İşte şimdi geldi zurnacının "one minuted" dediği yere...
Sınav maratonundan cıktıktan hemen sonra büyük bir aydınlanma yasarız. Kimilerinde bu aydınlanma ters teper ve ağlamaya başlar 'Yetiştiremedim' lafı onların en güzel birinci derece savunma taktigidir, kimi öğrenci arkadaşımız sessizliğini koruyarak ailenin yanına yaklaşır az önce aklından geçirdiği sayısız ve sıradışı küfürlere mola vererek ailesine 'çok şükür güzeldi zorlandığım sorular oldu ama yine de yaptım' diyerek onları asıl gerçeğe hazırlamak için küçük ve sinsi bir plan hazırlar.
= bu tarz öğrencilere bayılıyorum :) =
Yaşadığımız travmanın daha etkisinde iken eve vardığımizda TRT 'nin bize sunduğu cevap anahtarı programını tüm aile ile severek izleriz.Bazı sorular hic işlemedigimiz konulardan çıkar yanlış yaptığımız sorular hep ailenin karşısinda bilge bir şekilde 'Ben bu soruyu boş bıraktım' denir. kimi arkadaslarımız hızını alamayıp ' Bu sorum da doğru' derler. Evde ailemiz ile TRT sponsorlugunda televizyon karsisinda geçirdiğimiz sınavdan sonra 'Kaç puan alırsın? ' sorusuna hep bekledigimizden 60 veya 70 puan artış yaratiriz. Bu artislarin sebebi ise guvendigimiz okul puanıdır aslinda...
Dışarıda her zaman bize muhalefet olan ve 'Bu cocuk adam olmaz bizim komşuda işe başlasın' diyen yaşlı teyzelerin karşısında 'Artik üniversiteli olacam NABER HACI? dercesine uygun adımlar ile geçeriz.
Puan durumumuzun kotulugune gore universite arastirmalarimiz buyuk bir hiz alir. Artik ulkenin dogusu ,batisi, kuzeyi, guneyi hic farketmez sonucta her yer vatanimiz diyerek daha once haritada bile arayip bulamadigimiz veya varligindan bile haberimiz olmadigi universiyelere karsi asiri buyuk bir merak uyanir. Bu arastirma her ne kadar universite heyecani gibi disariya yansiyor olsa da asil sebep lise hocalarinin heveslendirerek anlattigi ve ozgurlugun en ust safada oldugu universite hayatini tatmaktir. İzledigimiz genclik filmleri de ( kimse ornegimin kusuruna bakmasin ama bence en iyi örnek burada Amerikan Pastasi ;)) bizi universite hayatina karsi bir zaaf olusturmamiza sebebiyet verir . Kotu haber cabuk yayilir ve eger sinavdan once usturupsuzca attigimiz puan ile gelen puan arasinda ucurumlar varsa iste iskence tam da o zaman baslar.. kimileri bir yil daha calisir basarir kimileri ilk yildan atanir ve sonuc ne olursa olsun asil hikaye universite kaydinda baslar ;)
Okula ilk adim attigimiz gun en az sinava girdigimiz o gun kadar heyecan verir. Bir nevi Amerikan ruyasi yasariz. Artik burasi evimiz gibi bir his uyandirir ve okul baslamamasina ragmen gordugumuz her insanla arkadaslik kurmaya calisiriz ki gelecege yatirim yapip çömez diye nitelendirilmek istemeyiz ama arkadaslar sonuc ne olursa olsun her zaman ilk yil çömez olmaya mahkumuz ( ilerde sebebini gorecegiz ).
Okulun ilk gunleri hayatta belki de hic olmadigi kadar sacimiza basimiza kiyafete ozen gosteririz. Cunku yeni bir hayat ve yeni aliskanliklar bizi bekliyordur. Hani donup sorsalar buraya gelmeden once ne yapiyordun diye? Herkes ya hic olmadigi kadar calislandir ya da oradan buldugu birkac kitap ismini soyleyerek konusunu bilmedigi kitap hakkinda yorum yapabilecek kivamda hisseder kendini:-)
Bu arada soylemeliyim ki buradaki karsi cinsle olsturdugunuz iliskiler donemsellik ve standart olarak ikiye ayrilir. Soyle ki donemsellik iliskileri sinavlarin yaklasmasi ile alevlenir ve butlerin bitmesi ile son bulur tatil ve normal okul hayatinda hatirlanmaz telefonunuz bu tur iliskilerde sinavlarin yaklasmasi ile mesgul edilmeye baslanir. Şayet iliskiniz standart olaraksa bu iliski sadece 4 yil surecek demektir :-) bu iliski okulun basladigi ilk gunlerse gelecege yatirim hesabinda arkadaslik ile baslar , mezuniyette "neden mini etekle geldin?' Veya " neden bu kiz sana bakiyor?" Gibi cagdisi sorunlar ile son bulur. İliski belki daha uzun surer de ben o kadar uzun suren bir iliskiye denk gelmedim:-)
Ailemizin bizi yerlestirdigi deblet yurdu tanistigimiz arkadas kitlesi cogaldikca sikici bir hal alir ve vizede dusuk aldigimizda aileye bu durum anlatilirken en buyuk sebep olarak yurtta kalmak gosterilir. Sanki rahatlik g*tumuze batmiscasina ailemizin bakariz sozcugunu "tabiki evladim" diye algilayarak hem evi hem cikilacak arkadaslari sozde cok arastirarak ailemize duyururuz ve alttan girer ustten cikariz sonundan yine galip bizizdir.
Daha tam eve yerlesememisken finaller gelir ve her butte hayir var diyerek dersleri kurtarmak adina ders calismaya odaklaniriz ama lisede oldugu gibi yine sevgililer buna en buyuk engel olur. Birİnci donem oyle tepe taklak yasanirken aslinda universite hayatinin hic de izledigimiz Amerikan filmi gibi olmadigini anlariz :-) evde yaptigimiz partide sadece hemcinsin gelmesi ve kagit oyunlarinin donmesi ayrica evde ne var ne yoksa somurulup daginik olan evin toplanma gorevi bize verilince o zaman anliyoruz ailenin kiymetini;)
Ben size buradan ne kadar sayip dursam da universite hayati anlaticak bir durum degil :)) yurtta ettiginiz kavga ile baslar hocanin sizi tam sinirda birakmasiyla devam eder ve sevgilinizin sizi sinavdan once birakmasi ile yol alir :-) Kimbilir belki ilerde hic hayal bile etmedigimiz mesleklere sahip olur "senden bir b*k olmaz" diyen dostlarimiza,arkadaslarimiza veya yakinlarimiza okuyarak kapak atacaz :-) . Hayat bizi nereye goturur bilinmez ama biz ilkokulda "buyudugunde ne olacaksin?" Sorusuna nasil emin bir sekilde "oğretmen yada doktor" diye haykirdiysak o kararlilik bu donemde de gereklik buna emin olun ;)...
Umarim siz de, sizi tornaciya gondermek isteyen yakinlariniza
- bir zamanlar tornaciya gondermek istedigin bir cocuk vardi diyerek. Sandalyenizden dusmeden tam bir tur donerek hava atabilirsiniz...
Sürc_i lisan ettiysek af ola...
Deniz Yigitdol