına geldiğimizde onu ağlarken buldum. Gözleri kızarmaya ve elleri üşümeye başlamıştı. Kafamı kaldırdığımda gökyüzünü gördüm. Sayısız yıldız sanki bu geceye özel parlıyordu. Bekle bu Hogwarts ın dışına açılan bir geçitti. "Bitti işte bir daha asla affetmez beni ona neler söyledim " diye hıçkırıklara boğuldu. Severus ise gülerek "Yani sonuçta sadece ona ne kadar aşağılık , serseri ve bencil biri olduğunu söyledin. Ki sonuna kadar haklısın insan bir yerden sonra kendini bilmeli. " dedi ve keyifle Hogwarts ın duvarına dayandı. Ayaklarını çimlere uzatarak "Merak etme Lily sabah yanına gelir ve sana ufak birkaç şebeklikle aranızı düzeltir. Hep böyle olmuyor mu? " yerden kopardığı bir otu üfleyerek. Lily olumsuzca başını salladı. "Onunla daha önce hiç bu kadar ağır konuşmadım ama Severus" dedi. Bu sefer söze ben katılmıştım. "James seni seviyor bence boş yere üzülüyorsunuz. Hem yarından sonra alt sınıflardan Betty ' nin doğum günü. En olmadı o zaman aranız düzelir. Seni bir başkasının dansa kaldırmasını göze alamaz." dedim göz kırparak. Ve bakışlarımı yine gökyüzüne çevirdim. Oldukça parlak bir geceydi. Yıldızlar o kadar güzel görünüyordu ki özellikle Orion takım yıldızı kendini belli ediyordu. Gülümseyerek "Şimdi kafanı kaldır ve kaçırmakta olduğun şu manzarayı izle. " dedim. Gözyaşlarını elinin tersiyle iterek başını kaldırdı. Birkaç dakika kimse konuşmadı. Buna ihtiyacimiz da yoktu. Lily nin hıçkırıkları yavaş yavaş azalırken omzumda bir ağırlık hissettim. Kızıl saçlar gözlerime giriyordu. Severus a döndüm o ise uyuya kalan Lily e bakıyordu. Ve..gülümsüyordu. Ah Severus yapma.. Lily den hoşlanıyor olamaz değil mi?
         

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 28, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Siria 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin