"Hey! Bu tarafa bir bakarmısınız! "Hemen elimdeki kırmızı bezle kafenin masalarını silmeyi bırakıp yan masaya doğru ilerlemeye başladım. Yirmi yaşlarında üç genç adam sandalyelere oturuyorlardı.
Masaya yanaşıp gülümsedim."Hoşgeldiniz! Ne alırdınız? "
Esmer adam sırıtarak bana baktı. "Senin adın neydi? "
Ellerimi kırmızı önlüğüme silerek konuştum. "Benim adım Melek. Neden sormuştunuz? "
Esmer adam yüz ifadesini bozmadan saçlarını karıştırdı. "Bir tane senden alabilir miyiz Melek? "
Sinirden ayak uçlarıma kadar kızarmıştım. Üçünde kahkaha atmaya başladılar. Biraz daha düşününce hatırladım! Bunlar geçen hafta da kafeye gelen adamlardı ve yine asılmışlardı. Nasıl dikkat etmem!
Sesimi çıkaramazdım çünkü patronum sorunlu biriydi ve en ufak bir kargaşada beni kovardı. Başka bir yerde iş bulmam da çok zordu. Bu tür insanlara ve bu patrona alışmıştım artık.
Yine olduğu gibi sesimi cikartmadım. Dediklerini duymazdan gelerek ve yüzlerine bakmadan konuştum.
"Içecek bir şeyler ister misiniz? "Kıvırcık saçlı çocuk sandalyesine yaslandı ve iyice bir yayıldı. "Peki güzellik. Bugün güzel günün de değilsin sanırım. Bize üç bardak çay kap gel. Oldu mu bebek! "
Masa yine kıkırtılara boğulurken hemen oradan uzaklaştım. Nefret ediyorum bu insanlardan. Kafenin mutfağına gidip, çaycı Ahmet amcadan üç bardak çay istedim. Ahmet amca bu kafede en sevdiğim insandı. Yaklaşık kırk beş yaşlarında olsa bile gençlerin dilinden anlıyordu. Dertlerimi paylaştığım, tek güvendiğim insandı benim için.
Saçları beyazlamaya yüz tutmuş, göbekli, pala bıyıklı Ahmet amca çayı demledikten sonra tepsideki bardaklara koydu ve elinde tepsiyle bana döndü.
"Al kızım. Dikkat et. Müşteriler hiç iyi insanlara benzemiyor"
Ahmet amcaya tebessüm ederek onayladım ve elindeki tepsiyi aldım. Hızla masaya yürüdüm. Kıvırcık saçlı çocuk gülerek telefonun ekranını arkadaşlarına yaklaştırdyordu. Gösterdiği şey komik olsa gerek ki arkadaşları da kahkahalara boğuldu. Ben geldiğimde gülmeyi kestiler. Dikkatler üzerime toplandığında rahatsızca yerimde kıpırdandım.
Çay bardaklarını masaya dizdim ve tepsiyi elime aldım."Afiyet olsun"
Tam oradan ayrılacağım sırada esmer çocuk kolumdan yakaladı. Şaşkın bir şekilde ona ve tuttuğu koluma baktım. Bir pislik yapacakmış gibi sırıtıyordu. Pislik herifler!
"Napıyos-"
Cümlemi tamamlayamadan kolumdan tuttuğu gibi çekti ve kucağına düştüm. Ağzım iki karış açılmış, gözlerim büyümüş sırıtan suratına bakakaldım.
"Biliyormusun melek, bu kırmızı önlüklü beyaz, mini eteğin hoşuma gitti."
Şoktan çıkar çıkmaz kolumu elinden kurtarmaya çalıştım. Sinirden kıpkırmızı olmuştum.
"Bırak beni!"
Adam dudağını büzerek kafasını iki yana salladı. " Cık! Cık! Uslu bir kız ol!"
Arkadaşları gülmeye başlayınca yardım için çevreme bakındım. Kafe sabahın erken saatlerinde boş olurdu ve ben o şanssız zamandaydım. Kafede bir ben ve Ahmet amca vardı. Diğer çalışanların bu saatlerde işleri olmadığı için öğlenleyin gelirlerdi kafeye. Ben her sabah temizlik yapardım Ahmet amca ise mutfağı hazırlardı. Sonuç olarak Ahmet amcaya sesimi duyurmam lazımdı.Etrafa bakınmaktan vazgeçip bağırmaya başladım.
"Ahmet amcaaa!"
Esmer adam sinirle yüzünü buruşturdu ve sinirle bir tokat attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kapkaççı kız
Teen FictionMelek daha 18 yaşında bir kızdı ama hayatın bütün sorumluluklarını üzerine almıştı. Bir trafik kazası ailesini yerle bir etmişti. Okulunu bıraktı ve ailesini geçindirmek için işe başladı. Bu yükü daha fazla taşıyamayan Melek, bir hırsızlık yapacağı...