BÖLÜM 1

20 8 1
                                    

Sabahları sakin uyanabilen biri değilim. Bu sabahta küçük kardeşimin üstümde tepinmesiyle uyanmış bulundum. Ahh mükemmel. Önce küfüler savurdum ama sonra kardeşimin o gülen yüzünü görünce bütün sinirim gitti. Kardeşimi yatakta biraz gıdıkladıktan sonra ikimizde kahvatı etmek için aşağı indik. Annem ve babam bizden önce evden çıkıyodu bu yüzden evde sadece kardeşimle ben oluyoduk.

Kahvaltımı yapıp bugünkü planıma bi göz gezdirdim.

En yakın arkadaşlarımdan biri olan Engin'in doğum günüydü bugün. Bu yüzden Engin ve diğer en yakın arkadaşım olan Öznur'la buluşucam. Bütün günümü onlarla geçiricem. Evet mükemmel plan.

Kahvaltıdan sonra hemen buluşucağımız yere gittim ama biraz erken gelmiştim. Tabi bilerek erken geldim. Sahilde oturup kafa dinlemek istiyodum.
Sahile doğru yürürken yerde bi cüzdan buldum. Cüzdanın içini açtığımda tomarla para, bi kaç kredi kartı ve kimlik gördüm. Kimlik Volkan Sarıhan adında 40lı yaşlarında bi adama aitti. Şansıma yakınlarda bi polis evi vardı. Hemen cüzdanı oraya götürdüm. Kimlik sayesinde cüzdanın sahibini hemen buldular ve arayıp cüzdanı almasını istediler. Ben sahibi bulunduktan sonra gidikcetim ama cüzdanın sahibi olan adam benimle tanışmak istedi bu yüzden adam gelene kadar bekledim.

Yaklaşık 15 dk sonra cüzdanın sahibi geldi. Adam uzun boylu yakışıklı bi adamdı ve yaşını asla göstermiyodu. Arkasından genç bi çocuk girdi içeri. Çocuk çok yakışıklıydı. Cok fazla yakışıklıydı. Gözlerimi alamadım resmen. Komiser amca "bu da cüzdanını bulan kızımız." Dediğinde onlara döndüm. Adam bana bembeyaz dişleriyle 32 diş gülümsedi. Bende ona aynı şekilde karşılık verdim.

"Çok teşekkür ederim kızım. Senin gibiler kalmadı artık. Başkası olsa yapmazdı senin yaptığını."

Gülümsedim. "Bu benim görevim efendim. Rica ederim."

Yakışıklı adam cüzdanından bi miktar para çıkartarak bana uzattı. "Bu da sana teşekkür borcum olsun. Lütfen kabul et bunu."

Adam o kadar samimiydi ki bu yaptığını kötü bişey olarak algılamadım. Başkası olsa belki kötü kötü bakar bağırırdım bile ama yapmadım.

"Yo teşekkür ederim ben insanlık için yaptım bunu paraya ihtiyacım yok." Diyip gülümsedim.

Adam mahçupça parayı cüzdanına geri koydu. Bende artık gitmem gerektiğini farkedip komisere ve yakışıklı adama iyi günler diyip çıktım odadan. Bi kaç adım atmıştım ki biri kolumdan tuttu. Arkamı döndüğümde bu kişinin içerideki o ultra yakışıklı çocuk olduğunu gördüm. Kafamı "bişey mi oldu?" Derecesinde salladım.

"Meraba. Ben şey diycektim..." elini ensesine koyup aşağı baktı ve konuşmaya devam etti. "Babamın kusuruna bakma. Kötü bi niyeti yoktu. Sadece nasıl teşekkür ediceğini bilemedi." Sözünü kesip "önemli değil. Farkettim zaten kötü bi niyeti olmadığını." Dedim.

"Peki şimdi onun yerine ben sana teşekkür amaçlı, bişeyler ısmarlasam olur mu?" Diye sordu. O masum bakışlara, samimi gülüşe tabikide hayır diyemedim.

"Ne ısmarlıycaksın?" Diye sorarak cevabımı vermiş oldum.

Gülümsedi. "Ne yemek istersin?"

Biraz düşündükten sonra "Biraz ileride bildiğim güzel bi waffle'cı var." Dedim.

"Gidelim o zaman."

Yürüyerek bahsettiğim yere geldik. Küçük bi yerdi ama çok seviyodum burayı. Rengarek sandalyeleri ve masaları vardı. İçimi açıyodu burası. Ayrıca waffle'larıda çok güzel oluyodu.

İçeri girdiğimizde ikimizde istediğimiz waffle'ı yaptırıp bi masaya oturduk.

Masaya oturduktan saniyeler sonra yakışıklı -ona öyle hitap etmek hoşuma gidiyo tabiki- elini alnına vurup "en önemli şeyi unuttuk." Dedi. Tek kaşımı kaldırıp ona sorarcasına baktım.

Elini uazatıp "Emir Sarıhan." Dedi.

Bende gerçekten en önemli şeyi unuttuğumuzu farkettiğimde küçük bi kahkaha atıp elimi uzattım. "Gece Soylu."

Elimi sıktıktan sonra waffle'larımızda gelmişti.

"Ee nerde oturuyosun bakalım?"

"Yani buraya çok uzak değil." Diye cevapladım sorusunu. Ardından "sen?" Diye sordum.

"Yani buraya çok uzak değil." Diye benim söylediğimi tekrarladı. Güldüm sadece. O bi soru sorduğuna göre bende sorabilirim diye düşündüm ve aklıma gelen ilk soruyu sordum.

"Kaç yaşındasın?"

"19 sen?"

"Çok yakında 18."

"Ne kadar yakın?"

"Bugün kaçıydı... heh 26 Temmuz o zama-" aklıma gelen şeyle gözlerimi kocaan açtım. "Bugün 26 Temmuz." Anında masadan kalktım. Emir ise şaşkın şaşkın bana bakıyodu.

"Dur sakin ol noldu?"

"Bugün yakın arkadaşımın doğum günü onunla buluşucaktım onlar çoktan gelmiştir." Emir'i cevaplarken çantamda hediyeyi arıyodum ki evde unuttuğumu farkettim.

"Kahretsin."

"Yine noldu?"

"Hediyesini unuttum. Eve gidip gelmem en az yarım saat sürer napıcam ben?" Diye telaşlı bi halde etrafa bakındım.

"Tamam sakin ol ben seni eve götürüp buraya getiririm tekrar arabam hemen şurda." Diyip dışarıyı gösterdi.

Bi anda gözlerim parladı. "Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim." Diyerek cafeden çıktık. Lüks siyah arabasına binip ona tarif ederek 5 dakikada eve geldik. Arabadan inip hemen evden hediyeyi aldım ve arabaya geri döndüm. Tekrar buluşucağımız yere geldik. Arabadan indiğimde Engin'leri görmüştüm. Ben onların yanına giderken Emir'de arkamdan yavaşça geliyodu. Direk Engin'e sarıldım. Sonrasında Öznur'a sarıldım. Engin'in arkadaşı benimde eski sevgilimin kardeşi olan Fatih'e ve sevgilisinede selam verdikten sonra Emir'i onlarla tanıştırdım.

Biz yolun ortasında durmuş sohbet ederken Emir bana yaklaşarak "Ben gidiyim artık." Dedi.

"Bize katılsaydın?" Diye sordum.

"Belki başka zaman." Diyip elini görüşürüz anlamında kaldırıp arabasına yürümeye başladı. Arabasına bindiğinde yanına gidip camdan kafamı uzattım.

"Bu arada..." diyip baş parmağımı kaldırdım. Sonra torpidoda duran Iphoneyi aldım. Neyseki şifresi yoktu. Telefona numaramı kaydettikten sonra aynı yerine koydum. Emir'e bakıp "istediğin zaman mesaj atabilirsin." Diyip gülümsedim. Oda bana aynı şekilde karşılık verdi. Arkadan beni çağırdıklarında "artık gitmem lazım görüşürüz." Diyip gidiyodum ki kolumdan tutup beni durdurdu. Buda iyi alıştı kolumdan tutmaya.
Tekrar Emir'e döndüm.

"Doğum günün ne zaman demiştin?"

"3 Ağustos." Dedikten sonra artık Engin'ler iyice sinirlenmeden Emir'in yanından ayrıldım.

Engin'lerle birlikte çok güzel vakit geçirmiştim. Öznur'la beraber eve dönüp anında yatağa yattım. Bugün olanları düşünüp -daha çok Emir'i tabiki- uykuya daldım.

Gülümse; SEVİYORUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin