Zamanlar arası hızlı geçiş molası

19 0 0
                                    

Biraz eski türk filmleri gibi 3 ay sonraya geçiş yapacağım çünkü bu arada çok da kayda değer birşey olmadı. Her kızın yaptığı kıskandırmaya çalışıp sürekli kıskanan taraf olmakla idare ettim. Sürekli mesaj atıp görüldü yemeler, laf yemeler... Aslında yemeği kestim zaten lafı öyle yalak gibi cevapsız bırakıp direk yedirdiği için acıkmıyordum.

Evet, en sevdiğim gün 16 Nisan Niye mi?  Çünkü bugün benim ve malum şahsın doğum günü ikimizin de aynı gün doğmuş olması bile bence bir işaret ama o bunu anlamaz.  O gün etüte azıcık daha özenip gitmiştim belki birazcık şey olur diye hani şey işte anladınız siz.  Öyle makyaj yapan bir kız değilim bir rimel sürer çıkarım. Saçlarımı zaten hiç taramam çünkü annem sürekli döküldüğünden şikayetçi, gerçi benim annem birçok seyimden  şikayetçidir de neyse. Ya aslında pasaklı, bakımsız bir kızmışım şimdi yazınca daha iyi kabullendim.

Neyse iste o gün biyoloji dersinde öğretmen iki kek üstüne mum dikmişti süpriz olarak tabi ben de bir heyecan kek yiyecegimden değil o kadar oburcan değiliz hani. Sadece yanyana olup bir kadrajda yer almak bile benim için bir mucize gibiydi. Ya aslında bir gülüşü o günümün güzel geçmesi için tek ihtiyaçtı tabii o bunu bilmiyordu.
Sonra ne oldu,  o ortalıkta yoktu. Ben deli dana gibi tüm katları indim çıktım sırf aynı anda üfleyelim diye. Ama yoktu.
Sonra aradılar geldi. O geldi ben de kalp gitti. Zaten ne zaman sınıfa girse kalbim horon teper ağzımdan fırlamakla tehdit ederdi beni. Mumları tekrar yaktık. Yan yana geçtik ikimizde  bir tabağı tutuyorduk.Yani neredeyse ellerimiz temas ediyordu. Mumları üflerken poz verdik ve ilk resmimiz çekildi. Ya çok tatlıydı. Sonra mumları üfledik derken bu keki burnuma doğru fışırttı. Lanet olası bir tatlılığı var kızardım normalde ama sadece gülmekle yetindim. Hala resimlerimiz, video kayıtlarımız duruyor. Arada açıp bakarım. Kendime laf sokarım. Maşallah dana yavrusu seni diye bi bakıma seviyormuş gibi yapıp alttan alttan laf sokan teyze itemiyle  yargılardım kendimi.

O gün dersin sonu gelmek bilmedi. İçimde bir his var kesin birşey olacak diye. Böyle olağanüstü hal beklentisi bi duygu durumum var. Neyse sonunda ilahi gibi ruhumun yükseldiğini hissettiren çoğu zaman kurtarıcım olan hatta bazen sevdiğim birçok sanatçının sesinden daha tatlı gelen zil sesiyle-suan fark ettim de zil sesiyle aşk yaşamışım- arşa yükseldim.
Resmen gözlerimi monoçiçi maymunu gibi açtım bekliyorum hani bişiy yapalım desin diye. Tahmin ettiğiniz gibi birşey demedi.
Sonra ben,  o malum şahıs ve sınıftan bir erkek arkadaş ki onu daha önceden tanımışlığım var onla çıkışa doğru yönelirken benim yüzsüzlük duygun ağır bastı ve off ya bugün  de hava bi ayrı güzel ve bugün bizim doğum günümüz acaba bisiyler mi yapsak dedim. Bu malum şahıs hemen kabul etti. Lan niye ha niye her teklif benden. Neyse biz sonuca odaklanalım. Kabul etti mi etti, şimdi eğlence zamanı diyerek düştük yollara. Biraz yürüdük filan dememiş beklemeyin biraz değil o sıcak ve nemli öğlende yürüyerek yapış yapış olan vücudumla bir alışveriş merkezinin go kartıma gittik. Oradan sahilde bisiklet turu ve oradan da cay bahçesine tavla oynamaya ki ben tavla bilmiyorum. Neyse onlar oynarken az izlim dedim. Sonra bi demesin mi gel sana da öğreticem diye hay ağzını yediğim öğretce iyi hosta  santranc dışında bir oyun öğrenemedi  Allah'ın bu bahtsız kulu. Neyse bu tavlanın  tarihçesine inercesine anlattı ama benim anladığım bir zar atıyorsun sonra üste gelen nokta sayısı kadar taş alıp karşıya geçiriyorsun. Gerçi bilmiyorum bu da yanlış olabilir. O gün erken bitti neden?  Durun yorulmayin ben söylim, biricik annem yaklaşık 10 cevapsız arama 1 normal 3 bedduali mesaj olmak üzere rahatsız etti de ondan el insaf daha saat 5.  Neyse eve gittim yürüyerek simdi neden yürüdüm az once şikayet ediyorsun gelelim zayıflıcam ben haklı bir özgüven yapip  bu çocuğu alıcam. Hadi hayırlısı.

Senli SonsuzluğumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin