3 gündür burdayım. Dağ evinde. Neyse ki teknoloji burada hat safhada ve ilgilenecek birşeyim oluyor. Ayrıca buzdolabı ağzına kadar dolu. Umarım babam fikrinden vazgeçmiştir. Yani o kadar inat yaptım. Ahh !! Yine şu lanet telefon çalıyor. Açmayacağım işte anlasanıza. Vee ardından mesaj. SEVGİLİ BABACIĞIMDAN (!)
MELİS YA GERİ DÖN YA DA ZORLA SENİ EVE GETİRİRİM. ZATEN SENİN YÜZÜNDEN İNSANLARA REZİL OLDUM. ÇABUK EVE GEL. YA DA YERİNİ BULDURTUR YARIN SABAH SENİ ALIRIM.
Ahh pes etmeyeceğim. O da pes etmeyecek. Neyse en iyisi şimdi uyumak. Yarın ne yapacağımı düşünürüm.
**************
Sabah alt kattan gelen kapı kırılma sesiyle uyandım. Lanet olsun beni buldular sanırım. Odamın kapısını kilitleyip zaman kazanmaya çalıştım. Hmm düşün Melis ne yapabilirsin ? Odamda zor durumlar için bulundurduğum halatı buldum. Abim hep ne işe yarayacağını sorardı "Bak abicim çok işe yarıyor." kendi kendime mırıldandıktan sonra halatı yatağın kenarına bağladım ucunu aşağıya sarkıtıp dağcılık kursunda öğrendiğim yöntemle aşağıya inmeye başladım. Yere indikten sonra çitlerden atlayıp ormana doğru koşmaya başladım. Ama belimi sıkıca kavraya bir el buna izin vermedi " Bırak benii !! " iri yarı adam ısrarlıydı " Efendim üzgünüm babanızın emri var. " " İndir beni gitmiyorum bir yere ben. " adam beni omuzuna atıp arabaya doğru ilerlemeye başladı. Adamın sırtını yumruklamama rağmen etki etmiyordu. Ahh boşu boşuna mı kickbox'a gittim ben (!)
****************
Eve geldiğimizde annem ve babam salonda beni bekliyorlardı. Babam sinirli değildi. Aksine neşeli bir şekilde tanımadığım adamla konuşiyordu. Beni fark ettiklerinde adam ayağa kalktı ve kendini tanıttı " Ben Melih. Melih Bozkurt. Babanın ortağıyım." elini uzattı bende elimi uzattım " Ben Melis. Size satılan mal da benim." dedim. Adam şaşırmıştı babam sinirle bakarken ona döndüm "Hiç boşuna sinirlenme. Doğru söylüyorum. " babam yumruklarını sıkmıştı. Melih denen adam karışmasaydı beni öldürebilirdi " Bak kızım bu durumdan hoşnut olmadığını biliyorum ama oğlumun düzelmesi için onu anlayan birine ihtiyacı var. İkinizinde çok sevdiği yakın insanlar öldü. Siz birbirbirinizi anlarsınız. Siz birbirinizi düzeltebilirsiniz." başımı olumsuz anlamda salladım " Bu işi gerçekten istemiyorum Melih bey. Ben özgür bir şekilde hayatıma devam etmek istiyorum. Şu an boşuna burada beni bekliyorsunuz. Bence eve gidip ailenize üzüntülü haberi verin çünkü ben gelmiyorum." koşar adımlarla odama çıktım ve kapıyı kilitledim. Maalesef bu odamda halat yoktu. Acaba atlayabilirmiyim. Yok artık Melis delirdin mi sen ? Kes sesini iç ses. Peki. Haah ! Şimdide delirdim. Oturup çözüm bulmaya çalışırken kapı kırıldı ihtişamlı beyaz yatak odası kapım yere düşünce hafif irkildim. Babam odamın kapısını kırmıştı. Allahım manyak ya bu adam evlenmicem işte. Beni omuzuna aldığında çığlık atıp çırpımaya başladım " İndir beni. Evlenmeyeceğim ben. Daha gençliğimin baharındayım ben be. Bıraksana." beni arabaya zorla bindirdi. Kemerimi taktı. Arabanın kapısını açmaya çalıştım ama kilitliydi. Melih denen adama döndüğümde sırıtıyordu " Bunu yaptığım için üzgünüm ama bu ikinizinde iyiliği için Melisciğim." cevap vermeden önüme döndüm. Kollarımı göğüsümün altında birleştirdim. Sadece yola bakıyordum. Öylece oturmuş yola bakıyordum. Ben Melis Varol hiç birşey yapmadan öylece oturmuş dışarıyı seyrediyordum.
**************
1 saat sonra kocaman bir evin önünde durduk. Ahh birde 'bizim evden daha güzeli yoktur' derdim. Evim bahçesi bizimkinin iki katı. Harika bir evdi. Eski zamanda ki evleri anımsatıyordu. Bu onu daha da güzel kılıyordu. Evin içine girdiğimizde. Fazla modern bir yapısı vardı. Melih bey beni şatafatlı salonlarına soktu ve beni oturtturdu. Ben salonu incelerken konuşmaya başladı " Eğer evi beğenmezse-" lafını yarıda kestim " Hayır. Gayet güzel. Hem sizin yanınızda olmamız bizim için daha uygun olur." ahh ne diyorum ben şimdi. Daha demin sanki kabul etmişim gibi davrandım ama neyse bir yolunu bulur kurtulurum. Bu arada garip olan şey hala sabah ki pijamalarımla duruyorum. Neyse normal şort ve bulz gibi duruyor. İçeriye yakışıklı ama bana göre fazla şirin bir çocuk girdi. Sanırım bu oydu. Sarı değilde nasıl desem. Mmm altın rengi saçları vardı. Ve sarıya yakın ela gözleriyle ortalığı yıkıyordu. Bu çocuk çok yakışıklı. Beni görünce aniden yüzü soldu " Hadi ama baba yapmadığını söyle." çocuk biraz korkmuş gibiydi " Aras evi başımıza yıkıcak." hmm bu değilmiş belkide kardeşi falandır. Zaten bana göre değildi. Fazla şirin. Melih bey sessizdi sanırım şu Aras denen çocuğa yapacak olduğu konuşmayı hazırlıyordu. İçeriye yine altın rengi saçları olan bir çocuk girdi onun gözleri ise yeşildi ve benim gözlerimi bile ezip geçerdi. Çocuk sempatik ya da şirin değildi. Ötekinin aksine yakışıklı, çekici ve badboy havası olan bir çocuktu. Ahh neyseki tam benim tipim " Neden evi başınıza yıkıyım ki ?" diye sorduğunda beni daha fark etmemişti. Öteki çocuk çenesiyle beni işaret ettiğinde. Kısa bir göz teması kurduk. Sinirlenmişti " Bunu yapmış olamazsın." bağırmamıştı ama gergindi. Melih bey açıklamada bulunmaya çalıştı " Aras bu seni-" " BU BENİM İYİLİĞİM İÇİN DEĞİL !!" işte şimdi bağırmıştı hatta kükredi bile denebilir. Hızla yanıma geldi açıkçası korkmamıştım. Beni kimse korkutamaz. Beni kolumdan tutup ayağa kaldırdı ve inceledi. Beni sinirle yere ittiğinde içimden ona küfür savurdum " Bu mu beni düzeltecek baba ? Şuna bak kendine hayrı yok. Hergün barlarda bunun gibi sürtükler görüyorum. Ben bir tane bardan seçseymişim daha iyiymiş valla." yüzünde alaylı bir gülümseme vardı. Sinirle ayağa kalktım " Sürtük bakire bir insan için ağır bir söylem seni aptal." yüzüme baktığında şaşkındı. Aslında herkes şaşkındı. Ne var yani bakire olmak suç mu yani ?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBEY ME
Novela JuvenilYine bir evlilik hikayesi. Ama bu sefer kızda çatlak. Hergün barlarda dolaşan bir kızın hayatı nasıl değişecek bakalım.