11. Bölüm

221 12 19
                                    

İlk önce hayatımın merkezine yerleşen adamdan bahsetmek istiyorum. Çok uzatmayacağım sadece birazcık bahsedicem..

Sarı saçları mavi gözleriyle ve içindeki çocukla bizim küçük prensimiz olan Ali Mertoğlu

Vatan sevdasıyla kalbimizde yer edinen Yavuz Karasu

Ve en önemliside soyadının hakkını veren ve bize tüm bu rollerinde kendini sevdiren Tolga Sarıtaş

Seni seviyoruz mavi.. İyi ki doğmuşsun ve iyi ki varsın.. 💙

Ali'nin bu sinirle neler yapabileceğini inanın kestiremiyorum. O sinirle babasına bile zarar verebileceğini bildiğim için yanlış bir şey yapmasını istemiyordum. Hemen Ali'nin önüne geçtim.

"Sakin ol mavi.. sakin ol lütfen.. benim için.."

Ali hala hırsla nefes alıp veriyordu. Sanki babasına inat nefes alıyormuş, yaşıyormuş gibi..

"Çık önümden Selin.. Yanlış bir şey yapmak istemiyorum, ve şuan sinirimi inan kontrol edemiyorum.."

Ali gidecekken tam kalbinin olduğu yere elimi koydum.

"Bu kalp atmazsa eğer ben yaşayamam anlıyor Musun?! Sinirinin seni,beni,bizi bitirmesine izin veremem! Yapamam Ali! Yapamam.."

Ağlıyordum. Ağlıyordu. Ağlıyorduk. Elimi kalbinden çekerek bu sefer kulağımı koydum.

"Bu kalbin atış sesi benim yaşama sebebim.. Eğer bu kalp atmazsa, ben o sesi duymazsam, yaşayamam Ali.. yaşayamam.."

Gözyaşlarım Ali'nin kalbine kor gibi düşüp yakarken gözlerimi sıktım. Kötü hissediyordum. Ali kadar darmadumandım.

"Yapma Selin.. Yapma.."

Kafamı kaldırdım yalvarır gibi bakarak onu ikna etmeye çalışıyordum. Ona zarar gelmesine izin veremezdim!

"Beni en iyi sen anlayabilirsin mavi.. Şuan en az senin kadar kötüyüm, darmadumanım.. En az senin kadar.." elimi uzatarak devam ettim. "Tut şimdi elimi.. Yalnız kalabileceğimiz bir yere gidelim.. Yaralarımızı beraber saralım?.."

Ali çevresi kıpkırmızı olmuş gözlerini sımsıkı yumdu. Nefes alışı eski haline dönmüştü. Teklifimi kabul etmesi için içimden dualar ederken "tamam.." dedi kısık sesle. Bağırmamıştı, ama o kadar kötüydü ki sesi kısılmıştı. Anlıyordum.. Onu en çok ben anlıyordum..

Ellerim Ali'nin buz gibi olmuş ellerine değince bir anda irkildim. Ali bana dönünce hafif tebessüm ettim. Teselli eder gibi.. Yaralarını sarar gibi.. Ali de tuttuğu elimi parmaklarıyla hafifçe okşadı. İşte yine içindeki küçük çocuk çıkmıştı dışarıya ve ben bu çocuk için tüm hayatımı feda edebilirdim..

***

Bir otele gelmiştik. Ali'nin dinlenmesi gerekiyordu.. yatağı açarak uzandım yanımda yer bırakarak yatakta açık kalan yere elimle vurdum gelmesi için.

Ali yavaş yavaş yanıma gelerek uzandı. Ağlamak istiyordum. Bağıra bağıra çığlık atarak, ama kimse duymasın istiyordum..

"Biraz daha iyi misin?"

"Sen varsın ya, iyiyim.."

 O  GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin