BİZ dört arkadaşız.Aynı
evde,aynı çatı altında yaşıyoruz.Birimizin adı Melis,birimizin adı Öykü, birimizin adı Kumsal...Benim adımda Ece.Mesleklerimiz:Melis hemşire,Kumsal doktor, Öykü öğretmen,bende avukat...İşte hayatımıza geçelim...
Bir gün kız kıza oturuyorduk.Öykü:Ya kızlar böyle oturmaya devam mı edeceğiz?"Hepimiz Öyküye hak verdik.Sonra da benim aklıma alışveriş yapmak geldi.Sonra da hazırlanıp alışveriş merkezine gittik.O kadar güzel şeyler vardı ki.Mağazalara girip,bir şeyler aldık.Sonra acıkıp,bir cafeteryaya oturduk.
Pasta siparişi verdik.Sonra Kumsalın saçı pastaya girdi.Birbirimze bakıp güldüğümüz an pasta savaşı başladı.Üstümüz başımız hep pasta olmuştu.Cafeteryadan hesabı ödeyip çıktık.Herkes bize bakıyordu.Ne bakıyorsunuz falan diyemeden çıktık.Eve gelince sırayla duş aldık.Yine akşam oldu.Akşam pijama partisi yapalım dedik.Cips falan almak için markete gittik.Sonra parayı ödeyip, çıktık.
Saat on ikide başladık.Mutfağa geçtik.Pasta yapalım dedik.Mutfaktada un savaşı yaptık.Un savaşı benden başladı.Ben Kumsala yaptım.Kumsal,Melis, Öykü...Hepimiz.
Pastayı yedikten sonra dertleşmeye başladık.Dertleşe dertleşe ağladık. Melis dedi ki:Ya niye ağlıyoruz ki biz?Hadi kalkın hadi.Biz ne olduğunu anlayamadık.Melis müzik açtı.Elimizden tutup bizi kaldırdı.İyi ki de kalkmışız.O dansta o kadar çok eğlendik ki.Sonra bir olayla karşılaştık.Elektrikler kesilmişti.
Biz az da olsa korktuk.Mumları yaktık.Hiç birimizden ses çıkmıyordu.Kumsal:Dilinizi mi yuttunuz kızlar? Elektrik gitti diye konuşmak yasak mı?Hadi kalkın pijama partisine devam.
Biz"Bu karanlıkta ne pijama partisi?"diye söylendik. Ya kızlar neden olmasın ki dediği an bize bir umut geldi.Hepimiz kabul ettik.Melisden bir fikir çıktı."O zaman isim şehir oynayalım"dedi.Kağıt kalem çıkarıp oynamaya başladık.İlk harfimiz N idi.N harfinde biraz zorlanmalar oldu tabii.Ama oyunun da eğlencesi bunda değil mi? Oyun oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlamamışız.Bir baktık ki elektrikler geldi.Ama bizim hemen yatmamız gerekiyordu çünkü yarın iş vardı.Partide yediğimiz yiyecekleri toparlayıp öyle yattık.Sabah oldu.Erkenden kalktık.Kahvaltıyı hazırladık.Kahvaltımızı edip, hazırlanıp işe gidecektik.Ben cama yani dışarıya baktım.Dışarıda aç kediler görünce içim parçalandı.Bizim kızlara haber verdim.Onlarında içi parçalandı.Dışarıya gidip süt ve taze ekmek verdik.Ardından eve geçip hazırlandık.Daha zamanımız vardı.Kızlarla bakıştığımızda aynı şeyi düşündüğümüzü anladık.Öykü patlayaraktan:Ya kızlar aynı şeyi düşünüyoruz işte uzatmanın bir anlamı yok değil dimi? İş çıkışında birlikte buluştuğumuz cafeteryada buluşup,kedi alıyoruz. Hepimiz rahatlamıştık söylemeye üşeniyorduk.Hepimiz bu durumu onayladık.Sonra evden çıkıp,arabaya binerek işlerimize gittik.Tabii iştede birbirimizi bırakamıyorduk.Durmadan arıyorduk.Dedikodularımız eksik olmuyordu.Ben baya bir davaya girecektim.Zaman işteyken hiç geçmiyordu.Ben kızları arayayım dedim.Dördümüz telefona bağlandık resmen.Bir çekirdeğimiz eksikti.Artık işe dönmenin vakiti gelmişti nihayet!
Hepimiz iş çıkışının gelmesini iple çekiyorduk.Ben davadan çıkıp davaya giriyordum.Kızlarda aynen o şekilde koşturup duruyorlar.Sonunda iş çıkışı gelmişti.Cafeteryaya ilk gelen Kumsaldı.İkinci ben, üçüncü Melis dördüncü Öyküydü.Heyecandan yanaklarımız kıpkırmızı olmuştu.Arabaya bindik.Dışarıda kedileri görünce daha çok heyecanlanıyorduk.Sonunda o beklenen yere gelmiştik.İçeriye girdik.Birbirinden güzel kediler,köpekler vardı ki.
İyice baktık.Bir kediye rastladık.Bembeyaz masmavi gözler Allahım.Biz gözlerimizi o kediden alamamıştık.Ve kararlarımızı verip,o kediyi aldık.Arabaya binmek için can atıyorduk resmen.Çünkü kedimizi sevebilmek için.Sevmekten bı hâl olmuştuk.Eve geldik.Eve gelince hemen oturduk.Kediye isim vermeye karar verdik.Düşünüp taşınıp adını minnoş koyduk.Artık bizimle yaşayacak,bizimle beraber her şeye ortak olacak.Ne kadar güzel bir duygu.Biz minnoşu seve seve doyamadık.
Akşam oldu.Biz kedimizi yıkayalım dedik.Hem bize eğlence çıkar,hem de kedimiz temizlenir.Banyoya girdik kedimizin özel eşyalarını çıkarttık.Köpükler havada uçuşuyor. Yine biz savaşa başladık.Yeni kedimiz minnoş da bize katıldı.Benim gözüme köpük girdi.Ve canım o kadar çok acımıştı ki bir an çığlık atasım geldi.Ben Kumsalın ve Öykünün elini tutuyodum,benim de canım yanınca onların elini sıktım.Tırnağımın izi öyle bir çıkmış ki anlatamam...
Kızlardan özür dileyip, gözümü yıkadım.Doğrusu yıkadılar.İşte o gecemiz öyle geçti.Minnoşu yatırdık.Biz de sohbet edelim dedik.Çekirdek çıkardık.Çitleye çitleye bağımlısı olduk.Ee artık dedikodu etmemiz yani sohbet etmemiz gerekiyordu.Hepimizde bir durgunluk vardı.Durgunluğu kesmek için:Kızlar bi konuşsak diyorum çekirdeği boşuna mı çıkarttık? Sonra da sohbete başladık.Şu böyle olmuş bu böyle olmuş derken saat çabucak geçmiş.İş zamanlarında geçmediği zaman kafayı yiyordum.Yatalım dedik.Öyle bir uykuya dalmışız ki...Sabah kalkamadık.İyi ki de minnoşumuz vardı.O bizi uyandırdı.Saate baktığımızda öyle kaldık.İşe geç kalmıştık.Hemen,hızlıca hazırlandık. Ne kadar da hızlı olsaydık yine de geç kalmıştık.Arabaya kendimizi nasıl attığımızı bilmiyorduk.Biz bir şeyi unutmuştuk.Kedimizi. Ee kedimize kim bakacaktı?Benim Öykünün arkadaşı,kedi,köpek bakıyormuş.Onu aradık maaşını,saatini hepsini ayarladık.Biz eve gelince o gidecekti.Biz Öykünün arkadaşını bekledik.Çabuk gelmesini bekliyorduk çünkü işe gidecektik.Sonunda beklenen kişi gelmişti.Adı Ceydaymış.Ceyda gelince biz de işlerimize gittik.Ben geç kaldığım için utanıyordum nedense.Davaya girdiğimde hakimin yüzüne bakamıyordum.Nihayet bu davayı bitirmiştim.Davadan çıktıktan sonra,kızları aradım.Yine dörtlü olarak bağlandık.Kızlarda aynı benim gibi, geç kaldıkları için utanıyorlarmış.Neyse ki utancımız sona erdi.
İşlerimize devam ettik.Ama benim hiç çalışasım yoktu.Kızların da.Neyse ki iş çıkışı geldi.Kızlarla arabaya binip,eve gittik.Minnoşu o kadar çok özlemişiz ki.Ceydaya teşekkür ettik.Ceydaya içimiz ısınmadı.Öykü Ceydayla nasıl anlaşıyorsa anlamadık.Çok gıcık kaptık.Neyse o gıcık kızı gönderdik.Minnoşumuzun yemeğini falan verdikten sonra,biz kendi yemeğimizi yapıp,yedik.Etrafı toparladık.Kahve içelim dedik.Kahvemizi yapıp,höpür,höpür içtik.Biraz küçüklüklerden bahsedelim dedim.Konuyu açtım.Bir anımızı anlatmaya başladım:Bir gün biz dışarıda oturuyorduk.O zaman çok küçüktük.Ben çok ağlıyordum.Onun sebebi de ben en çok sevdiğim bebeği kaybetmiştim. Siz de benimle birlikte ağlıyordunuz.Bizim kızların ve benim gözlerim doldu.İşte bizim de küçüklük anılarımızdan biri de bu.Kahvelerimizi bitirdik.Dördümüz yatmaya karar verdik.E tabii bugünki olayı bir daha yaşamamak için.Zaten uykumuzda gelmişti.Minnoşu yatırıp biz de yattık.
Sabah oldu erkenden kalktık.Saate baktık,saatin erken olduğunu görünce içimiz rahatladı.Kahvaltımızı güzelce yapıp,kedimizin mamasını verdik.
Aradan üç ay geçti işlerimize gidip geliyorduk.Tabii keyifli günlerimiz de oluyordu.Bir gün sabah kalktığımızda Öyküyü yatağında göremedik.Aradık taradık hiç bir yerde yok.Yatağının üstünde bir not vardı.Okumaya başladım: Canım kankilerim güzel arkadaşlarım, bugün ben buralardan çekip gidiyorum.İçimde hep bir sıkıntı vardı.O sıkıntıyı size ve hiç kimseye anlatamıyorum.Bu yüzden gittim.Ailevi konular.Fazla girmeye gerek yok.Sizi çok özliyeceğim eminim sizde beni.Ben gittiğim yeri söylemek istemiyorum.Siziçok seviyorum.Lütfen benim için ağlamayın mutluluğunuza engel olmak istemiyorum.
Hoşçakalın...
O mektubu okuduğumda dünya başıma yıkılmıştı.O kadar daraldım ki her şeyi kırıp,dökmek istedim.Kızlar da aynı şekilde.O günden beri moralimiz bozuktu.İşten eve, evden işe gidiyorduk.İşten geldiğimizde yemeğimizi yiyip,yatıyorduk.Günler böylece geçip gitti.Biz artık karar aldık.Birbirimizle konuşup,eğlenecektik.Ve böylede oldu.Bir gün kız kıza gezmeye gidelim dedik,ve gittik.Öyle bir eğlendik ki...
Öykünün yokluğu gerçekten çok hissediliyordu.Aradan 1 sene geçti.Biz kızlarla düşündük, taşındık sonunda ortaya bir fikir koyduk.Fikirimiz ise:Yeni bir eve taşınmaktı.Bahçeli,havuzlu bir ev.Sonra tam istediğimiz o evi tuttuk.O kadar güzel bir yer ki.Bakan bir,defa değil,bin defa bakar.O derece yani.Tabii gıybetlerimiz, pijama partilerimiz hiç eksik olmuyordu.
Bir üzücü olayla daha karşılaştık.Minnoşumuzu yani kedimizi kaybettik.
Hani küçükken doktora gidip iğne vurulurken acımadı ki derdik.Ama aslında acıyordu.
İşte bizim hayatımız böyle anca acı çekeriz...Mutsuz Son...