TAŞINMA

8 0 0
                                    

Sabahın köründe dışarından gelen kamyon sesiyle uyandım. Saate baktığımda sabahın yedisi olduğunu görüp hafta sonu neden bu kadar erken kalkmak zorunda olduğumu sorguladım. Sonunda kalkıp pencereden baktım. Dışarıda bir nakliyat kamyonu vardı. Ayrıca bir araba. Arabanın kapıları açıldı ve içinden dört kişi çıktı. Büyük ihtimalle sitedeki boş eve taşınan yeni ailedir diye düşündüm. Arabadan inenlere tek tek bakmaya başladım. En son gördüğüm kişi kalbimin durmasına sebep olmuştu. O buraya taşınamazdı...

Ben Alçin Ergin. Erginlerin tek kızı. Aileme göre mükemmel biriyim. Bence çirkin ve şişman bir yaratıktan başka bir şey değilim. Çağatay bu dediğimi duysa kesinlikle bana 25 dakika nutuk çekerdi. 

Konumuza geri dönelim. Camdan biraz bakıp yeni taşınanların onlar olduğuna kanaat getirince camın önünden ayrıldım. Yatağıma geri döndüm. Uyuyamayacağımı bilmeme rağmen yatağıma uzandım. Onun buraya taşınması hayatımı kesinlikle mahvederdi. Okul yetmezmiş gibi birde sitede hatta serviste çekemezdim. Berke Ulu ... Lise hayatımı mahveden insanlardan biri. Beni her gördüğünde benimle dalga geçerdi. Müdürün uyarısıyla bunu kesti. Ama içinden veya arkadaşlarıyla hala alay konusu olduğumu hissediyorum. Hatta arada duyuyorum. 

Uzun süre bu konu hakkında düşündüm . Ardından minik çaplı bir ağlama krizine girdim. Krizim bitince banyoya girdim çıkınca ailemin uyandığını anlayıp aşağı indim. Sofradaki konu pek de içi açıcı değildi açıkçası. 

Jale (anneleri) : Çocuklar karşı eve taşınan aileyi gördünüz mü?

Çağatay: Evet . 

Çağatay bu tek kelimelik cümlesini o kadar  bıkkınlıkla söylemişti bir sorun olduğunu anlamamak için geri zekalı olmak gerekir.

Jale: Ne oldu, bir sorun mu var?

Alçin: Yo yok bir sorun devam et sen.

Jale: Tamam. Ben ve babanız düşündük ki akşam yemeğine onları buraya davet edelim. Hem taşınma işleri falan kadın yemek yapamamıştır. Onlara da iyi olur. Ayrıca siz de tanışmış olursunuz. Nasıl fikir? 

Annem öyle büyük bir mutlulukla söylemişti ki karşı çıkmadık. Annem insanlara yardım etmeyi çok sever hatta bazen abartır.

                                                                          Akşam Saatleri

Annemin hazırlıklarından mükemmel(!) misafirlerimizin birazdan geleceğini anlamıştım. Gidip anneme yardım ettim . Zil çaldığında heyecandan ölecektim. Minik(!) bir sorunumuz vardı ben insanların önünde yemek yiyemezdim. Aklımdan tamamen çıkmış. Şimdi ne yapacağım? Acaba annemlere tokum diyip kenara mı çekilsem ? Ama o zamanda çok dikkat çekerim. 

Ben daha ne yapacağıma karar veremeden zil tekrar çaldı ve Çağatay kapıyı açmaya gitti. Ben de peşinden tabi. En önde babam yaşlarında adam ve yanında yine o yaşlara yakın bir kadın vardı. Arkalarındaysa benden bir kaç yaş büyük bir kız vardı. Dikkatli bakınca kızın fiziğinin ne kadar güzel olduğunu fark ettim. Ayrıca yüzü de çok güzeldi.

En arkada yüzü somurtan Berke duruyordu. Büyük ihtimalle o da tanımadığı bir eve gelmek istemiyordu. 

Sonunda kafasını kaldırıp baktığında önce Çağatay'a sonra da bana baktı. Bizi görünce gülümsedi.  Ama bu hiç de güzel bir gülümseme değildi. Çağatay'ın şimdiden sinirlendiğini anlıyordum. Eğer büyükler olmasa çoktan Berke'yi döverdi. Daha önce yapmışlığı var.

Onlar içeri geçince bizde arkadan geçtik. Boş bulduğumuz tek koltuk Berke'nin oturduğu üçlü koltuktu mecburen onun yanına oturduk. İşte başlamıştı klasik tanışma senfonisi. Babam beni diğerlerine tanıştırırken kendimi çok kötü hissettim. Gözlerin üstümde olmasını sevmezdim. Özellikle Berke'nin gözlerinin. Berken'nin babasının adı Cenk, annesinin adıysa Arzu'ydu. O diğer kız da ablasıymış adı Buse . Cenk Abi(kendisine öyle hitap etmemizi istedi) bize hangi okulda olduğumuzu sorduğunda bizden önce Berke atıldı:

Berke: Aynı okuldayız baba. Sınıflarımız farklı ama.

Arzu: Aaa neden o zaman birbirinize yabancıymış gibi davranıyorsunuz?

Bu sever ben atılmıştım:

Alçin: Biz pek arkadaş sayılmayız. Sadece birbirimizi tanıyoruz. 

Cenk: Eee o zaman bundan sonra birbirinizi daha iyi tanırsınız, arkadaş olursunuz. ayrıca yalnız kalmazsınız. 

Jale: Evet evet bizimkiler de hafta sonları sıkılıyorlardı.

Bu sözden sonra büyükler yine kendi aralarında konuşmaya başladılar. Ben de Çağatay'ın kulağına fısıldayarak: 

- Tabi tabi ne demezsiniz. Okulda en sevdiğim kişi. 

dedim. Daha sonra Berk birden kafasını uzatıp " Sen de benim en sevdiğim kişisin Pofuduk " dedi alayla. Bana taktığı lakaplardan biriydi. Çağatay'ın ellerini yumruk yaptığı görünce elini tutup kafamı  boş ver dercesine salladım o da önüne döndü.

                                                                                 3 SAAT SONRA

Gecenin olaysız bitmesi beni şaşırtmıştı. Minik bir ayrıntı gecenin sonuna doğru Berke'ye numaramı vermek zorunda kalmıştım. O da bana numarasını vermişti. Anneme sofrayı toplayıp bulaşıkları yıkamasına yardım ettikten sonra odama geçtim.

Odamda telefonumda biraz takılmaya başladım. Tam İnstagram'da Berke'nin profiline giriyordum ki mesaj geldi , BERKEDEN .

Berke: İyi geceler Pofuduk.

Cevap vermeden geçtim ama biraz sonra tekrar mesaj attı.

Berke: Noldu , neden cevap vermedin Güzellik (!) ?

 Resmen benimle dalga geçiyordu. Ama onu umursamamayı öğrenmiştim. Telefonu şarja takıp uyumaya çalıştım.  

The GangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin